Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '16

 
Kategori
Siyaset
 

Ruhunu şeytana satmak

Ruhunu şeytana satmak
 

Şeytan'ın en son fotoğrafı


"Ruhunu şeytana satmak" Sinemada ve edebiyatta çok kullanılan bir konudur. Fikrin kökeni ortaçağ Avrupa’sına dayanmaktadır. Bu çok basit fakat ebedi bir antlaşmadır. Birey ihtiyaçlarını gidermek amacıyla benliğini, onurunu, özgürlüğünü, doğallığını feda etmek pahasına şeytanla anlaşma yapar. Feda edilen ruhun karşılığında şeytan kişiye zenginlik ya da belli bir süre için güç ihsan eder. Günümüze uyarlarsak burada şeytan gücü-güç odaklarını temsil etmektedir. İnsanların güç ve ihtiras aşkından faydalanarak onları kendi emelleri için kullanmakta işi bitince de bir kenara atmaktadır.  Dünyamızda var olan güç odaklarını tahmin etmek zor değildir. Şeytan kurban bulunacak ortamı da kendi inşa etmektedir.

Bu alışveriş nasıl olmaktadır sorusuna değişik şekillerde cevap verilebilir. Mesela çok önemli bir sınava gireceksiniz ve bir gece önceden bütün soruların cevapları ile birlikte elinizde olduğunu hayal edin. Ve yahut bir kamu kurumundasınız bilginizin görgünüzün tecrübenizin çok üstünde makamlara ulaşıyor hemencecik yüksek koltuklara layık bulunuyorsunuz. Subaysınız ve yıldızları takma hızınıza yıllar yetişemiyor. Siyasete giriyorsunuz vekillikler, başkanlıklar, üyelikler ne kadar kolay kazanılıyormuş diye düşünüyorsunuz. Sanatta, sporda, ticarette, medyada hep bahtınız açık oluyor. Hep kazanıyorsunuz. Çok nadiren de olsa Biraz zora düştüğünüzde bir el size hemen derman oluyor. Olası rakipleriniz genelde şansız, başlarına hiç umulmadık bir şeyler geliyor ve bir bir yolunuzdan çekiliyorlar. Tanıdık geldi mi? Gelmediyse gelecek sefer için iyi bir adaysınız demektir.

Aslında hayatın bu kadar kolay olmadığını herkes bilir. İnsanlar eğer şansları yaver giderde bir yerlere gelirlerse geldikleri noktalara tırnakları ile kazarak gelirler ve yahut çoğunluğu hak ettikleri halde hiç gelemezler. Diğer taraftan bildiğimiz bir şey var. Son 30-40 yıldır ülkemizde talihi açık olan insanlar hep vardı. Bu insan tipinin bir grubu 15 temmuz karanlığında kendini gösterdi. Bu insanların bir zombi gibi bir makine gibi bir robot gibi soğuk şekilde hareket etmelerinin millete kurşun sıkmalarının bomba yağdırmalarının nedeni aslında bedenlerinin ruhsuz kalmış olmasıydı. Gün onlar için kazandıkları güç, makam, para ve statünün karşılığını verme günü idi. Biz onların bu hareketine bir anlam veremezken akıl sır erdiremezken onlar aslında borçlarını-diyetlerini ödüyorlardı. Bu şeytani bir saldırı idi ve bu şeytani saldırıyı ruhu olan bu çağda hala ruhu kalmış olan insanlar önlediler. İlahi yardım hiç de göz ardı edilemeyecek boyutta idi. Kritik noktalara yerleştirilmiş çılgın bir binbaşı, bir Ömer kahraman, tankların önüne yatan çılgınlıklar, kurşunlara el sallayan delilikler sanki ilahi bir yardımın yansıması idi.

Netice; Türkiye’deki hikaye Faust’un hikayesine çok benzedi. Hikayenin orijinalinde şeytan kontratın sonunda Faust'u önce sakatlar sonra da öldürür. Faust'un beyni duvara yapışmış, gözleri ve dişleri yerde cesedi ise dışarıda bir gübrelikte bulunur. İnsanın aklına lanetlenen morgta sahibi çıkmayan darbeci cesetleri geliyor. Benzerlik müthiş.

Sahi siz şeytanı nasıl hayal ediyordunuz ki? Unutmayın. Şeytan var ve sandığınızdan daha somut.

 
Toplam blog
: 23
: 305
Kayıt tarihi
: 04.01.12
 
 

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp fakültesi mezunu.  Bir kamu kuruluşunda çalışıyorum. Futbol, siyaset..