Recep Tayyip Erdoğan: ”Cumhurbaşkanı partili olmalı” dedi…

Son  dönemde makinalı tüfekten çıkar gibi birbiri ardına verilen demeçler, yapılan icraatlar AKP nin demokrasiden neyi kastettiğini ortaya koyuyor.  Ulaşılmak istenen hedefin adını şimdiden kesin koymak mümkün olmasada, bu hedefin biraz faşizimi, biraz da padişahlığı çağrıştırdığı ortada.

Bütün dünyanın en azından ilke olarak kabul ettiği çağdaş demokrasinin olmazsa olmaz koşulu çoğulcu olmasıdır. Ama bazı şark kurnazı zihniyetler bunu çoğunlukçu olarak değiştiriyor. Oysa çoğulcu demek, bütün kesimlere eşit yaklaşan, her bireyin hakkını eşit savunan sistem demektir. Çoğunlukçu ise, adı üstünde çoğunluğun egemenliği demektir. Bu yolun sonu da faşizime veya diktatörlüğe kadar gider.

Başbakanın taktiği artık belli. Yapılmasını kafasına koyduğu, ama sert itirazlardan çekindiği konuları “demokratik ülkeyiz, tartışılsın” diye ortaya atıyor. Zaman içinde insanlar alıştırılabilirse bir geceyarısı konu kanunlaşıveriyor. Yeni demecinde de Cumhurbaşkanı partili olmalı deyiverdi. İşte size mevcut zihniyetin demokrasi anlayışı. Zaten kendi partisinin oluru ile seçilmiş bir cumhurbaşkanına bile tahammül yok. Her şey benim olacak zihniyeti egemen. Ülkedeki insanların yarısı sizi kesin istemiyor ama ne gam. Hazır elimde fırsat varken sahip olabildiğim her şeye sahip olayım mantığı.

Tabii başbakan böyle der de has adamları durur mu. Onlarda ardı ardına aynı tüfekten mermileri gönderiyorlar. İşte Milli Eğitim Bakanı Dinçer.

“Eğitimde kalite için takım ruhu gerekli ama maalesef ülkemizde farklı partilerde, farklı ideolojilerde, farklı etnik yapıda, farklı mezhep yapısında, farklı sendikalara üye olmamız bir engel”

Bu sözlerin anlamını anlamak için müneccim olmaya gerek yok. Beyefendi kendine muhalefet edebilecek hiç kimseyi yanında görmek dahi istemiyor. Sanırsınız bu ülke babalarının malı.

Oysa çeşitli renkler demokrasinin de gelişmeninde insan olmanın da olmazsa olmaz şartıdır.

İzmir 2012