Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '08

 
Kategori
Sosyoloji
 

Özel Mülkiyet'siz Sistemler İnsan Doğasına Uymaz.

Özel Mülkiyet'siz Sistemler İnsan Doğasına Uymaz.
 

Kendi albümümden. göksu mesire yeri - Feke - Adana


İnsanın ben psikolojisi sahip olmayı hedefler. Yaşamak isteği ve sahip olmak bir birini besler. Ancak bu egoist davranışın düzene sokulması insanlık ideali ile sosyalleşmek yoluyla dengelenebilir.

Egoist arzuların somut dışa vurumu özel mülkiyette görülür. Bu istek içgüdüsel özellik taşımaktadır. Bütün devlet ekonomik sistemlerinde üst yönetici ve egemenlerden, emekçilere kadar bütün fertler kişisel mülk ve eşya edinmek istemekte 'benim' psikolojisinin etkisinden çıkamamaktadırlar.

Devlet örneğinde SSCB dağılışında, bastırılmış özel mülkiyet duygusunun nasıl açığa vurduğuna herkes şahit olmuştur. Aslında orada egemen güçler çeşme başlarını kendilerine ait olması için gereken hazırlığı yapmış çeşmenin kendilerine akmasını sistem değişiminde göstermişlerdir. Bu örnekte bilinçli sosyalizm kültürü almış toplumun ideologlarının davranışını görüyoruz.

Bizim Anadolu'da sosyalizm bilinci olmayan kırsal kültür örneğinde de başka bir özel mülkiyet bağıntısına bakalım. Ülkemizde işsiz çok, iş arayan veya güvence içinde olmak isteyen herkeste devletin kapısına girmek ister. Bu okumuş eğitimli içinde, okumamış kırsal kesimde ki mezrada oturan köylü içinde böyledir. Ancak işe girip hayatını ekonomik ve sosyal yönden garantiye almak isteğinin gerçekleşmesi halinde, geleneksel hayatındaki çalışma performansını göstermezler.

Diyelim ki Toroslar'ın yüksek rakımlı dağları arasında, dar vadi içlerinde yolsuz yada vasıtasız iki üç haneli mezra damında (ev) üç beş yüz m2 küçük arazi başında yaşar. Araba yolundan evine çıkışı orada oturanlardan başkası göze alamaz. Yine de o mülkiyet kendisi özel malı olduğundan gözü gibi bakıp imar eder. Fakat aslında ihtiyaçlarını o ev ve çevresindeki bölük parça araziden temin edemez. Genel ihtiyaçlarını karşılamak için ya kentlere gidip inşaatlarda çalışır veya bütün aile fertleri ile ovada ki tarım alanlarında ırgat olarak çalışırlar.

Şimdi bu kişiye iş verin sosyal haklar ve sigorta - emeklilik garantisi verin, aynı eski mülkünü kendisinden alın, ama aynı kişiyi başka yerde çalışmaya muhtaç olmayacak ve sadece o eski mülkünü imar etmek ve orada çalışmak üzere görevlendirin; önceki çalışma özenini göstermeyecek, hatta yolunu bulsa orada görevli ve oraya bakmak üzere çalışmakta olduğunu yadsırcasına, gözünün kendine ait yeni edinimlerin peşinde olduğunu göreceksiniz. Ama hayatını ve aile fertlerinin sosyal güvencelerini temin eden görev gereği çalışmayı yeni pozisyonunda göstermeyecektir.

Bu egoist düşünce cahil insanlarda böyle analiz edilirken, kültürlü, eğitim almış modern çevrelerde de kendini göstermektedir. Asli işini kazanılmış hak gibi görüp düşünce ve çalışma performansını başka ikincil-tali arayışlar peşinde meşgul olmakta olduğunu herkes çevresinden görebilmektedir.

Diğer taraftan görevi akçalı veya etkin alanlara sahip olanlarda görülmektedir ki emeği karşılığı hak ettiğine şükür ve görevin şerefini korumak yerine görevi kişisel edinimleri için araç olarak kullanmayı hak olarak telakki etmektedir. Öyle bir kişisel hırsa kapılmaktadır ki kendi şirketlerini dahi soyabilmektedirler.

İşte hayvani bir davranışın insanda ki dışa vurumu olan özel mülkiyet edinmeyi dışlamak insan tabiatına aykırıdır. Ama onun insan olması için çeki-düzen verilerek sosyalleşmesini gerçekten insan olmasını sağlayacak toplumsal düzeni tesis etmek gerekmektedir.

Görülmektedir ki bu iki anormal taraf arasında dengenin sağlanması karma-ekonomik sistemle mümkündür.

 
Toplam blog
: 376
: 1841
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Hayat herkes için aslında yalnızlıktır. hiç kimsenin doğal garantisi yoktur. (Günlük atüel haberl..