Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

30 Eylül '10

 
Kategori
Mizah
 

Ruh fotoğrafçısı

Bu adı batasıca Bedrettin geldi geleli, kasabada ne rahat kaldı ne huzur. Nasıl söyliyeyim, hani o dükkana fotoğraf çektiricem diye giren bir daha iflah olmadı.

Bizimki bir akşamüstü geldi, elinde bir fotoğraf sallayıp duruyor, ne oldu demeye kalmadan, bak kadın, ruhumun fotoğrafını çektirdim demez mi?

“Töbe estağfurullah o nasıl iş” dedim.

Yüzüme bakıp bakıp gülüyor

“Ver şu elindeki fotoğrafı” dedim.

bir de baktım ki, böyle pembe bir duman,

“Bu muymuş ruh dediğin” dedim.

Yine güldü.

“Daha ne olacaktı ki” dedi. ben pembe ruhluymuşum.Yıllarca boşuna soğan ekip durmuşuz. Meğer ben sanatçıymışım.”

Hemen ertesi gün şehre indi. Akşamüstü elinde bir kıyamet peketle döndü geldi.

Amanın envayi çeşit boyalar, kağıtlar “Artık soğan ekmek yok dedi. Ben resim yapacağım.”

“Dellenme adam dedim. altmışından sonra kim takar senin resmini”

“Öyle bi de takarlar ki dedi”

Ne yapacağımı şaşırdım kaldım.

“İyi dedim bildiğin gibi et.”

Böyle dedim demesine ama içim içimi yiyip duruyor. Soğan ekmezsek ne yiyip ne içeceğiz.

Bir fırsatını bulup dertleşmeye diye Fadime kadına gittim. Tam kapıyı çalacağım.

O da ne içerden gıy gıdı gıy gıdı bir tuhaf sesler geliyor.

“Hayırdır inşallah dedim. Bu gıy gıdı da neyin nesi.

Bir meraktır aldı beni. Kapıyı çalacağım. Tam elimi uzatıyorum. Gıy gı dı da gıy gı dı.

Dudu kadın dedim kendi kendime hadi çal kapıyı. Madem geldin buraya kadar geri dönecek değilsin ya.

Tak tak

Ses kesilir gibi oldu. Ama ardından kulak tırmalayan daha keskin bir gıy gı dı.
Neyse Fadime kadın kapıda göründü.

“Gir komşu gir çekinme”

Sonra alçak sesle sorma başımıza gelenleri dedi. Bizim ki keman çalıyor.

” Aaaa demişim patatesci İbrahim Ağa kemancı mı oldu.

Sus yaptı.

“Geç şöyle, ne dedim ne ettimse dinletemedim. Koca adam , çocuk değil ki ağzına iki tokat vurup oturtsan. Keman çalacağım ben mavi ruhluymuşum. Mavi ruhlular, müzisyen olurmuş diyor da, başka bir şey demiyor. Artık tarlaya da gitmiyor. Sabahtan akşama kadar gıy gı dı Allahım gıy gıdı. Hep o Bedrettin olacak deyusun yüzünden. Fotoğrafçıyım diye geldi. Bir bir aklını çeldi adamların. Leyla’nın kocası da ben sarı ruhluyum. Sarı ruhlular sporcu olurmuş diye, ata binmeye kalkmış. Derken huysuz hayvan al aşağı etmiş üstünden. Kürek kemiği kırılmış derler. Evde yatıp dururmuş.”

“Dur sen hele dedim. Ben de Dudu kadınsam yapacağımı bilirim. Bu adı batasıca.... Böyle dedim demesine ama, aklıma da bir şey gelmiyo ki. Fadime kadından ayrıldım. “Hadi kal sağlıcakla komşu dedim. Sabah ola hayrola.”
Eve geldim. Bütün gece düşün Allah düşün, düşün Allah düşün. Sabah ezanları okunuyordu. Biraz içim geçer gibi olmuş. Ama aklıma koydum bir kere. Hele açsın bi dükkanı Bedrettin deyyusu. Dikileceğim karşısına. “Hadi ulan diyeceğim. Çek bakalım benim de ruhumun fotoğrafını. Mırın kırın edecek ilkin, olmaz diyecek. Ben kadın ruhunun fotoğrafını çekemem diycek.

“Sende yürek yok mu len diyecem. Ne biçim erkeksin diyecem. Kes o zaman o bıyıklarını diyecem. Diyecem de diyecem.

 
Toplam blog
: 261
: 335
Kayıt tarihi
: 30.08.10
 
 

Anadolu Üniversitesi İşletme fakültesi mezunuyum. Çeşitli kuruluşlarda muhasebe ve dış ticaret or..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara