Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '07

 
Kategori
Özel Günler
 

Otuzbeş oldum ahalii

Otuzbeş oldum ahalii
 

Birazdan anneme telefon açıp "iyi ki doğurdun beni" diyeceğim. Her yıl sevindiği kadar sevinecek yine. Bunu duymaya bayılıyor. Çocuğunun hayatından memnun olması onun için en büyük hediye. Sonra ablamı arayacağım. "benim yarı annem, iyi ki sen varsın, iyi ki ablam sensin" diyeceğim ona. O da bana hayretle "sen otuz beş yaşında mı oldun şimdi" diyecek. İkimiz de inanmayacağız buna. Hala bana kağıt bebek yaptığı günlerdeki gibi hissedeceğim kendimi.

Bu gün şiir okuyacağım. Söz vermiştim kendime. Otuz beş yaş şiirini.

Hümeyra'dan şarkısını dinleyeceğim. Telefonum bu yıl eskisi kadar çok çalmayacak. Yine de arayanım çok olacak. Akşam işten erken çıkıp kendimi şımartacağım. Ve kendi doğum günü pastamı hazırlayacağım. Patates püresinden pastamı. Yıllar önce bir arkadaşım akıl etmişti. Doğum günlerimde pastalarımı yemezdim daha önce. Pasta sevmem ben. Patates püresi severim. Arkadaşlarda çare tükenmiyor işte. Biri akıl edip patates püresinden pasta yapmıştı bana. O zamandan beri sarılı beyazlı bu pastayı zevkle yerim.

Kocam da işten erken çıkacak bu gün. Yani her zamanki gibi geceyarısı değil. Gece 10 gibi. Erken. Gidip iki kadeh şarap içeceğiz ve otuzbeş yaş denilen şeyin nasıl akıp gideceğini, nasıl hayatımızdan bir yıl olarak unutulacağını konuşacağız. Kitaplığıma ekleyeceğim yeni kitaplar, yazacağım yeni sayfalar, hepsi akıp gidecek her yıl olduğu gibi. Yaş otuzbeş oldu arkadaşlar. Ve Milliyet Blog'da da bir yılımı doldurmuşum farketmeden.

"Zaman" diyeceğim yatmadan önce "kendi üstüne kıvrılan bir sarmaldır".
"Zaman, saklayamadığımız bir öbek samandır"
"Zaman, aptalca dilimlere bölmeye çalıştığımız bir bardak şaraptır"
Ve dayanamayıp Nazım Hikmet'in bir şiirini okuyacağım yatağımdan kalkıp.

"...Su başında durmuşuz,
çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarın, benim, kedinin, güneşin, bir de ömrümüzün.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.

Su başında durmuşuz.
Önce kedi gidecek,
kaybolacak suda sureti.
Sonra ben gideceğim,
kaybolacak suda suretim.
Sonra çınar gidecek,
kaybolacak suda sureti.
Sonra su gidecek
güneş kalacak;
sonra o da gidecek...

Su başında durmuşuz.
Su serin,
Çınar ulu,
Ben şiir yazıyorum.
Kedi uyukluyor
Güneş sıcak.
Çok şükür yaşıyoruz.
Suyun şavkı vuruyor bize
Çınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze"

 
Toplam blog
: 79
: 1562
Kayıt tarihi
: 24.07.06
 
 

1972 yılıydı. Doğdum. Evde hep kitap okuyan iki kişi vardı. Büyüdüm, okullar okudum. Birşey öğrenmed..