Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

26 Mayıs '10

 
Kategori
Öykü
 

Özürlerimi koydum yanağına

Özürlerimi koydum yanağına
 

resim alıntıdır. "Özür dilerim…seninle ilgilenemediğim her an için özür dilerim…"


_Anne, mimoza nedir?

_ Bir çiçek...

_ Nasıl bir çiçek?

_ Sarı bir çiçek.

_Benim okulumun bahçesinde var mı ondan?

_Hayır…

_Nerden bulurum peki?

_Of Buse, ne çok soru soruyorsun öyle. İşim var kızım, görmüyor musun? Hadi git babana sor bunları..

Hafta sonunun telaşındayım. Bir sürü işim var yapılacak. Neyse ki temizliği bitirdim. Akşam yemeğini de hallettim mi bugünlük rahatlamış olacağım. Ah şu çocuklar, ne kadar da meraklı oluyorlar. Bütün gün evin içinde dört döndüğüm yetmiyormuş gibi, birde bu anlamsız sorular. Sahi; ne sormuştu bana… Anlamsızca bakıyorum mutfağın penceresinden. Hava ne kadar da güneşli bugün. Gözlerim kamaşıyor cama vuran ışıktan. Hala düşünüyorum, Buse ne sordu diye? Çiçekler… bahçe... Ah, evet, mimozayı sormuştu. Hay Allah, nereden duydu acaba mimozayı? Kızımın nelerle ilgilendiğini bilmemek, bir an için kendimi kötü hissettiriyor bana. Nasılsa yemekleri yaptım, mutfağı da sonra toplarım. Salona gidip bakayım, baba kız ne yapıyorlar diye.

Salona girdiğimde eşim yalnız başına, oturmuş gazeteleri karıştırıyor. Bir yandan da elinde kumanda kanalları değiştirip duruyor. Anlamsızca bakıyorum ona. Eşim beni fark etmiyor bile. Öyle dalmış ki önündekilere. Dayanamayıp soruyorum:

_ Esat, Buse nerde?

_Hı, kim?... Buse mi? Senin yanında değil mi o?

Cevap vermeden balkona yöneliyorum. Zaten cevap versem bile duyacak gibi değil. Buse balkonda da yok. Odasına gidiyorum bu defa. Oyuncakları yine darmadağın yerlere saçılmış. Sabah toplamıştım hâlbuki. Bunları dağıtmaktan ne zevk alıyor diye söylenirken bir yandan da tekrar toparlıyorum elime geçeni. Bebekler, bebeklerin ıvır zıvırları, tren vagonları, oyuncak hayvanlar derken sepet doluyor iyice. Bu kadar yığıntının içinde Buse yine yok. Kalkıp kapıya yöneldiğim anda ayağımın altında bir çatırtı duyuyorum. Yere bakıyorum yüzümü ekşiterek. Dedesinin aldığı minik saz paramparça. Of, babam görmesin. Kıyametleri koparacak vallahi. Benim aldığım şeylerin kıymetini bilmiyorsunuz diye söylenip duruyor zaten.

Buse’nin odasından çıkıp yatak odasına geçiyorum. Neyse ki burası bıraktığım gibi. Her şey yerli yerinde. Etrafa göz gezdirip kızımı arıyorum ama burada da yok. Ardından banyoya, sonra tekrar mutfağa… ama Buse yok. Telaşla salona gidiyorum:

_Esat, Buse yok.

Esat, sanki beni ilk defa görüyormuş gibi şaşkın kaldırıyor başını. Bu adam bir de yerinden kımıldasa ya. Nerde…

_Hayatım, mutfaktadır…

_Yok… her yere baktım, Buse evde yok.

_Çocukluk işte… saklanmıştır bir yere. Çıkar birazdan.

Beklentilerim boş, yerinden kalkmaya hiç niyeti yok. Bazen onun rahat davranışlarına tahammül edemiyorum. Hışımla çıkıyorum dışarıya. Merdivenleri nasıl indim, sokağa nasıl çıktım bilmiyorum. Buse’yi göremedikçe telaşım kat be kat artıyor. Girişteki yaşlı teyzeye soruyorum. Kadın sürekli camda, gelen geçene bakar. Eminim görmüştür kızımı ama yok, görmedim diyor. Ellerim belimde çaresizce bakınıyorum etrafa. Ne yapmalıyım, nereye gidebilir.

Derken sokağın başında turkuaz renginde elbisesiyle Buse görünüyor. Panik içinde koşuyorum ona doğru. O ise apartman görevlimiz Bekir’in elini tutmuş, saadet dolu gülümsemesiyle olduğu yerde beni bekliyor. Yaklaştıkça elinde tuttuğu mimozaları fark ediyorum. Nerden buldu bunları?

O anki öfkemle onu azarlamaya hazırlanırken, Buse yumuşacık sesiyle , pırıl pırıl gözleriyle mimozaları bana uzatıyor.

_ Annecim, doğum günün kutlu olsun. Senin en sevdiğin çiçekleri topladım… senin için.

Şu anda utancımdan yerin dibine girebilirim. Doğum günümü ben bile unutmuşken, kızım benim için neler yapmıştı. Gözyaşlarım sicil gibi akmaya başlıyor. Ne yapacağımı bilemeden yavrumu bağrıma basıyorum.

_ Yavrum, meğer sen ne kadar çok büyümüşün… Özür dilerim… seninle ilgilenemediğim her an için özür dilerim….

 
Toplam blog
: 71
: 569
Kayıt tarihi
: 25.11.08
 
 

1969 doğumluyum. evliyim, iki çocuğum var. Kitap okumayı ve şiiri severim. ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara