Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

13 Ağustos '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Sabahattin Kudret Aksal'ın Öyküleri Üzerine Bir Deneme VIII

Sabahattin Kudret Aksal'ın Öyküleri Üzerine Bir Deneme VIII
 

Sabahattin Kudret Aksal


Hikayelerin tematik incelenmesi: Yaşama sevinci…

Sabahattin Kudret Aksal , ölüm ve yalnızlığı hikâyelerinde sıkça işlerken yaşama sevincini de ihmal etmemiştir . Bu hikâyelerin içine serpiştirilmiş olan yaşama sevinci teması az da olsa hikâyelerdeki karamsar havayı azaltır.

Bir Dostluk , iki insanın bir odaya kapanıp sonra odadan çıktıklarında dışarıda bir dünyanın var olduğunu sezmelerini yaşam sevinci içinde veren hikâyelerindendir . Yalnızlık kalıcı değildir dışarıda hayat vardır.

‘’Bir dünya , kendilerinden uzakta , rüzgârıyla , ışıklarıyla , sesiyle bir dünya var olduğunu anlatıyordu .’’(‘’Bir Dostluk ‘’, GA., s. 16)

Yaşlı bir kadının sabaha karşı ölümü ve cenaze merasimi çevresinde vücut bulan Hayriye Hanım’da yaşama sevincinin var olduğu hikâyelerindendir. Ölümü karamsar bir tablodan çıkaran kahraman anlatıcının Hayriye Hanım hakkındaki muhayyileli düşüncesi yaşama sevincini onun ağzıyla bir parçada olsa duyarız . Çünkü yeni gelen bir günde ölüm ona fena dokunur .

‘’..her şey gibi oda savaşmış , gecenin karanlığı ile , yeni gelen günde , aydınlık içindeki yerini almak istemiş ama gücü kesilmiş sabaha karşı , yenilmiş’’(‘’Hayriye Hanım’’, GA., s.19)

Emekliye ayrıldığını duyan bir insanın hüznünün anlatıldığı Geceye Doğru hikâyesinde her şeyin bir son olmadığını daima yeni başlangıçlar bulunduğunu vurgulayan güzel hikayelerindendir . Her şeyin bittiğini sanan Refik Bey , gecenin bitiminde yeniden umutlanır.Çünkü sabah yaklaşmaktadır.Sabah yeni doğan bir umuttur. Refik Bey , ailesiyle beraber yaşadıkları evini gemiye benzetir.

’Limandan halatlarını çözmüş, geceye tıpkı ucu bucağı bilinmeyen bir deniz gibi geceye açılan bir gemiye açılan . Yarın sabah , günün ilk aydınlıkları içinde uyanınca kendilerini yeni bir limanda bulacaklardı.’’(‘’Geceye Doğru’’, GA., s.34)

Meydan hikâyesinde kahraman anlatıcının yüreği yaşama sevinciyle dopdoludur. O her şeyi sever ve her şeye ilgi duyar , ona göre her şey güzeldir.

‘’Oysa her insan her an bulabildiği kadarıyla yaşamalı” (‘’Meydan’’, GA., s.48)

Ölüm ve yalnızlık yerine yaşamayı ve insanları sevmeli diyen kahraman anlatıcı açıkça bunu vurgular.

‘’Ne çıkar , burada, suyla, havayla, güneşle, ağaçla , rüzgarla kalırım . hepsinin ayrı sözü var, söyleyecek ayrı tadı var .’’(‘’Meydan’’, GA., s.48)

Yine yalnızlığa bağlı bir yaşama sevincini bulduğumuz Bir Başka Türlüsü hikâyesinde ‘’sabahları, kağıtla mürekkep kokan bir gazete başlayan bir gün demektir de ondan ‘’cümlesi bazen bir gazete bile yaşamayı sevmemiz için yeterli tezini işler .

Sezai Beyefendi hayata bağlı bir insandır . ‘’Bir düş , bir umut adamı’’ olan Sezai Beyefendi yaşama sevinciyle dolu olan yaşlı bir tilkidir.

Yaşama sevincinin tane tane serpiştirildiği bu hikayelerin hepsi küçük insanların hayatlarından alınan parçaların onların iç dünyaları ile kaynaştırılarak verildiği hikayelerdir.

