Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

11 Ağustos '08

 
Kategori
Güncel
 

Sahi, Saakaşvili’yi uçuruma kim itti? Amerika Obama’ya hazır mı?

Sahi, Saakaşvili’yi uçuruma kim itti? Amerika Obama’ya hazır mı?
 

Kafkasya’da yakılan ateşten çıkan duman arkada kalan olayları görmemizi engelleyecek kadar yoğun. Ancak bu yoğunluk dahi bölgede bugün neler olduğuna ve yarın neler olacağına ilişkin görüntüleri saklayamıyor. Dünyadaki enerji kanallarını kontrol eden iki büyük aktör arasındaki rekabet, insan hayatını değersiz kılıyor.

Ülkemizde soruşturma ve kapatılma davası gibi ülke içi aktörlerin arasında geçen ve bir anlaşmayla sonuçlandığı yaygın bir kesim tarafından da paylaşılan çatışma, çevremizde gelişen olayları yorumlama yeteneğimizi neredeyse yok etti.

Dolayısıyla, hemen sınırımızda bugün yaşananları göremediğimiz gibi yarından sonra olabileceklere de uzak kaldık. İşte ne oluyor demeye kalmadan havalar Kafkasya’dan başlayarak ısınmaya başladı bile.

Ukrayna ve Gürcistan’ın, 3 Nisan 2008 Perşembe günü Budapeşte’de toplanan NATO Zirvesinde birliğe üye alınmaları ana maddelerden biriydi. ABD Başkanı Bush, NATO'nun doğuya doğru genişlemesine yönelik çabalarda bulunuyordu. Özellikle eski Sovyet cumhuriyetleri Ukrayna ve Gürcistan'ın üyelik için resmi aday statüsüne alınmasını destekliyordu.

ABD’nin baskısı sonucu NATO liderleri, Gürcistan ve Ukrayna'nın ittifaka üyeliğe uygun olup olmadığını değil, bu iki ülkenin ne zaman üye olabileceklerini tartışmaya başladılar. Tam bu sırada üst düzey bir Gürcü diplomat, Gürcistan'a bu aşamada verilecek bir 'hayır' cevabının geniş ölçüde Moskova'nın bir zaferi olarak algılanacağını BBC’ye açıkladı. Ancak, ABD'nin NATO genişlemesi konusundaki hedeflerine yönelik bir diğer muhalefet ise Yunanistan'dan geldi. Yunanistan, Makedonya'nın ismi üzerindeki anlaşmazlık aşılıncaya kadar bu ülkeler ile katılım müzakerelerinin başlamasını engelledi.

Bunun üzerine bu iki ülkeye NATO’ya üyelik hususunda yeni bir tarih verildi: Konu Aralık ayında görüşülecek ve karara bağlanacaktı.

Zirveden hemen sonra Kafkasya ısındı. Rus Barış Gücünün Osetya’daki Merkezi tarandı. Bunu Güney Osetya'daki Gürcistan Yönetimi temsilcisine yapılan saldırı izledi. Silahlı ve bombalı saldırıların tırmanması üzerine Washington, Rus Barış Gücü yerine bölgeye uluslararası barış gücü yerleştirilmesini telaffuz etmeye başladı. ABD Dışişleri Bakanı Rice Temmuz ayı içerisinde Gürcistan’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaret esnasında ABD'nin Gürcistan'ın toprak bütünlüğünden yana olduğunu açıkladı. Bu açıklamanın ardından Abhazya ve Osetya'da yeni bir olaylı döneme girildi.

Ancak ABD’nin bölgede yapmak istedikleri, Rusya'da, bölge sorumluluğunu çiğnemek olarak algılandı. Çünkü 1980 ve 1990 yıllarında yaşanan çatışmaların ardından bir dolu anlaşma imzalanmış, Rusya'nın Abhazya ile Güney Osetya'nın güvenliğinden sorumlu olması kararlaştırılmıştı.

Bu arada Rusya Kafkasya’daki denetimini kaybetmemek adına Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Karabağ sorununu tırmandırıyordu. Amaç enerji piyasaları üzerindeki denetimini artırmaktı. Bu sebeple petrolün Baku-Tiflis-Ceyhan üzerinden geçerek Avrupa pazarlarına çıkmasını kabul edemiyordu. PKK’nın üstlendiği, petrol boru hattının Türkiye'deki bölümünde meydana gelen patlamanın sonuçları belki bu yönden de iyice araştırılmalı.

Sonunda beklenen Cuma’ya gelindi. Amerika eski Ankara Büyükelçisi Ağustos ayının bu Cumasını Anayasa mahkemesinin kararını açıklamasına ayırmıştı ama herhalde bununla Gürcistan’ın Osetya’ya saldırmasını kast etmemişti.

Gürcistan saldırdı. Rusya orantısız bir güçle cevap verdi. Gürcistan çekildi. Rusya saldırılara devam ediyor. Amerikan demeçlerindeki sertlik artıyor. Rusya resmen olmasa da basın ağzıyla Türkiye’yi suçlamaya başladı. Putin’in Başbakanın telefonlarına çıkmadığına ilişkin haberler birçok basın-yayın organında yer aldı.

Şimdi asıl soruların sorulma zamanına gelindi.

Saakasvili neden Güney Osetya’ya saldırdı? Bu Cumanın bir anlamı var mı? Bükreş’teki Zirvede NATO’ya üye alınacağının bilgisi verilmedi mi? Rusya’nın gücü ne için denendi? Saddam’ı İran ve Kuveyt’e yönlendirenler, Kosova’da 300 bin kişiyi öldürenler “şimdilik” kimin arkasında? Saldırı ya da provokasyona kim ışık yaktı? Hangi ülkeler bu iki büyük aktörün rekabet çemberinde buluyor? İran ile nükleer kriz, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı, İsrail-Filistin sorunu, Irak, Kürt-ABD ittifakı ve Afganistan çemberin neresinde?

Türk-Rus ilişkilerinin geliştiği bir dönemde, Türk-Gürcü ve Türk Azeri ilişkilerinin bölgesel ilişkilere örnek olacağı bir dönemde, Türk-Ermeni ilişkilerde yumuşama işaretlerinin başladığı bir dönemde, Boru hatlarına harcananların paraya dönüşeceği bir dönemde, sahi, Saakaşvili’yi uçurumdan atan kim? Bu savaştan hangi ülke/ler yenik çıkacak? Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili neden yüksek sesle “İlan ediyorum. Rusya ile savaş halindeyiz” deme zorunluluğu hissetti? Kimleri çağırıyor?

Türkiye’nin olaylara bağımsız bakmasının neredeyse imkânsız olduğu dönemlere giriliyor. Kafkasya’da uluslararası koşullar yeniden ayarlanıyor gibi. Şunun şurasında Barack Hussein Obama’ya henüz hazır olmayan ABD’de seçimlere ne kadar kaldı ki!

Mevcut sağırlar diyalogunun mu yoksa karşılıklı anlayış kültürünün mü benimseneceğini yaşayıp göreceğiz.

Resim: http://www.haberglobal.com/haber_detay.asp?haberID=5749

 
Toplam blog
: 340
: 1591
Kayıt tarihi
: 10.03.08
 
 

Basınla ilgili bir kuruluşda çalışmaktayım. Uzun yıllar basınla ilgili konularda danışmanlık yapt..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara