Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '10

 
Kategori
Siyaset
 

Referandum kargası

Referandum kargası
 

benden


“Sadece biz yaparız; başkasına da zaten yaptırmayız” mantığıyla yapılan siyaset yurttaşlık bilincinin demokratik birliktelik ilkesini zayıflatmaktan başka işe yaramaz. Her seçim öncesi siyasetçilerin ateşli amigosu olanlar kaynaksız belgesiz suçlama ve tasarım gerçekliği olmayan vaatleri uçuşturarak yurttaşın oylarını çeleceklerini sanmakla hata ediyorlar. Siyasetçisiz olmuyor tamam da, onları omzumuza alıp yüceltmek de biraz fazla oluyor. Oysa onların hepsini alkışa veya yuhalamaya boğmadan dinleyip kendi aklımızın arenasında kafalarını birbirleriyle tokuşturup hem kendimizin hem de toplumun ahlâklı çıkarlarını en iyi gözeteceğine inandığımız seçimi yapmalıyız. Biz millete hizmet sandırılan siyasetçi yalakalığıyla aslında farkında olmadan kendimizi bölmekteyiz. Sanmayın ki bu siyasetçinin umurundadır; siyasetçi bu bölünmüşlüğün en büyük payını kapma derdindedir.

İki seçmeli bir referandumda siyaset milleti “evetçiler” ve “hayırcılar” diye ikiye bölmeyi başardı. Üstelik hangi taraftan bakılırsa karşı taraf “vatan haini” olmuştur. Demokratik bir hak olarak kullanacağı oyun seçimini beğenmediği için insanlar arkadaşlarını “facebook” listesinden silebilmektedir. Oyuna gelmeyelim. Oyumuzu kullanalım ve birbirimizin seçimine saygılı olalım. Anketler evet ve hayır oylarının başa baş gittiğini söylüyor. Bu ülkenin yarısı vatan haini midir?

Anayasa Değişiklik Referandumu muhalefetin siyasi hedefleri doğrultusunda bir “AKP’ye güven oylamasına” dönüştü. Bu yüzden de oylamaya 10 gün kala hâlâ daha muhalif siyasi liderler Referandum içeriğinden çok terör, türban, genel af, fındık, fıstık, Cumhurbaşkanlığı seçimi, dokunulmazlık, seçim barajı, işsizlik gibi içerik dışı konuları ve hatta “boy pos, soy sap” atışması yapmayı yeğlemektedirler. Değişikliğin tasarımcısı hükümetin sözcüleri de bu havaya davul zurnayla kol bastı oynayarak katılıp eğlenmekten yorgun düştüklerinden Referandum içeriğini ikna edici biçimde açmakta yetersiz kalmaktadırlar.

Bu paket aslında daha kapsamlı bir Anayasa değişikliğinin, belki de tümden bir yeni Anayasa yapmanın önündeki yargısal engeli yumuşatmak için yapılmış bir ön hazırlıktır. Öngörülen yargısal düzenlemeler, yapılacak bir Anayasa değişikliğinin türban meselesinde olduğu gibi Anayasa Mahkemesinden dönme olasılığını zayıflatmaktadır. Bence siyasi muhalefet, eğer evet çıkarsa bu fırsatın AKP elinde değerlendirilebilir oluşundan ürkmektedir. Bu yüzden de Referandum Maddeleri’ni iplemeyip AKP için düzdükleri günah defterini okumaktalar.

Muhalefet sanırım bu yüzden, “siz hayır deyin, seçimlerden sonra biz daha iyisini yaparız” demektedir. Sanki evet deyince yapamaz olduğundan değil. Evet denirse AKP güçlenir, seçimi kazanır ve daha kapsamlı değişikliği de gene o yapar öngörüsünün gerçekleşebilir oluşundan korkmaktadırlar… Çünkü muhalefet değişiklik taslağının yapımına katılmayı reddetti. Bu yüzden TBMM’de maddeler görüşülürken sembolik BDP dışındaki muhalefet bu olasılığı def etmek için hiçbir maddenin oylamasına katılmadı. Hatta parti kapatmayı zorlaştıran maddeye BDP ilgisiz kalınca madde reddedildi. Anladığım kadarıyla muhalefet Anayasa’nın daha demokratik olmasıyla o kadar da ilgili değil. Asıl ilgisi AKP iktidarına itibar kaybettirmektir. Bu yüzden de maddelere “hayır” demek için bile meclise girmemişlerdir. Bu tutum siyasi çıkar gözeten bir manevra olarak haklı görülebilse bile demokrasinin bundan alacağı bir fayda yoktur…

