- Kategori
- Deneme
Ruh üşümelerim ve yüreğimin çaresiz seslenişleri...
Gecelerim ve Sen...
Rüya'larımı biraz olsun sana benzer kılabilsem, senin yüzünde ki
güzelliğe çevirebilsem onları; Ve gözlerinin, ilk önce anlamını,
sonra da ışıltısını koyabilsem, gecemin ve gündüzümün
en huzurlu köşesine. Sen dilediğin gibi var olsan da, o anlamını
ve ışıltını günümün her vaktin de, yüreğimin bir kıyısın da
bırakmaya cesaret edebilsen. İşte o vakit, binlerce parmak
uzağımda yaşasan bile beni mutlu kılabilir, huzur verebilirsin.
Sen, kendini ve anlamlarını ben demezden önce de bilen ve
seslendirensin ve şimdiye dek senin yalnızca sessiz hallerini
görebildim. Yüzün de yaşattığın onurlarını, sevgilerini ve
hüzünlerini, Tanrı'larını terk etmiş Tanrıça'ların hükmeden ve
hüküm veren hüzünlerini sen de gördüm. Konuşamayıp,
dokunamasam da, seni görebilmek ve elinle dillendirdiğin
ruhunun sesini duymak yine de güzel . Belki, yüreğimin
seslenişlerini sen duyabilmektesin, bilemiyorum!
İyi haller değil bunlar, aklım ve ruhum için iyi değil!
Sen den habersiz, kendime eziyet ve azap kuleleri inşa ediyor olabilirim.
Ve kulelerimi bitirdiğim de; hiç anlayamadan, farkın da olmadan, o kulelerin, bütün yaşama tepeden bakan odalarına hapsolmaya hazırlanıyorum belki de. Bu ise, hiç ama hiç iyi bir hal değil!
Kötüleşmeye mi başladım nedir? Hep tekrarlayan yoksun'lukların tiryakilik mi yapıyor dersin!
Toprak başka yaratır; Su başka yaratır; Gök yüzü başka yaratır ve üçünün birlikte yarattıkları, üçünde de yaşayabilenlerdir, senin ve benim olanlardır. Yoksun'luğunu, yoksulluklarımla sarmaya çabalamam bundandır sanıyorum, bilmelisin.
Evrenlerin ve Yaşamların bütün sonsuzluğun da durmaksızın yol alacak; dokunduğu her şeye, nedenlerimi ve hallerimi her dil de anlatabicek haykırışları ve çığlıkları seslendirmek; böyle bir gücüm var mı, bilmiyorum ve hiç bir zaman da bilemeyeceğimi düşünüyorum. Bildiğim ve varlığına her daim şükran duyduğum gözlerim ve gözlerin; "güzel" olanı bilme şansını yaratan onlarımız; Sevindiren, yüreklerimiz de mutluluk filizlendiren ve seni "anlatan" , yalnızca senin dokunabildiğin "Güneşinin" ışıltılarını, senin yollarına döken gözlerin... En azından rüyalarım da onları görebiliyor olmak ve gözlerimin, gözlerinin ayırdında olduğunu bilmek inan çok güzel...
Yalnızlığım ve Mirasım...
Kalabalıklar için de tek başınalığı yaşamak ya da tek başınalığını kalabalıkların için de yaşamayı seçmek! Hangisinin için de var olduğumu bulmayı istemek gerçekte pek zor değil.
Bu güne kadar üzerinde fazla düşünmedim, fakat düşünmem gerektiğini söyleyen şeyler oldukça sık "haydi" demeye başladı. Galiba, zamanın kendine ait olanları aldığı süreç için de, yüzde elli birlik
pay zamanın eline geçtiğinden, bazı haller ve yoksun'luklar, daha kıymetli veya daha anlamsız biçimlerini insanın önüne koymakta gecikmiyor.
Diyorlar ki;
"Somutlarının ve Soyutlarının hesabını, yüreğinde ki o çocuk için, tekrar yapman gerekmiyor mu? Seviyorum dediğin de seviyorum diyebilenlerini; Ekmeğini paylaştığın da suyunu pay edenleri; Ve ekmeğini, sevgisini üretemeyenleri, onların kim olduğunu, tekrar düşünmen gerekmiyor mu? "
Ve yol gösteriyorlar;
"...O eski deyişlerini dinle. Hiç bir şeyin ve hiç kimsen kalmadığı haller de dahi onlar
senin yanındaydılar. Hatırla..!"
"Bir bardak içkini doldururken, bir içimlik sigaranı yakarken ve bir lokma ekmeğini böldüğün de;
Gecelerinin karanlıkların da yıldızlarını seyre dalıp, konuştuğun ve anlattıklarını dinlediğin
hallerinde, o hiç yanından ayrılmayanlarını dinle!"
"Diğerleri, yani bırakmaya hazırlandıkların (sıcak yatakların da ruhlarına hesap yaptıranların).
Boş ver, kendine suç işleme!"
"Artık zaman, senin ve sevgili dostlarının zamanıdır; bu günlerin sonrası, onların sana olan sevgisinin yaşanılacağı hallerin başlangıcıdır, unutma!"
"Anneleriniz den eksik kalan süt kadar haktır ve içemediğiniz o annenizin sütü, yüreğiniz de yakmak istediğiniz, yeni yaşamlar kurgulamanın ateşidir..."
"İstemelisin ve bir çocuk kadar kararlı ve güçlü olmalı sesin. Yine o çocuklar gibi, yaşamın
karşısın da ağlarken bile dik durmalısın."
"Gözlerinin içinde o hiç karartmadığın ışığını ve yüreğinin her köşesin de öbek-öbek yanan ateşlerini sunabilirsin: Sevgiline, sevenine ve kendi yaşamına..."
Kutsal olan şey, yaşamak'tır ve haktır. Alınır..!
Sevmeyi Düşlediğim Senin İçin...
Denilmiş olanların bilmediği
başkaca bir söz demeli
ve sonradan denileceklerin
kutsal anahtarını çizebilecek
yüreği, gücü olmalı
bu sayfalar ve kalemler
kendiliğinden dillenmeli
görmek istenilenin hayalince
ya da
görülmesi gerekenin anlamınca
ve yaşamın gerçeğince
demeli başlamanın cesurluğunu
ilk adımın, ama o ilk adımın
ne demek olduğunu bilmeli
her düşüşün kalkışın da
tekrar ayaklanmak
yaşamın ve anlamın karşısın da
kendinin ve sevgililerinin adına
o
ilk adımı tekrarlamak
sendelemeden
göz yaşı dökmeden
özlemek, gelmekte olanı
yaşamdan
sana kalan miras
sensin
ve sen de bir mirassın
onun, onların
ilk adımının ayaklanmasında
davranan çocukların
arkadaşlarının
ve sevgililerinin yaşamlarından
yüreğime kalan tek miras
sensin,
sevmeyi istediğimsin...
(Deyiş yazım tarihi: 27-1-2008 : saat: 2.30)
(Blog yazım tarihi : 1-2-2008 : 22.50)