- Kategori
- Siyaset
Sadaka devleti mi, yoksullaştırma mı?

Sadaka Taşı.
Sadaka Osmanlıda maddi durumu iyi olan esnaflarca yoksulların ihtiyaçlarını karşılaması için gece olduğunda sadaka taşlarına bir miktar para bırakılır yoksul kişilerde oradan ihtiyacı olduğu kadar alarak günlük ihtiyaçlarını karşılarmış. Sadaka taşlarına konulan bu paralar gece hava karardığında konulur, bir elin verdiğini diğer el görmezmiş.
Müslümalıkta insanları rencide etmek aşağılamak tanrı katında en ağır bir suçtur, oysa bugün gelinen nokta bırakın osmanlının sadaka taşlarını, bugün halkı rencide ederek aşağılayarak birde basın araçları ile birlikte reklam yaparcasına yardımlar dağıtılıyor.
Yardımları dağıtanlar Osmanlıda maddi durumu iyi olan esnafmış, şimdi ise maddi durumu iyi olan esnaf kalmadı ülkede yok değil var tabiki tavernalarda barlarda eğlenmekten hovardalık yapmaktan malının sadakasını vermek aklına gelmiyor, onların yerine devlet dağıtıyor, devlet bir yandan zorlada olsa vatandaştan alıyor diğer yandan kendi kendi yandaşlarına dağıtıyor.
Devlet sadaka dağıtacaksa bunları vakıflar aracılığı ile kontrolü bir şekilde, vatandaşı rencide etmeden, parti ayrımı gözetmeden sınıf ayrımı olmadan yapmalıdır.
AKP iktidara geldiği günden bu yana her ne kadar ülkede refahın iyiye gittiğini söylesede ülke vatandaşının gözlerinin içine baka baka yalan söylemiştir, bugün gelinen nokta ise sayın Tayyip ERDOĞAN'ın ülkemizde milli gelir kişi başına 9000 dolar olmuştur diye yalan söylemesinin bir göstergesi değil midir.
Bakınız devlet vakıflarını dahi İktidarın kendi partileri lehinde seçim propaganda malzemesi olarak kullanması etik olarak doğru birşey midir, biz iktidar olarak ne yaparsak yaparız bize kimse karışamaz zihniyeti ile yola çıkan iktidar Yüksek Seçim Kurulunun aldığı karara ve yasaklara uymamaktadır.
AKP iktidarınca seçimlerin arife gecesinde seçmen başına altın ve para dağıtan ve seçim sonrasında bunu inkar eden bir bir zihniyet dürüst olabilir mi?
Ülke gelirlerinin dağılımını yandaş gözeterek dağıtan bir zihniyetten dürüstlük beklenebilirmi.? bakın tuncelide vatandaş isyan ediyor, biz beyaz eşya değil iş aş istiyoruz diyor, bunu daha öncede bir blog yazımdada belirtmiştim,
ülkenin parası duyarsızca harvurup harman savruluyor.http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=160861 .
2002 yılı ve öncesindeki yıllarda ithalatın az olması ihracatın ise fazla olması ülkedeki gelir dengelerini bir nebzede olsa sağlamıştı, oysa bugün baktığımızda ithalattan fazla ihraç edilen mallar tamamıyle ülke esnafını, çiftçisini üretemez satamaz hale getirmiş yoksullaşmaya doğru itmiştir.
Yapılan iithalatlar bununlada kalmamış devlet içinde gizlice rant sağlama seviyesine gelmiştir( unakıtanın oğlunun 400 ton yurt dışından pirinç ve buğday ithal etmesi ) bugün seçim meydanlarında ooh ne ala memlekette hiçbir sıkıntı yokmuşçasına ülke halkının sıkıntılarını sormak yerine oy kapma derdine düşmüşlerdir.
Görüyoruz ki ülkede Mutfağı bize teslim edin diyenler bugün mutfaktaki tencereyi, tavayı da satmışlar, tencere tavanın parasınıda sadaka diye dağıtmaktadırlar.
Parti çıkarları menfaatleri ülke halkından üstün olamaz, önce ülke halkının refahı sonra parti çıkarları düşünülmelidir, ""KRALDAN DAHA FAZLA KRALCI"" olanlar bugün kralıda devirip saltanat koltuğuna kendileri oturmuşlardır.
Dün sayın Tansu ÇİLLER'i, Deniz BAYKAL'ı, Bülent ECEVİT'i, Necmettin ERBAKAN'ı, Devlet BAHÇELİ'yi, Süleyman DEMİREL'i eleştirenler bugün eleştiriye dahi tahammül edemedikleri gibi, onlardan daha kötü bir politika sergileyerek birçok alanda kendi diktatörlüklerini ilan etmiş, ülke halkı yoksullaştırılmış, Devlet adeta sadaka devleti haline getirmişlerdir.
Birde İktidardakiler Hz. Ömerin adaletinden bahsederler bırakın Hz. Ömerin adaletini, siz onun tırnağı dahi olamazsınız.
Bu ülkenin Emeklisine, Memuruna, İşçisine, Köylüsüne, Esnafına gelir dağılımında adil davranmayanlar, yoksulluğa sefalete sürükleyenler, hor gözle bakanların tepe takla gelme zamanı yakındır, uyuyan ülke halkı uyanmıştır.
İktidardakilerin Lale devrineki gibi şaşalı yaşamları, ülke halkını rahatsız ediyorsa, bir yandan ülke halkı sefalete sürükleniyorsa, vatandaş istismar ediliyorsa ülkede milli gelir dağılımı yok anlamına gelir, varsa da göstermeliktir.
İktidar içinde yolsuzluklarında had safhada olduğu apaçık ortadadır, bunu inkar eden yandaşlar yolsuzlukları örtbas etme çabasındadırlar, yolsuzlukları araştıracak olanlar bağımsız olarak çalışmalı devlet kontrolünde olmamalı, yolsuzluklar affedilmemeli yargıya hesap vermelidir.
Yolsuzluklar usülsüzlükler seçim dönemi süresince araştırmalarla devam edecek tek tek ortaya çıkacaktır, sonrasında görev yargıya düşmektedir.