Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '10

 
Kategori
Siyaset
 

Referandum’da neden HAYIR ? (6)

Referandum’da neden HAYIR ? (6)
 

Referandum öncesi, referandum çalışmalarının, yapılan mitinglerin, ortada dolaşan politik söylemlerin ve siyasi duruşların aslında bir referanduma yakışmadığını ve referandum çalışması olmadığını, ülkede bir genel seçim havası estirildiğini her yazıda vurguluyorum. Hükümet kanadı bunun bir seçim çalışması değil, referandum çalışması olduğunu her fırsatta söylese de sanıyorum benim gibi pek çok insan da aynı kanaattedir. Lafın kısası hükümet kendini 2011 seçimlerine hazırlamaktadır ve bu referandumu iyi kullanma çabası içindedir. Bu sebepten dolayıdır ki, referandum mitinglerini bir ‘genel seçim’ havasında yapmaktadır. Söylemlerini ona göre seçmektedir. Hükümet bu söylem ve tutumlarını klasik ‘seçim vaadleri’ ile de taçlandırmaya başlamıştır. Hükümetin söylemleri karşısında boş durmak istemeyen muhalefet de, hükümetin söylemlerini etkisizleştirecek söylemler sarf etmekte ve bir anlamda çeşitli vaatler vermeye başladılar. Hepsini alt alta topladığınızda hani nerede referandum içeriği, nerede ‘neden evet’ ya da ‘neden hayır’ açılımı diyesi geliyor insanın. Bir vatandaş olarak bunu sorgulamaz mısınız? Durum böyle olunca da, hükümetin karşı çıktığı ‘bu referandum bir güven oylaması şekline dönüştü’ fikri de hayata geçmiş olmuyor mu? Kuşkusuz öyle..

Her seçim öncesi, hükümette olan parti, seçimlere iyi hazırlanmak için devlet imkanlarını az veya çok kullanır. Ama Akp’nin devlet imkanlarını ne kadar kullandığının muhasebesini biz yapabilecek durumda değiliz. Muhalefet bunun için bir soru önergesi hazırlar ve cevabını bulursa biz de bilgilenmiş ve aydınlanmış oluruz bu hususta. Ancak, şu bir gerçek ki, Akp hükümeti sınırları zorlamaktadır. Akp hükümeti 2002 den beri alışık olduğumuz seçim yatırımları, seçim rüşvetleri ve seçim tehditlerini siyasi üslupta yapmaya başladı. Belki gözden kaçmıştır veya gürültüde kaynamıştır ama hatırlamakta fayda var. Referandum çalışmalarının hızlandığı ve geri sayımın hızlandığı bu günlerde fark ettiniz mi bilmem ama yurdun pek çok yerinde kömür dağıtımları yapılmaya başlandı. Bu dağıtım Başbakanlığa bağlı bir vakıf aracılığı ile yapılıyor. Bunun haricinde, Ramazan’a da denk gelmesi münasebeti ile halka gıda ve erzak yardımları yapılıyor. Bunlar işin bir boyu. Diğer boyutunda sırf referandumda ‘Evet’ çıksın diye Başbakan’ın ve bazı Bakanların ağzından çeşitli vaatler ve bana göre siyasi mesajlı tehditler de yapılmıyor değil. Örneğin, Başbakan dün Tokat’ta “Esnaf ve Sanatkarlara yönelik verilen kredi faizlerinin %15’lerden %10’lara düşürüleceğini ve aradaki 5 puanın hazine tarafından ödeneceğini müjdeliyor halka. Bu bir rüşvet değil midir ? Geçelim.

Diğer bir başka boyutunda, son günlere damgasını vuran ‘hükümet Öcalan’la görüştü ve Pkk ile iş birliği yapılıyor’ suçlaması ciddi bir suçlamadır. Bu görüşmenin yapıldığı öne sürülen günlerde Pkk ateşkes ilan etti. Bdp meydanlarda ‘boykod’ diye bağırır ve de ‘referandumda sandığa gitmek için şartlarını sıralarken’ şartlarından biri olan seçim barajının indirilmesi hususunda, bir hükümet yetkilisinin ‘seçim barajı düşürülebilir’ gibi bir söylem içinde bulunması da kafamda ‘kapalı kapılar ardında pazarlıklar mı yapıldı, bu da mı acaba bir siyasi rüşvet’ düşüncesini oluşturdu. Bir başka örnekte, bizzat Başbakan’ın açıkladığı “kadınlara (özellikle 2 çocuklu olanlara için) 4 yıl daha erken emekli olabilme hakkı da” bana göre bir siyasi rüşvettir. Bir başka örnekte “memurlara seyyanen 350 TL ödenecek teklifi de” siyasi bir rüşvettir. Yetmedi !. Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın yeni dile getirdiği “ben bedelli askerlik olması taraftarıyım” söylemi de bana göre siyasi bir rüşvettir. Bir başka örnek de şu KPSS olayı. Siyasi gümbürtüye giden Kpss olayının üstüne gidilmemesi ya da dillendirilmemesi de bana göre bir siyasi rüşvettir. Hükümetin bu olayın üzerine gidip, acilen bu konunun aydınlatılması için çaba sarf etmesi ve kamuoyuna açıklama yapılması gerekirdi. Çünkü, yapısında değişikliğe gidilen ÖSYM hükümete bağlı bir kurum değil midir ?

