- Kategori
- Haber
Özgecan cinayetinden sonra Türk basını

Suphi Altındöken
Beyin nöronlarında hasar olduğunu düşündüğüm, içine şeytan kaçmış Mersin’deki o adam, bir melek saflığındaki kızımızın hayatına son verdi. Özgecan’ın.
Dünyaca ünlü ceza hukukçumuz Ordinaryüs Profesör Sulhi Dönmezer, Kriminoloji adlı ders kitabında, basın yayın organlarının kitleleri dolaylı olarak tahrik edip suça nasıl yönelttiğine dair önemli ipuçları vermektedir.
Lüften değerlendirmelerimi, kendini bilmez bir sefilin, “laik sistemin sapıklaştırdığı ahlaksızlar…” cihetinden yorumlamayınız. Sağlıklı berrak bir zihin ve rasyonel, bilimsel bağlamda değerlendiriniz.
Kastettiğim şey, normal mecrasında ilerleyen insanın hormonal ve zihnî yapısının, sırf kâr yani para kazanmak için kirletilmesidir. Bunun için de, basın yayın organlarının kadın erkek fark etmez, çıplaklık üzerinden satışlarını, okunmalarını artırma gayretinin içtimaî bünyede yarattığı tahribat ve tahrifattır.
Keşke olmasaydı evet. İç salgı sisteminde ve beyin zarında hasar olduğunu düşündüğüm, içine şeytan kaçmış o adam, peri masumaneliğindeki kızımızı hayattan koparmasaydı.
Umarım cezaevine girdikten sonra içeride korumalı, karantinalı koğuşa alınmaz. Bu sayede de, bir anlık öfkesine yenilen aslında özünde belki de iyi insan olabilecek kader mahkûmu bazı kardeşlerim kendisini bir seher vâkti tenhada yüz yüze mülâkata ! alır.
Konu oldukça derin ve kapsamlı. Meselenin, yani bu vahşi cinayetin tek bir boyutu olsa neyse. Ruhsal rahatsızlıktan tutun, genetik faktörlere, sosyolojik faktörlerden tutun, teolojik öğelere kadar belki de yüzlerce farklı parametreye bağlı bir faktörler dizgesi.
Tüm Türkiye’nin ayakta olduğu, insanların aslında söylenecek tüm sözleri, üzerine edilecek tüm lafları sarf ettiği bir meselede benim buradan, bilindik aynı şeyleri tekrar etmem çok anlamlı olmayacaktır.
Ancak bir şeyler dikkatimden kaçmadı. Sizin de dikkatinizden kaçmadığını tahmin edebiliyorum. Meselâ bugünkü Milliyet’in ana sayfasında, tecavüzü, sapıklığı tetikleyen, insanın libidosunu gıdıklayan, haber değeri olmayan, saçma salak , neredeyse tek bir çıplak kadın fotoğraf yoktu. Bıçak gibi kesilmişti bu haberler.
Sabah görüştüğüm kendisi de Mersin’li olan ve o kentte ikâmet eden arkadaşım Burak Yüksel’ de benimle aynı düşünceleri paylaşıyor ve benzer tespiti o da Posta gazetesi için yaptığını söylüyordu.
Metinlerinin tamamen Dümen! olduğu herkesçe bilinen, insanı aptal yerine koyan sözde merak uyandırıcı başlıklar...Sutyen, bol meme fotoğraflarıyla süslenmiş bu haberler ne hikmetse bir günde bıçak gibi kesildi.
Acımız taze olduğu için mi böyle bir yola girdiler? Korkarım ki öyle. Bir haftaya varmaz, metinlerinin tamamen Dümen! olduğu herkesçe bilinen o bol meme ve kıç fotoğraflarıyla süslenmiş sözde haberleri okumaya korkarım ki devam edeceğiz.
Şimdi sizlerden, bugüne kadar hiçbir yazımın sonunda asla yapmadığım bir şeyi isteyeceğim. Hayır istemeyeceğim rica edeceğim.
Madem üç beş dakikanızı bu satırlara ayırdınız, bir üç beş dakika daha istiyorum. Ne için?
2012 yılında yazmış olduğum ve burayı tıkladığınızda açılacak olan yazımı üşenmeden okumanız için.
Sabrın sonu ile