- Kategori
- Güncel
Sacayaklarından Sadece Biri; Adalet
Devlet yaşayan bir mekanizma, bir canlı gibidir. Devlet, yapısı nedeniyle doğar, buyur, gelişir, yaşlanır ve olur. Tarih bilimi hakkında bilgi sahibi olan herkes bilir ki, tarih bir ölü medeniyet çöplüğüdür.Bu çöplük ki birçoğu devletin sonu olurken, her yenin başlangıcı olmuştur. Günümüz modern devlet yönetiminin temelini eski yok olan medeniyetlerde buluruz. Öyle ki günümüz modern devlet ve yönetim anlayışı daha iyisini yapana kadar budur.
Demokrasi ya da demokratik yönetim kavramı ile açıklanan ve halkın kendi kendini yönetim şeklinin "temsilciler" aracılığıyla sağlandığı yönetim şeklidir. Genel olarak; yasama, yürütme, yargı olarak ifade edilen ve "güçler ayrılığı" olarak adlandırılan bu uçlu sacayağı şeklinde bir temele oturan devlet, kurumlarının birbirlerinin uyumu ile rahatça çalışır. Temeller üzerinde yükselir. Bu uç ayak, içindeki en önemli unsur bence halkın etkisinin en fazla olduğu yasalar yapan, yasama organı yani "Millet Meclisi" dir. Zira en fazla yetki ve etkisi bu meclis üzerindedir.
Yetkilerin temsil metodu ile kullandırılması meclis üzerinde halka denetim yetkisi sağlar. Ancak halkın söz konusu yetkiyi nasıl ve hangi gerekçelerle alacağı, hangi süre sonunda alacağı yasalarla sınırlandırılmıştır. Halk yetki verdiği temsilcisini istediği zaman alamaz. Yakın tarihe kadar halkın haricinde başka güçler bu yetkiyi alabilirken halkın bu alması yasalar ile sınırlandırılmıştır. Türk toplum yapısı çok uzun yıllar boyunca korkularla yönetilen bir toplum olagelmiştir. Bundan yüz yıl önce ağadan, derebeyinden korkan insanlar, düşmandan Allah'tan hatta maaşını ödediği memurundan, seçtiği temsilcisinden korkar hale gelmiştir. Yönetim araçlarından en önemlisi belki de günümüzde korku imparatorluğu olmuştur. Bu bizde böyle de başka ülke farklı mı, değil tabii ki. Korku ve korkunç hikâyelerin toplumlara faydası aslında bazen çok saçma sapan olduğunu bilip kabul ettikleri, insanlarla birlikte yaşamak zorunda kalmasına neden olmuştur. Meclis bu anlamda halkın en az korktuğu devlet kurumudur. Bu meclisin güçsüzlüğünden mi yoksa aslında meclis kavramları insanların kendilerinin etkin olduğunu düşünmelerini sağlayan ama aslında pek de bir etkisinin olmadığı sadece bir illüzyon gösterisi gibi olduğundan mıdır bilinmez ama halk gerçekten meclisinden korkmaz. Bu da bu sistemin en önemli artısıdır. Meclisler, halkın kanun yapma yetkisi verdiği noterler topluluğu gibidir. Bu kurum halk adına yasa çıkarır. Savaş ve barışı onaylar. Bu anlamıyla temsil yetkisini halkın mecliste kullanmasıdır.
Meclis üyeleri halkın, yasama hizmetini görmek üzere öne çıkmış "neferlerden" oluşur. Bu neferler hangi özelliklere sahip olursa halkı daha iyi temsil eder, hangi özelliklere sahip olursa halkın menfaatine daha fazla imkân tanır. Bu konuların seçmenlerce iyice tahlil edilmesi gerekmektedir. Kimse bana ne dememelidir. Neticede arabasının anahtarını vermeyeceği insanlara ülkenin derelerin, tepelerin, yeraltı ve yerüstü zenginliklerin yönetim, yönetişim, ırz ve namusunun anahtarını noter tasdikli olarak veren de halkın kendisi değil midir. Ayrıca halkın adayını belirleyemediği, köşe başı parti, köşe başı ideolojilerin patronluğunu bir şekilde eline geçiren yetmiş yedi milyon adına karar veren bir sistem vardır ki, aslında bu durum meclislerin kendilerine oy verenler yerine kendilerini seçen liderlere yönelmeleri halka ise zaruri kalmadıkça hesap vermediği gibi kendisine oy verenleri hırpalayan, azarlayan bir yapıya doğru son sürat yol alan bir yapıya bürünmesine neden oluyor.
Yapılan araştırmalar insanların parayı kullanma şekli, kimin için ve kimin parasını kullandığı konusunda bazı değişik davranış şekilleri gösterdiğine tanık olmuş. Kendi parası ile kendi ihtiyaçlarını gidermekte kullananlar, kendi parasını başkasının ihtiyaçlarını gidermek için kullananlar, başkasının parasını kendi ihtiyaçları için kullananlar, başkasının parasını başkasının ihtiyacı için kullananlar üzerine araştırma yapılmış ve her çalışma ayrı bir kalite ve fiyat ortaya çıkmasına sebep olmuş. Meclisler de teşbihte hata olmasın, bu şekillerden birine benzetilebilir.
En iyisi siz oyunuza yani paranıza, kendiniz sahip çıkın. Ya da siz bilirsiniz. Ne de olsa emek de sizin para da...