- Kategori
- Felsefe
Ruh çağıralım.

Durgun bir göl kıyısında kalmış gibi ruhum. Koşamıyor, yürüyemiyor, gülemiyor... Bedenler bu yaşam telaşı içindeyken ruhlarımız nerede, ne yapıyor hiç düşündünüz mü? Belki de en çok onlar yara alıp, sarsılıyor bu hengamede....
Olmak istemedikleri yerlerde sürüklenip duruyorlar, bedenlerimizin peşinde.Tıpkı birer esir gibi, zorunluluk gibi...Sahi, ruhunuzun sesini dinlediniz mi hiç? Konuştunuz mu onunla? Şimdi, şu anda ne yapmak istediğini biliyor musunuz?
Ben mesela bu yazıyı yazarken ruhum ne yapmak istiyor? Nerelerde geziyor. Bakıyorum bir göl kıyısında öylece duruyor.Yemyeşil çayırlarda, at üstünde özgürce gitmek istiyor.Rüzgarı, yağmuru, soğuğu, güneşi...bütün dünyayı görmek istiyor.
Bedenlerimize mahkum yaşamak, ruhların kaderi mi? Ben ruhuma yetişemiyorum. Siz yetişebiliyor musunuz?
Olmak istemedikleri yerlerde sürüklenip duruyorlar, bedenlerimizin peşinde.Tıpkı birer esir gibi, zorunluluk gibi...Sahi, ruhunuzun sesini dinlediniz mi hiç? Konuştunuz mu onunla? Şimdi, şu anda ne yapmak istediğini biliyor musunuz?
Ben mesela bu yazıyı yazarken ruhum ne yapmak istiyor? Nerelerde geziyor. Bakıyorum bir göl kıyısında öylece duruyor.Yemyeşil çayırlarda, at üstünde özgürce gitmek istiyor.Rüzgarı, yağmuru, soğuğu, güneşi...bütün dünyayı görmek istiyor.
Bedenlerimize mahkum yaşamak, ruhların kaderi mi? Ben ruhuma yetişemiyorum. Siz yetişebiliyor musunuz?