Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Saf bir gelin ve akıllı bir kayınvalide…

Saf gelin; bendeniz!

Yıl: 1989, 90 lar falan…

Deli gibi çalıştığım dönemlerin başlangıcı, rüyalarımda ihracat belgeleri gördüğüm zamanlar, çok çalışıp, çok öğrenip, aldığım paranın hakkını teslim etmek istediğim zamanlar!

Gerçi, bu konudaki saflığım hiç geçmedi: İlle de kazandığım paranın hakkını misliyle vermek isterim!...

Neyse…

Evliliğimiz altı ayı doldurmuşmuydu, belki daha az, geçmiş zaman…

Kayınvalide, kayınpeder ve görümce Giresun’dan geldiler bize…

Ayyy, ben bir mutlu, mesut; şimdi düşünüyorum da, sırf kocam mutlu oldu diye değil, sahiden ben de pek bir mutlu olmuştum!

Yani… Ne bileyim… İnsanın koşulsuz sevmek-sevilmek istediği yaşlar, işte!...

******
 
İşten yorgun argın çıkıp eve geliyorum; kayınvalide mutfakta harikalar yaratıyor! Vallaha, yemeklerinin lezzetini anlatamam!

Öpüyorum yanaklarından, “Yormasaydın kendini bu kadar” diyorum… “Ne yani, gelin gelecek de yemek yapacak diye mi bekleyecektim?” diyor!

Üzülüyor insan! Bir taraftan da “Doğru söylüyor” diyor…

******

Bir akşam işten eve geldiğimde yine kayınvalidem mutfakta döktürüyor.

“Kolay gelsin anneciğim, bu ne güzel kokular…” diyerek öpüyorum yanaklarından, arka odaya geçip kayınpederimi öpüyorum, oğlumu, kocamı, görümcemi…

Görümcemin yüzü solgun…

Kayınvalidem sesleniyor mutfaktan “Gülgün gel!”; koşturuyorum, şu spatulayı ver diyor, “Kızım çok yoruldu bugün” diye vurgulayarak söylüyor!

“Ne oldu anne?” diyorum, “Görmüyor musun, bütün perdeleri yıkadık, kızım çok yoruldu!”

“Keşke yormasaydınız anneciğim kendinizi” deme gafletinde bulunmuşum ki; “Biz yıkamasak kim yıkyacaktı?” diyerek vurucu darbeyi sallıyor!

“Hayır yani, biz yapardık…” deme cesaretini gösterdiğimde gözlerini gözlerime diken bir hışım ile karşılaştım ki; belliydi, diyecek bir şeyim kalmamıştı!

Ama, yani, yirmi kez mi aynı şey söylenir?

“Kızım çok yoruldu!” diyor, kızına, yani görümceme koşturuyorum: Çok sağol Sibel!”

Yetmiyor!

Siz deyin yirmi, ben diyeyim kırk kez!...

İçimden hala el-ayak öpme tarzında tavırlar geçiyor, öyle ezik durumdayım, yani…

Bir tarafımdan minik bir fısıltı: “Yapmasaydınız lan!” diyor…

Ahh, o fısıltı daha güçlü bir ses olsaymış!

“Bu kadar burnumdan getirecekseniz, yapmasaydınız!”

Diyebilseydim…

Diyemezdim ki…

Biz, böyle şeyler görmedik, böyle durumlarda neler denilir, bilemedik…

Hatta, biz büyürken dayak da görmedik; koca yaşattığında annesinin “Ne yaptın da hak ettin?” diyebileceğini de, keza…

******

Yine bir ziyaret, yine çok yeni evliyiz, kayınvalidem akşam yemeği için sipariş veriyor, yeni bir börek tarifi öğrenmişim, gerekli malzemeyi söylüyorum kocama; istiyorum ki güzel bir şeyler yapayım…

Kayınvalide ısrarla kendi siparişlerini söylüyor, yeni evli bir kadın olarak kocamın kulağına sokuluyorum, “Lütfen benim siparişlerimi de al, güzel bir börek yapmak istiyorum”.

Sonuç: Annesinin tüm istediklerini alıp da, benimhiç bir siparişimi almayan bir koca!

Gerekçe: Annem gereksiz buldu!

Oysa.... Öyle güzel fısıldamıştım kulağına: Lütfen, siparişlerimi al da gel... Güzel bir börek yapmak istiyorum; sana ve annenlere...

(Bir minik ayrıntı: Ödenenlerin de maddi karşılığını da ben sağlıyordum)!


******

Şimdi, en vurucu cümlemi kuruyorum:

Ailesi evinize geldiğinde ayağının ayağınıza dahi değmesinden ürken bir kocanız varsa; ve ısrarla sizi aşağılamaya çalışıyorsa, boşayın gitsin!

Bir hayır gelmez o adamdan!

http://twitter.com/Gulgunkaraoglu
gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..