- Kategori
- İlişkiler
Özlemeyi unutmak

Önceden domatesin, karpuzun, patlıcanın çıkmasını beklerdik; turfanda diye bir kavram vardı. Şimdi yok. Domates biber, karpuz her zaman tezgahlarda. Bunları öyle özlerdik ki bir an önce yazın gelmesini beklerdik.
Özlemeyi unuttuk...
Önceden postacının yolunu gözlerdik. Askerde, okulda , gurbette...Sevgiliden anne babadan gelecek mektubu...Önce zarfı koklar, sonra yavaşça açardık. Mektuptaki harflerde arardık sevdiklerimizin gülümsemesini. Mektubu önce müsveddeye, sonra bembeyaz kağıdın altına çizgili kağıt koyup yazardık, her bir sözcüğü özenle seçerdik. Şimdi elektronik posta var. Mektupları ve postacıyı özlemiyoruz artık.
Özlemeyi unuttuk...
Önceden ankesörlü telefonlar vardı her sokakta jetonla çalışan...Jeton arardık bakkallarda, çocuklar jeton satardı duraklarda. Bazen jetonu yutardı telefon, konuşmamız yarım kalırdı . Şehirler arası konuşmak böyle kolay değildi 03'e yazdırıp saatlerce beklerdik. Santral bağladığında heyecanlanırdık, heyecandan unuturduk söyleyeceklerimizi. Sevgilinin telefonunu özlerdik. Şimdi cep telefonu var.
Özlemeyi unuttuk...
İş ve okul çıkışlarında sevgiliyi beklerdik...Dakikalar geçmek bilmezdi; hele biraz geç kalmışsa beklediğimiz, yolda volta atardık. Şimdi "cafe"ler var...Beklemenin heyecanı yok..Beklemeyi özledik.
Beklemeyi unuttuk.
Önceden sevdiğimiz bir yazarın kitabı çıkınca taşraya -Ankara dahil- hemen gelmezdi. O kitabı beklerdik.Günde birkaç kez kitapçıya gider sorardık.
Beklemeyi unuttuk....
Önceden aşk bu kadar kolay değildi...
Zoru unuttuk...
Şimdi her şey çok kolay, her şey yakın; ama sıcaklığı unuttuk.
Şimdi insanların cisimleri yakın, gözleri güneş uzaklığında; çünkü özlemeyi unuttuk...
Teknoloji maddeleri yakınlaştırıyor; ama yürekleri uzaklaştırıyor.
Beynimizle arkadaş olduk; yüreğimizi özledik....