- Kategori
- Dünya
PKK silah bırakmadı, ÖSO bırakıyor

yenicaggazetesi.com.tr'den...
ÖSO ne?
Özgür Suriye Ordusu!
Tuhaf bir isim!
Sanki devletin kendi ordusu esir, ona seçenek olarak da bu özgür ordu kurulmuş!
Öyle değil tabii!
Adında “özgür” sıfatı bulunan örgüt, devletin ordusuna karşı savaşıyordu. “Özgür” ülkelerin desteklediği bir “yapı”ydı. Özgür ülkeler kimmiş derseniz; meselâ; Katar, meselâ; Suudi Arabistan. Tabii Türkiye’yle birlikte Batı da az desteklemedi. 4-5 yıl önce gayet ümitlilerdi. Bunlara eski generaller kumanda ediyordu. Birkaç hafta içinde Esad’ı indirecekler; “özgür”, “demokratik” Suriye’yi kuracaklardı.
Birkaç hafta aylara, sonra, yıllara uzadı.
Suriye’de El Kaideler, Nusralar, Ahrar El Şamlar ve dahi IŞİD’ler türedi. ÖSO bayağı gölgede kaldı. Ama “ılımlı muhalefet” olarak varlığını sürdürdü.
Şimdi, ateşkesten istifade rejimle anlaşmaya vardığı bildiriliyor. “Bin iki yüz militanının silah bırakacağı” haber veriliyor. (Yeniçağ, 01.03.2016)
Nereden nereye?
Obama, az diretmedi, ipini çektiklerini az tekrar etmedi. ÖSO sayesinde Esad gidecekti…
Esad gitmedi!
Obama gidiyor!
Başka kim diretiyordu?
2011-2014 arasındaki Dışişleri Bakanı, şimdiki Başbakan Davutoğlu… 2012 Ramazan ayında (Temmuz), NTV’de, Oğuz Haksever, Cengiz Çandar ve İsmet Berkan’la bir programa çıkmıştı. Kıdemli yazarlar Esad’ın “siyasî ömrünü” sordu. Davutoğlu, yüzünden eksilmeyen gülümsemesi ve kendinden son derece emin tavrıyla, “Günleri sayılı, birkaç hafta, en fazla 2 ay” demişti.
Affedersiniz; kaç 2 ay geçti?
Esad gitmedi… Ama Ankara kulislerinde Davutoğlu’nun gideceği konuşuluyor… Nereden gideceği? Mayıs’taki kongreyle, AKP genel başkanlığından, dolayısıyla başbakanlıktan!
Büyük konuşmamak lâzım!
x x x
Öte yandan, Suriye’de “iç savaş” olur, kan gövdeyi götürürken, Türkiye'de bir “barış”, bir “bahar” havası esiyordu. Bir “çözüm” süreci yaşanıyordu. PKK’nın silah bırakacağı aylarca konuşuldu. Sonuç: PKK silah bırakmadı, silah depoladı, silahlarını çeşitlendirdi.
Ama gitti-gidecek denilen Esad, ÖSO’ya silah bıraktıracak noktaya geldi.
Neye niyet, neye kısmet?