Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Randevu

Randevu
 

Fransızca’dan dilimize giren bu sözcüğün ‘kararlaştırılan yer ve saatte buluşmak’ olduğunu sanırım okul öncesi çocuklar da bilmektedir.

Büyük yerleşim merkezlerinde iş görüşmeleri, dost buluşmaları her zaman tesadüflere bırakılmaz. Günlük koşuşturmaların insanı tükettiği böyle yerleşim merkezlerinde pek çoğumuzun kendisine göre programı vardır. Zaman böylelerine değil, böyleleri zamana hükmetmek isterler. Bu düşünce insan ömrünün kısalığı göz önüne alınırsa tutarlı bir düşüncedir. Kalıplaştırsa insanın hayatı düzene girdiği gibi zamanı da altın değerinde olur. Prensipleri çerçevesinde gününü tamamlayabilme şansını elde eden böyleleri mutludur. Ama elinde olmayan sebeplerden dolayı zamanını planladığı gibi kullanmamış ise, diğer zaman zenginlerinden çok, pek çok mutsuzdur.

***

İş hayatını prensiplere bağlamış böyle insanlarımızı kansere yakalatmak istiyorsanız onlara randevu veriniz. Sonra da gitmeyiniz. Böyle bir durumla karşılaşmak belki sizi üzmeyecektir; ekstradan değişik bir ortam içinde olmaktan mutlu olacaksınız ama, randevusuna sadık arkadaşınız sinir krizleri geçirecek, sizin ne en kötü yanlarınızı bir bir çatık kaşlarının arasına yerleştirecek, bir şeylere de veryansın edecektir. Çünkü siz bunu hakketmişsiniz...

***

Bizim toplumumuzda randevu ciddi bir yer elde edememiştir. Randevu aslında, namus sözü gibi bir sözdür. Kararlaştırılan randevuya gitmemek karşınızdakine hakarettir. En büyük kötülüktür. Onun taammüden zamanını öldürmektir. Hırsızlıktır. Zaman hırsızlığı, diğer hırsızlıklardan daha büyük suçtur. Yasalara da bunun böyle girmesi gerekir.

Telefon randevusu da yerine getirilmesi, gereken en büyük sorumluluktur. Karşınızdaki dostunuzu dört duvar arasına kapatacak, ondan sonra da siz istediğiniz gibi hayatınızı yaşayacaksınız. Olmaz böyle şey.

Randevu, başka şeyler üzerine verilmiş sözlerin çok çok önünde gelir. Borç, söz verilen günden birkaç gün sonra da verilebilir. Bir iş, ertesi günü de yapılabilir. Ama geçen zamanın telafisi mümkün değildir.

Randevusunu yerine getirmeyen kişinin önce kendisine saygısı yoktur.

Sonra karşısındakine saygısı yoktur.

Sonra topluma saygısı yoktur.

Dostluğunda, arkadaşlığında ciddi değildir.

Zaman zenginidir ki, bu çağımızda en büyük utançtır.

Her türlü hakarete, pişmiş kelle gibi sırıtarak, açıktır.

Yukarıda da söylediğimiz gibi, hırsızdır ve gönül hırsızlığının dışında da hiçbir hırsızlık hoş görülemez...

 
Toplam blog
: 119
: 629
Kayıt tarihi
: 01.10.08
 
 

Eğitimci- Gazeteci-Yazar İlköğrenimini Emirdağ'da, ortaöğrenimini Bolvadin, Eskişehir, Afyon'da..