Pkk, iki kış, bir seçime biter!

Bundan on yıl öncesi, terör örgütü, Jandarma karakollarına 500-600 militanı ile saldırıp, saldırdığı karokolu yerle bir ediyordu. Gece bazı yollar kesinlikle terör örgütünün hakimiyetindeydi. Gündüz dahi bu yollarda konvoylar oluşturulup zırhlı araçların korumasında tehlikeli bölgelerden geçilebiliyordu. Askeri konvoylara kurulan pusularda tek seferde onlarca şehit ve yaralı veriyorduk. Örgüt yerleşim yerlerine sızıp defalarca kalkışma seviyesinde saldırılar düzenledi. O zamanlar Türkiye’ de 7000 ve Kuzey Irak’ ta 8000 olmak üzere en az 15.000 örgüt üyesi sürekli eylem yapıyor ve bölgeyi yaşanmaz hale getiriyordu.

Fakat on yılda çok şey değişti.

2007 yılında, Türk sınırlarından sızan ve Türkiyede konuşlanan terörist sayısı 1500 olduğu tahmin ediliyor. 2007 ekim ayına kadar 420 terörist yakalandı. Yani, Türkiye’ ye giren her dört teröristen biri etkisizleştirildi. Bu yıl sonuna kadar bu oranın her üç teröristen biri şeklinde değişme olasılığı çok yüksek....

Bahsedilen bu oran çok önemli. Türkiye’ deki her teröristin, yakınında ki, grubunda ki bir veya birden fazla arkadaşı öldü, yaralandı yada kaçtı... Geride kalanlar örgüt üyeleri için bu çok büyük bir yıkım.

Önümüzdeki kış teröristler için en az TSK’ nın sürdürdüğü operasyonlar kadar zor geçecek. TSK’ nın oluşturduğu tampon bölge ile örgüte büyük darbe vuruldu. Örgüt verdiği kayıpları telafi edemez durumda. Türkiye’ den örgüte katılım oranıda oldukça düştü. Örgüt içerisinde hakimiyetin Suriye uyruklu teröristlere geçtiği söyleniyor.

TSK oluşturduğu tampon bölge ile örgütün bölgeye yaptığı ikmali önemli oranda sekteye uğrattı. Örgütün üst düzey sorumlusu Bahoz Erdal ( Suriye uyruklu ) bir ay önce tüm örgüt üyelerine ses getiren eylemler yapın çağrısına karşın yapılan eylemler PKK nın eski eylemlerine oranla oldukça sönük kaldı. Üstelik TSK’ ya karşı üst düzey bir eylemde gerçekleşmedi. Yapılan eylemler taciz ve tuzaklama seviyesinde kaldı. Örgüt artık savunma pozisyonundan, saldırı pozisyonuna geçemiyor.

Artık örgüt eski eylemlerinin çok uzağında... Örgüt elemanları 5-10 kişilik gruplar halinde hayatta kalmaya çalışıyorlar. Arada sırada çıkıp yollara tuzak kurup, birliklere taciz ateşi açıp, kaçıyorlar.

Üstelik örgütün Türkiye’ deki siyasi tabanı her geçen gün erezyona uğruyor. Türkiye’ deki örgüt tabanı yaşanan gelişmeleri sorgulamaya başladı. Avrupa Birliği sayesinde kazanılan haklar, örgütün bundan birkaç yıl önce uğruna savaştığı değerlerdi. Kürt aydınları, terör örgütünün tüm faaliyetlerini durması halinde, kazanılan haklardan daha fazlasını elde edeceklerinin farkında...

Çünkü gerçekte Kürt - Türk ayrımı sosyolojik olarak yok. Toplum birbirinden kız alıp vermekte, rahatça ticari ilşkiler kurabilmekte, devletin her kademesinde Kürt kökenli vatandaşlar rahatlıkla görev alabilmekte.. Toplumsal bir ayrışma yok.

Güneydoğu halkı terörden duyduğu rahatsızlığı 2007 seçimlerinde gösterdi. Eğer DTP terör örgütünün güdümündeki politikasını devam ettirirse, bu rahatsızlık daha da artacak ve oy olarak rakip partilere dönecektir.

PKK bu gelişmelerin farkında ve son çare olarak örgütün ilk yıllarında olduğu gibi bölge halkına ben burdayım ve benim de otoritem var mesajını veren eylemler yapmaya başladı. Şırnak’ taki katliam buna örnektir.

Fakat bu eylemler örgütün savunduğu değerlerle çeliştiği için tabandaki erozyonu hızlandıracaktır. Zaten Kürt siyasi hareketinin başındaki kadroda görüş ayrılıkları uzun zamandır sürmekte. Farklı fikirler örgütün infaz politikası nedeniyle açıkça dile getirilemiyor. Fakat uzun dönemde Kürt siyasi oluşumu içerisinden toplumsal barışa gerçekten sahip çıkan, sosyalist, özgürlükçü ve bölünmeye karşı olan aydınlar seslerini yükseltecektir. Bu barışçı sesler dağdaki örgütün pasifize olma hızı ile orantılı olarak büyüyecektir.

Dolayısıyla, operasyonlarla ikmal yolları kesilen ve bölgenin ağır kış şartlarıyla savaşmak zorunda kalan örgüt mensuplarında yılgınlık, sefalet ve sürekli savunmada olmanın verdiği ümitsizlikle; örgüt mevcudunun sürekli düşmesi ve bölgesel etkinliğinin azalması kaçınılmazdır. Örgüt bu şekilde ancak iki yıl dayanır. Sadece Kandil dağında etkin bir örgüt olur çıkar. Amerika, doğrudan Türkiye karşı savaş açmadıkça örgüte verdiği destekte bu yok oluşun önüne geçemez.

Siyasi olarak da, dağda etkinliği azalan bir örgüt, toplumu korkuyla sindiren ve zorunlu taraf seçtiren dayatması eskisi gibi etkili olamaz.

Tabandaki erozyon ilk yerel seçimle büyürse, bu kayma katlanarak artar ve toplumun refah ve huzur isteğine, Kürt toplumun temsilciliğine soyunmuş tek siyasi parti cevap veremez. Bu partinin topluma dayattığı politika, toplumun karşısında duramaz ve belki DTP bölünebilir.

Fakat bu sürecin işlemesi için sürdürülen operasyonların hız kesmeden devam etmesi ve bölgedeki insan haklarına gösterilen saygının taviz verilmeden devam etmesi şarttır.