Son bir hamle olarak muhalefet yargıya ilişkin iki maddeyi çıkarıp mecliste ayrı bir paket olarak oylanmasını teklif etmişti. İki madde dışında kalan kısma evet diyeceğine söz vermişti. Ancak iktidar burada bir son dakika tuzağı olabileceği kuşkusuyla öneriyi reddetmişti. Belki de yargıya ilişkin iki maddeye diğer maddelerin destek gücünü yitirmekten çekinmişti. İşin tuhaf yanı muhalefet kabul edilebilir bulduğu maddeleri de tehlikeli bulduğunu ya da gereksiz olduklarını işlemektedir.

Şimdi siyasetçinin söylemine uygun düşen bir yöntemle oylama taktiğimizi şu esaslara göre belirleyebiliriz:

1-CHP’nin seneye iktidar olacağına inananlar evet desinler. Çünkü bu durumda yargının AKP tarafından ele geçirilme ihtimali kalmıyor. Ayrıca CHP söz verdiği üzere yeni ve toplumsal mutabakatlı bir Anayasa yapabilir olacaktır.

2-AKP’nin seçimde zayıflayacağını, muhalefete düşeceğini veya kıl payı çoğunluk sağlayacağını öngörenler de evet diyebilirler. Çünkü bu durumda Anayasa’yı hepten değiştirecek bir AKP gücü olmayacak.

3-Koalisyon bekleyenler de evet diyebilirler. Çünkü en iyi Anayasa koalisyon hükümetlerince yapılır.

4-MHP iktidar olacak diyenler de evet diyebilirler. Çünkü bu değişiklikler MHP’nin de kendi ülkücü anayasasını yapmasını kolaylaştıracaktır.

5- BDP iktidarıyla Kürtler devlet olacaktır diyenlerin evet demelerinde bir fayda yoktur, çünkü parti kapatma hâlâ anayasal bir kolaylıktır. (Zorlaştırmayı reddeden de BDP’dir) Gene de BDP’nin kulağını bükmek isteyen seçmenin “evet” demesi Kürt sorunu çözümüne fayda getirebilir.

6-AKP iktidarından şikayeti olmayanlar da evet desinler; çünkü “evet” sonucu partiye siyasi prestij kazandıracaktır; bu da seçimde oy kaybını azaltacaktır.

7-Siyaset hesaplarını bir kenara bırakıp demokrasiyi bir adım ileri itelemek isteyenler de evet diyebilirler. Çünkü Anayasa’da bir gıdım demokratik değişiklik yapmak iktidarı seçimle devirmekten daha zor ve zahmetlidir. Fırsat çıkmışken evet demeleri ve daha sonra daha ileri haklar için siyaseti zorlamaları demokrasiyi ileri çeken doğru ve faydalı bir seçim olacaktır.

8-Ne demokrasiyi ne siyaseti takmayan, fakat değişen maddelerde kendi bireysel yaşamları için fayda umanlar da evet desinler. (Olumlu ayrımcılık, ekonomik konsey, devlet denetçiliği, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı, toplu sözleşme, özel kimlik bilgilerinin korunması, mali ve adli takipte olanların yurt dışına çıkış yasağının savcı kararıyla değil de mahkeme kararıyla konulması, sivillerin sadece sivil mahkemelerde yargılanması, YAŞ ve HSYK’nın meslekten men kararına itiraz hakkı…) gibi değişikliklerden fayda umanlar; ve 12 Eylül yargılanamaz maddesinin Anayasa’dan çıkarılmasını manevi bir tazminat olarak görenler de evet desinler.

9-Etkin AKP’li iseniz evet demelisiniz. Çünkü partiyi güçlendirecek bir seçimi reddetmek partiye muhalif kalmaktır; etkin üyelikle bağdaşmaz.

Referandum içeriğiyle çok ilişkili olmasa da bazı tembel beyinler söyleklere (slogan yerine uydurdum) göre oyunu belirlemek isteyebilir. Bu da tembelliğin demokratik bir özgürlüğünden sayılmalıdır.

