Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '17

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ramazan Davulu olmazsa orucumuz kabul olur mu!

Ramazan Davulu olmazsa orucumuz kabul olur mu!
 

Türkiye toplumunun muhafazakâr ve dindar olduğu sıklıkla söylenir. 20 yıla yakındır din sosyolojisi okuyan, yazan ve memleketin kuzeyinde, batısında, doğusunda, ortasında uzun-kısa süreler kalmış, araştırmalar yapmış birisi olarak bu söylemin altının dolu olmadığını düşünüyorum.

Ülkemizin önemli milliyetçi muhafazakâr aydınlarının başında gelen Erol Güngör, bu durumu açıklıkla eleştirirdi. Bizim dindarlığımız da milliyetçiliğimiz de muhafazakârlığımız da sorgulanmalıydı. Sorgulanmalıydı ki gelişsin. Ancak maalesef bu sorgulama ne İslami hareketlerin yükselişe geçtiği 70'lerde ne de dindarların-milliyetçiliğin sosyo-politik olarak güçlendiği 90'larda yapıldı.

Güngör, toplumumuzun muhafazakârlığı üzerine şu ilginç tespiti yapıyor; bizde muhafaza edilecek değerler aşınmışken neyi koruyacağız! Koruduğumuzu düşündüğümüz şeyler acaba korumaya değer midir? Bunları hiç alakası yokken kültür dünyamızda dinileştiriyor muyuz? Vazgeçilmez gördüğümüz şeylerin ne kadarı gerçekten önemlidir? Yoksa hocanın söylediği gibi muhafaza etmeye azmettiğimiz bazı şeyler koruma değerini kaybetmişte bizim kuru inadımız sebebiyle mi varlığını sürdürüyorlar?

Gelenek, örf, adet, töre birbirine yakın anlamlı fakat farklı sözcükler. Nihayetinde geçmişe, atalara ve bizim gibi toplumlarda gizli bir kutsallığa imada bulunurlar. Bu sebeple dokunulmazlık kazanabilirler. Amacını yitirmiş, zamanın ruhuna ters ve hatta yer yer dindar toplumumuzun! dinine ters gelenek, örf ve adetler bu sebeple kolay terk edilemez. Düşünelim bir kere, dine uygun olmayan veya dinin ilgi alanına girmeyen bir törenin terki dinen günah kabul ediliyor! Özellike politikleşen konuların terki daha da zordur. Taraflar savunusunu yaptıkları şeyleri "surda gedik açmama" adına inatla savunurlar.

Ramazan münasebetiyle davul meselesini düşünürken aklıma bu satırları karalamak düştü. Düşmemesi elde değil elbet. Gece yarısı kamyonete, motosiklete binmiş bir davulcunun can havliyle tokmak salladığını gördüğünüzde/duyduğunuzda aklınıza ne gelebilir? Nereden baksam anlamsız, çirkin ve gereksiz görünüyor. Bu davullar niye çalınıyor, bir sorgulama yapalım;

1- Bu davulcu insanları sahura kaldırmak için çırpınıyor. Kimleri? 12 yaş üzeri hemen herkesin cep telefonu olan (bu saat demek) ve toplam nüfusun yaklaşık %30'u günlük oruç tutan halkı! Öyle ya çocuklar, yaşlılar, hastalar, tutmayanlar, tutmak isteyip ağır çalışma koşulları sebebiyle tutamayanlar... Şahsım adına o gürültüyü duymak istemem. Ama belki de bunu seven tahminimin ötesinde bir kitle vardır?

2- Davullar gece niye çalar? Ülkemin muhafazakâr-dindar topluluğu kendinden kopan her şeyden korkar oldu. Davulun terkini de dininin ve kültürünün bir parçası kopacakmış gibi algılıyor. Kendisi de inatlaşma olmazsa bu uygulamanın anlamsız ve işlevsiz olduğunu aklen, vicdanen ve dahi “dinen” kabul edebilir. Sonuçta davulcu, üretemeyen, sorgulamaktan korkan ancak atalarının icat ettiği hiçbir şeye dokundurmamaya azmetmiş gelenekçilerin ruhunu serinletiyor olabilir.

3- Bu geleneğin devamını anlamlı kılacak diğer bir şey acaba davulcu esnafının rant hesabı olmasın? Açıkçası bunun birincil neden olabileceğini zannetmem. Ekonomik boyutunu kabul ederim ama bu tali bir tartışma olabilir.

Sonuç olarak bu anlamsız geleneğin küçük kasaba, köy veya içine kapalı mahallelerde devamı anlamlı görülebilir. Bu tür mekânlarda davul kültürünü önemseyen hatırı sayılır kimselerle karşılaşmam bende bu kanaati oluşturuyor. Ancak genel olarak hiç değilse böyle spesifik konularda küçük referandumlar yapılamaz mı? Misal her ilçe veya mahalle bu kararı oylamayla alsa ne olur?

 
Toplam blog
: 17
: 489
Kayıt tarihi
: 01.02.16
 
 

Aslen Trabzonlu, İki çocuk babası din sosyoloji alanında Dr.   Yakın dönem Kürt toplu..