Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '09

 
Kategori
Siyaset
 

Paralar nerede bilen var mı?

Paralar nerede bilen var mı?
 

Bugün bir anket yapsak ve ülkemizin en önemli sorunu nedir, diye sorsak alacağımız yanıtlar nasıl olurdu acaba? Kuşkusuz, işsizlik, fukaralık, terör, irtica gibi sorunlar birbiri ardına sıralanırdı. Ülkemizde yaşayan bir kısım “şanslı” vatandaş dışında, hepimizin hayatını olumsuz olarak etkileyen ve yaşamı çekilmez hale getiren bu sorunlara eklememiz gereken bir diğeri daha var ki, hem bütün bu sorunların doğal sonucu, hem de bir şeyler yapılmazsa geleceğimizin ipotek altına alındığının habercisi gibi. Sorunumuzun adı sosyal güvenlik açığı.

Türkiye’nin sosyal güvenlik açığının yaklaşık olarak 300 Milyar Dolar olduğunu biliyor muydunuz? Bu rakam, ülkemizin toplam dış borcunun iki katı büyüklüğünde; yani, dedelerimizin, anne ve babalarımızın ve halihazırda bizlerin, sosyal güvenlik kesintisi adı altında devlete ödediğimiz primlerin amacı dışında bir yerlerde kullanılmasının hepimize kesilen faturası.

Bugün kötü çalışma koşulları, uzun çalışma saatleri, iş kazaları, yetersiz ücret, yoksulluk, hastalık, iş ve gelecek güvenliğinden yoksunluk gibi kırıcı gerçeklerle mücadele etmek zorunda kalan çalışanlarımızın sabırsızlıkla beklediği emeklilik dönemi, yukarıda bahsettiğimiz açık bir şekilde kapatılamazsa maalesef hayal olacak.

Dünyanın kabul ettiği orana göre aktif çalışma yaşamı içerisindeki her dört kişi ödedikleri primlerle, bir emekliye ortalama bir yaşam standartı sunabilir. Ülkemizdeki oran ise kelimenin tam anlamıyla korkunç. Aktif çalışma yaşamı içindeki her bir çalışana karşı var olan bir emekli.

Sosyal güvenlik açığı nedeniyle emeklisinin maaşını kendi kasasından ödeyemeyen devlet, bankalardan aldığı kredilerle maaşları ödüyor. Bunun doğal sonucu olarak, devleti belli iş adamları yönetiyor. Sosyal güvenlik açığı sonucu kasasında para kalmayan devlet, iflasını geciktirmek için IMF’den yardım almaktan kurtulamıyor, bunun neticesinde de bağımsızlığını ipotek altına alıyor.

Bugün emeklilerimiz az da olsa bir gelir elde edebiliyor, şartları çok düşük olsa da belli bir oranda sağlık hizmetinden yararlanıyor. Yaklaşık otuz yıl sonra emeklilik çağına gelecek olan bizlerin ise, insani yaşam standartları altında bir yaşam sürseler bile, şükretmeyi bilen insanlar olarak idare eden büyüklerimizin standartını yakalayamayacağımız çok açık.

Maaşlarımızdan takır takır kesilen sosyal güvenlik primleri, birikmeleri gereken havuza gitmeden siyasetçilerin belirlediği insanların ceplerine gidiyor. Onlar zenginlik içinde yaşarken, işsiz kalan insanlarımız devletin verdiği 180 TL’lik işsizlik sigortasıyla idare ediyor; şansı yaver idip de tekrar iş bulanlar da yeni yapılan zamla brüt 666 TL olan asgari ücretle geçinmeye çalışıyor.

Fukaralık çağımızın en büyük sorunudur. Aç insanın ne dini ne de vicdanı olmaz; ülkemizin ve dünyanın başına bela olan terörün temel öznesi olan insan aç olan insandır. Sosyal güvenlik sistemleri, çeşitli sebeplerden dolayı kıt kaynaklardan payını alamayan insanın yaşamını idame ettirmesi için gereken kaynağı oluşturmak için kurulmuş olmasına rağmen, o kaynak da iç edilmiştir.

Rakamlar çıplaktır, çarpıcıdır. Cumhuriyetimizin kuruluşundan beri nereye gittiği belli olmayan paranın karşılığı yaklaşık olarak 300 Milyar Dolar’dır. Refah seviyesi yüksek bir ülke değilsek bunun nedeni içimizdeki bazı vicdansızlardan başkaları değildir.

 
Toplam blog
: 47
: 991
Kayıt tarihi
: 10.10.08
 
 

1980 İstanbul doğumluyum. Boğaziçi Üniversitesi'nde felsefe ardından Yıldız Teknik Üniversitesi'nde ..