Siyasi rüşvetler bana göre daha var ama bu alandaki son örneğim ise AKP’nin ve hükümetin vatandaşlara verdiği iftar yemeklerinde ‘siyasi propaganda’ yapıyor olması. İftar yemekleri, hem İslami açıdan, hem geleneğimiz gereği olması gereken bir unsur. Caddelerde, halka açık yerlerde verilen İftar yemekleri ile fakir fukara, imkanı ve iftara yetişemeyen, gidemeyen zamanı olmayan pek çok insan için hem önemlidir, hem sevaptır. Bu konuda pek çok gönüllü kurum, dernek, vakıf ve iş adamı, belediyeler, vs. her Ramazan’da canla başla çalışıyor. Buraya kadar bir sıkıntı yok. Özellikle Ramazan başladığından beri AKP’li belediyeler tarafından verilen iftar yemekleri gözlemlediniz mi ? İftar yemeği verilen yerde, ya yemeğin ortasında, ya da sonunda, bir AKP’li bakan, milletvekili ya da belediye başkanı yada bir partili çıkıp, hemen siyasi propaganda yapıp, 12 Eylül’de halktan ‘evet’ oyu vermelerini istiyor. Balan Bağış gibileri de ‘evet’ oyu verenler ‘vatanseverdir’ diyebiliyor. Amacı yalnızca yardım, yardımlaşma ve sevap kazanmak olan iftar yemeklerini siyasi malzeme olarak kullanan AKP neredeyse “bakın size iftar yemeği verdik referandum’da evet oyu verin” diyecek. İslamın, ibadetin, yardımlaşmanın, siyasi malzeme olarak kullanılması ne kadar ayıp ve bir o kadar yakışıksız ve seviyesiz. Bunu Akp haricinde başka partililer de yapıyorlarsa onlarda bu ayıbı işliyorlar demektir. Ama vatandaş artık bunları yutmuyor ve dün tanık olduğumuz gibi bileri propaganda yapan AKP’lileri protesto etti. Doğrusu da budur. Orada yalnızca iftar yemeğinin maneviyatı konuşulmalıydı. Siyaset değil.

Diğer bir husus da hükümetin referandumda eğer ‘evet’ çıkmazsa neler olabileceğini vatandaşa anlatması da bana göre göre siyasi bir tehdittir. Bu açılımın ilkini sayın Başbakan “bitaraf olmayan, bertaraf olur” sözünü TUSİAD için sarf ederek başladı. Ardından eğer Hayır derseniz CHP şöyle yapar, Mhp söyle yapar. Bunlar Pkk ile aynı çizgidedir. Teröristle aynı kafadadır söyle mide bana göre yanlış ve de bir o kadar çirkindir. Belki de bu açılımdan yada saçılımdan destek alarak diğerleri de kendi alanlarında açıklama yaptılar. Örneğin; Maliye Bakanı Şimşek, ''Vatandaş, içeriği bir okusa, her satırının iş aşla, demokrasiyle, özgürlüklerle dolu olduğunu görecek'' diyerek, iş dünyasını da bu taslağa destek vermeye çağırdı. Ve “referandumda 'evet' çıkması halinde Türkiye'nin milli gelirini 30 bin dolarlara, zamanla da 60 bin dolarlara çıkaracak bir alt yapıya kavuşacağını ”söyledi. Ama ardından eklemeyi de unutmadı. Bakan referandumda 'hayır' çıkması halinde ise Türkiye'de istikrarsızlığın baş gösterebileceğini söyledi. Bir başka Bakan Ali Babacan’da “referandum’da ‘HAYIR’ çıkarsa Türkiye fatura öder “ demiş. Ve sayın Bakan şöyle devam ediyor;

'Evet'lerin sayısı fazla gözüküyor ancak kararsızlar var. Evet çıkmasının ekonomiye olumlu etkileri olacaktır. Çünkü Türkiye'yi siyasi sistem açısından daha öngörülebilir bir hale getirecek. Böyle bir ülkenin ekonomisinde de güven olur, istikrar artar. Hayır çıkarsa ekonomi için olumlu şeyler getirmez, soru işaretlerini riskleri büyütür. Türkiye ekonomik bir fatura öder."

Şimdi, hadi Başbakan’ın TUSİAD’a sarf ettiği sözlerden herkes aynı şeyi anladı da, siz bu iki Bakan’ın açıklamalarından ne anladınız ? Bu global ekonomik gelişmelere bağlı olarak, bir siyasi ve reel ekonomik bir analiz midir ? Yoksa, AKP’nin bir dönem daha iktidarda kalması için hazırlanan politik bir tuzak mıdır ? Yoksa bu sözlerden siyasi hatta ekonomik bir tehdit mi algıladınız ?

Öyle ya da böyle, hem AKP’nin ilgili organlarının, ilgili belediyelerin, hem de hükümetin halkın İslami duygularını ve Ramazan’ın manevi gücünü kullanarak siyasi propanga yapması, hem de ekonomi Bakanlarının işinin yalnızca ekonomi olması gerektiği üzere ‘evetçi’ siyasi propaganda yapmasını yanlış buluyorum ve halkı kandırdıklarını düşündüğüm için referandum’da HAYIR diyeceğim..

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..