1-Evet de, Recep Bey kurtulsun! (tabi ki rahatlayacaktır yani; ne de olsa evet siyasetinin tek önderi; bunalmıştır)

2-Hayır de, genel affın önü açılsın! (Bu da Öcalan kurtulsun diye)

3-Evet de, 12 Eylül Darbesiyle hesaplaş! (Bu biraz zor bir umut)

4-12 Eylül’le hesaplaşamıyorsan hayır de! (burada aklım karışıyor çünkü hayır deyince “darbeciler yargıya hesap vermez” maddesi Anayasa’da kalmış olacak)

5-Hayır de, Demokratik Açılım zırvası kapansın! (Bu tamamen lideri izleme güdüsüyle yapılacak bir seçim; çünkü zırvanın somut dökümü verilmiyor)

6-Evet de, ekonomik gelişmenin önü açılsın hızı artsın! (Her halde AB müzakerelerine ivme katacağı düşünülmekte)

7-Hayır de, biz sana daha iyi bir Anayasa yapalım! (Bu oldukça sallama bir söylek)

8-Hayır de, türban meselesini de çözelim! (!!!)

9-Hayır de, hakkındaki suç dosyalarını üst üste koyup Recep Bey’in boy ölçüsünü alalım! (Adam zaten 185 cm olduğunu söylüyor)

10-Bu bizim anayasamız değil; bu yüzden BOYKOT diyoruz! (BDP diyor)

Hayır demek için AKP karşıtı olmak yeterlidir. Çünkü tüm diğer nedenler aslında bu karşıtlığın türevleridir…

Son sözüm: Akıl hocası blog yazanı Muharrem Bey olanın oyundan hayır geleceği bilgisi Adli Tıp Raporu’yla doğrulanmamıştır. Siz iyisi mi atalarımızın “akıl akıldan üstündür” sözüne saygıyla başka akıllara misafir olsanız da, oyunuzu kendi aklınızın pusulasıyla belirlediğinizden emin olun. Pusulanızın yön desturu, “HAK VERİLMEZ ALINIR” olmalıdır.

HAK VERİLMEZ ALINIR... Ancak kurumsallaşan demokrasiler yüzünden eskisi kadar heyecanlı olmuyor. En azından artık silahlı devrim zorlaması gerekmiyor. Bence günümüz demokratik dünyasında sözü "hak, almak istemeyene verilmez" diye çevirmek, ya da "istenmeyen hak verilmiş olsa da alınmış sayılmaz" demeli.

Örneğin kadına seçme ve seçilme hakkını ilk önce tanımış bir geçmişle böbürleniriz de bu hakkın hâlâ daha istekle ve etkin biçimde kullanılır olmayışından çok da utanmayız. Bu bağlamda "hak verilmez alınır" sözü cuk oturmaktadır aslında. Hak verilmiş olsa bile onu alan yoksa gerçeklikte o hak yoktur demeye gelir... Şairin, (Atilla İlhan) "ne kadınlar sevdim zaten yoktular" demesi gibi...

Özgürlükçü demokrasiyle bağdaşır hakkımızı almaya istekli ve azimli olursak eninde sonunda o hakkın kullanımını almış olacağızdır. Almak istemediğimiz (bilincinde olmadığımız) bir hak verilmiş olsa bile, kayıtta olduğu halde kullanımda olmayan para biriminden ileri hükmü olmaz... Ancak bilmeliyiz ki, demokrasilerde Anayasal güvence kaydına alınmamış bir hakkın istense de kullanılması mümkün değildir. Bu yüzden Referanduma sunulan Anayasa Değişiklik paketinde kendinize almak istediğiniz ya da sizde olanı başkasına da vermek istediğiniz bir demokratik hak mevcutsa oylamaya gidin, “evet” diyerek haklarınızın kayda geçmesine emek verin, yani “hak alınır” sözünün demokratik gereğini yapın.

Ne kendinizin ne başkasının bu haklara ihtiyacı olmadığını, hatta bunların hak gaspı olduğu kanısındaysanız oylamaya gidin ve “hayır” diyerek bu haktan saymadıklarınızın kayda geçmesini engelleyici seçiminizi yapın. Seçiminiz ne olursa olsun niçin seçtiğinizi bilin. Ve asla karşı seçimleri düşman bellemeyin. Çünkü özellikle ileri demokrasilerde hap farklı seçimler olur, asla tam uzlaşma sağlanamaz. Çünkü ne kadar özgür insan, o kadar farklı düşünce olabilmektedir.

?''Waiting is painful. Forgetting is painful. But not knowing which to do is the worse kind of suffering.'' Paulo Coelho

( Beklemek can sıkar; unutmak pişman eder; ancak neyi seçeceğini bilememek koyun eder ki, bu insanın seçiminden dolayı acı çekmesinden bin beterdir...)

Muharrem Soyek

 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..