Diğer tema ve konular:

a)Geçmişe Özlem

Bizim Olan Sokaklar hikâyesinde geçmişe özlem açıkça görülmektedir. Eski günlerini özleyen kahraman anlatıcı mutsuzdur. Bu mutsuzluğunu yenmek için geçmişi hatırlamak ister ;çünkü geçmişte iyi şeyler yaşamıştır .

‘’Lisenin son sınıfında bulunduğumuz , on altı on yedi yaşlarını yaşadığımız o sıralarda bu sokaklar bize ne kadar aydınlık , geniş rahat görünmüştü .’’(‘’Bizim Olan Sokaklar’’, GA., s.40)

b)Kuruntu

İsteksizlik , kuruntu ve karamsarlığın anlatıldığı Sokakta Opera , Çekirdek hikâyelerinde kahraman anlatıcının kendisinin de bilmediği bir kuruntusu anlatılır. Sokakta Opera ‘da ki kahramanın içinde bir eziklik vardır bu ezikliği bulmak için yürüyüşe çıkar.

‘’Başında bu yarım ağrının, içimdeki bu isteksizliğin nedenini bulmalıyım’’ (‘’Sokakta Opera’’, GA., s.52)

Çekirdek’de aynı konu işlenmektedir . Farklı olan sıkıntının giderildiği andır . Sokakta Opera hikâyesinde bir ses duyan kahraman anlatıcının içindeki sıkıntı biraz da olsa kaybolur. Bu hikayede ise tamamlanamayan bir öykünün düğüm noktası bulununca sıkıntı giderilir.Kahraman anlatıcı sıkıntılı bir arayış içindedir.

‘’Nedenini bilmiyorum, bulmak için neler vermezdim.İçten içe seziyordum, oydu rahatsızlığımın nedeni.O ne idüğü belirsiz kuruntuydu.’’ (‘’Çekirdek ‘’, GA., s.58)

c)Öykü Anlayışı

Aksal’ın kendi öykü anlayışından bahsettiği hikâyeler şunlardır: Çekirdek, Yaralı Hayvan, İki Kişi Arasında adlı hikâyelerdir. Çekirdek’te yazarın öyküye nasıl başladığı verilir .

‘’Şu okuyacağınız öykü , belki de okumadan yarıda öyküyü tam bir ay düşündüm .’’(‘’Çekirdek ‘’, GA., s.57)

Yazar bu öyküde kendi öykü anlayışını bir görüş niteliğinde sunmaktadır.

‘’Kim koymuş bir öykünün yalnız bir tek başlangıcı olur ilkesini’’(‘’Çekirdek’’, GA., s.58)

Yaralı Hayvan hikâyesinde edebiyat heveslisi bir otel kâtibinin ağzından öyküye dair bilgilere rastlarız .

’Biraz da eski öykü biçimlerine bağlıydı da ondan . Kişileri çizmek , duygularını, düşüncelerini anlatmakla yetinemez, gelişigüzel bir yerde kesemezdi. Bir öykünün öykü sayılması için belirli , kandırıcı , sağlam bir sonu olması gerekmez miydi. ’’(‘’Yaralı Hayvan’’, s.112)

‘’Bir sanat yapıtı üstüne çalışırken ölü noktaya gelince ara vermeli!’’(‘’Yaralı Hayvan’’, s.112)

İki Kişi Arasında hikâyesinde iki kişi arasında geçen bir konuşma anlatılır.Bu sohbet daha çok kapalı ve hayalidir.Sanki iki kişi arasında değil de daha çok yazarın kendi kendisiyle konuşması gibi gözükür. Yazar anlatıcı kendi öyküsünü yazmalı yazmamalı gibi bir çatışma içine giriyor ve bunu kendisiyle tartışıyor.

‘’O öyküyü yazmalıydım’’dedim .

‘’Bir gün bu öyküyü de yazmamalıydım diyeceksinizde ‘’ dedi . (‘’İki Kişi Arasında ‘’, YH., s.130)

 

 
Toplam blog
: 48
: 444
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Göktu Kara (1978-( Ozan) Toplumsal yaşantıyı düş-yaşantısıyla birleştirerek bu alanda diğer ozanl..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara