PKK, petrol ve Kürt sorunu…

Medyada bu kadar israrla pompalanan Kürt sorunu ister istemezez insanımızın an az bir bölümü tarafından düşünülür tartışılır hale geldi.

Yazılanların, anlatılanların büyük bir bölümünde haklılık payı olduğu muhakkak. Ülkede gerçek anlamda bir kürt sorunu olmadığını düşünen ben bile bu konu üzerinde kafa patlatmak ihtiyacı duyuyorsam bu konuyu bu kadar pompalayanlar amaçlarına ulaşmış demektir.

Eski Büyük elçilerimizden sn. Ümit Pamir’in dillendirdiği referandum fikri çok ilginç. Eğer sonuçlarının nelere gebe olduğu insanımıza çok iyi anlatılırsa çok yararlı olur. Böylece Kürt sorunu denen oyun biter. Bu yüzden de iktidar böyle bir öneriyi gündeme alamaz diye düşünüyorum.

Konuya genel çerçeveden bakacak olursak, emperyalizmin kendi menfaat sahalarında güçlü devletlere tahammül edemediği kesindir. Son örnek olarak kendi besleyip büyüttüğü Saddam Hüseyin biraz diklenince Irakın başına gelenleri görmek yetecektir. Dünya petrol rezervlerinin yaklaşık üçte birine sahip olan Irakın parçalanıp üç kukla devlete bölünme projesidir yürütülen. Büyük petrol ve su kaynaklarına sahip kukla bir Kürdistanı Irak, Suriye ve Türkiyeden hepimizce malum toprakları alarak kurdurmak fikri, birinci dünya savaşı ertesinden beri emperyalizmin idealleri arasındadır.

PKK sırf bu yüzden kurdurulmuş beslenmiştir. Çevik kuvvetin ortaya çıkan silah tedariki daha hafızalarda tazedir. PKK küçük birimler olarak organize edilmiş, sürekli can sıkacak ama akılda kalacak eylemlere yöneltilmiştir. Amaç hep akıllarda olmak, insanlara “yeter artık ne olacaksa olsun” dedirtmektir. Bu amaç için gerekli olan halk tabanı da tabii ki bilinçli olarak geri bırakılmış Kürt kardeşlerimiz olmuştur.

Emperyalizmin uyguladığı bu planın iyi işediği günümüzde besleme basının ve bu plana uygun bir kısım siyasetçinin “açılım, saçılım” planları yapma aşamasına geldiklerinden bellidir. Bu kesim bilerek veya bilmeyerek Güneydoğuyu Türkiyeden koparıp kurulacak Kürdistan devletine – hemde orada yaşayanların gerçek tercihini düşünmeden ve sormadan- bağlamaya hizmet etmektedir.

Bu planda bu kadar israrcı olunmasının sebebi ise petrol ve sudur. Sayın başbakanın ağzından düşürmediği “demokrasi” sözcüğünün stratejik(!) ortağı ABD açısından ne anlama geldiği ortadadır.

Konunun iyi anlaşılması lazımdır. Bizim için Kürt sorunu ABD için petrol sorunudur. Bu sorunun çözümü içinde her türlü demokrasi havariliğini (bakınız Irak, Afganistan) yapacağı kesindir. Aman dikkat diyorum.

Cuma, 7/8/2009