Referanduma dönüştürülen seçim

AKP'nin seçim zaferine ilişkin yapılan yorumların ağırlıklı kısmında, alınan yüksek oy oranınında Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığının engellenmesi üzerinden yapılan politikanın etkisi belirtilmektedir. Bu anlamda AKP'nin AKP'nin oy oranının en az 8 - 10 puanlık kısmının, seçimin bir anlamda cumhurbaşkanlığı referandumuna dönüştürülmesi sayesinde elde edildiği saptaması yapılmaktadır.
Diğer taraftan AKP'nin içinde gözlenen son durum ise, bu yüksek oy oranının yarattığı taban baskısı ve devamındaki içten içe yaşanan gerginliktir. Öyle ki Recep Tayyip Erdoğan'nın seçim sonrasındaki toplumsal uzlaşmaya işaret eden hamlesini, Abdullah Gül'ün, cumhurbaşkanlığı adaylığında ısrar ederek karşıladığı anlaşılmaktadır.

Yaşanan bu gelişmeler, siyasette yeni bir bakış açısını gerekli kılmaktadır. AKP daha önceki seçimde olduğu gibi bir maduriyet üzerinden duygulara yüklenerek kendi beklentilerinin dahi üzerinde oy almış ve bu yüksek sorumlıluğun altında ezilmeme psikolojisi içindedir. Gerek bu psikoloji ve gerekse son seçim sonuçlarına dayanan parti içi dengelere, lider partisi yapısı da eklendiğinde sağduyulu karar alma önündeki engeller çoğalmaktadır.

Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı adaylığı ise, yukarıda sözü edilen ve bir anlamda belden aşağı vuruş olarak nitelenebilecek seçim stratejisinin AKP ve Recep Tayyip Erdoğan açısından bedelini oluşturmaktadır. Bu bedeli ödemekten kaçınma hamleleri başarılı olamamıştır. AKP bir tarafta kriz uyarıları ve toplumsal gerilim dururken, daha seçim meydanlarındaki sözlerin dumanı tüterken bu sözlerin altında kalmamak adına Abdullah Gül'ün adaylığına bir anlamda mecbur kalmış ve diğer taraftaki toplumsal gerilimi yönetme riskinin ve ağır sorumluluğunun altına girmiştir. Bu durum Türk siyasi yaşamında yeni bir dönemin açılması anlamına gelmektedir.

Bu politikanın bir sonucu da, 22 Temmuz seçimlerinin bir cumhurbaşkanlığı referandumuna dönüşmüş olduğunun bir anlamda ispatı olan Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı adaylığının (ve sonrasında cumhurbaşkanlığının), kendisini istemeyen toplumun % 54'lük kesimi açısından meşruiyet taşımadığı çıkarsamasıdır. Bu seçim aynı zamanda bir rederandum ise Abdullah Gül bunun galibi değildir. Diğer tarafta ise cumhurbaşkanlığına seçilmiş Abdullah Gül'e karşı olası siyasi ve toplumsal tavırlara karşı AKP'nin parti olarak savunma siyaseti uygulaması ise -ki bu olasılık yüksek görünmektedir- en hafif tabiriyle siyasetin önünü tıkamaya aday görünmektedir.

Fotoğraf: http://www.haber7.com/pg-view.php?pg_galleries_id=232&page=15

Hakan KİLDOKUM 14.08.2007
Eski Foça