- Kategori
- Blog
Şahsi bir bildiridir…

Epey düşündüm bu bildiri konusunda; zira bunca zaman içinde pek de sıcak bakmamıştım bu tarz yazılara, ancak zaman içinde takip edenleri oluyormuş insanın, en azından o açıdan bir gereksinim duyulabiliyormuş şeklinde özeleştirimi yaptıktan sonra lafı dolandırmadan durumu ifade edeyim: Çok sıkıldım ve bir süre yazmayı düşünmüyorum.
Yazmaktan soğumadım, yazacak da çok konum var, hele ki ille de bilgilendirmek istediğim bir deneyimim var ki; ancak gelin görün ki yazıp ve yayınlamak konusunda müthiş bir isteksizliğim var, kendimi birer ısırık alınıp da çöpe atılmış kurabiyeler gibi hissetmekteyim, bilmem derdimi anlatabildim mi?
Zaman zaman yaşadığım bu durumu ilk kez bir yazı yazarak ifade ediyorum, elim gitse dahi aklım hep dur demişti, nasıl olsa geçer birkaç gün ya da hafta sonraya…
Geçiyor elbette, düşünmek ve yazmaktan vazgeçilmediği sürece…
Şu an yalnızca “Blog Yazarı” inancımı kaybettim! Ne zaman bulurum, inanın bilememekteyim; o klavyenin başına geçtiğimde oradan oraya koşuşturan parmaklarımın, uçuşan düşüncelerimin yazarken hizaya sokulmasının, iyi ve güzel bir iş yaptım duygusunun hazzını ne zaman yakalarım, tekrar, bilmiyorum…
O zamana kadar anne kurabiyeleri yapsam oğluma, mesela, sevgili Süleyman Ekim yazmıştı benzer bir teklifi, hani tam olarak o olmasa da, birlikte bir film izlesek ya da, veyahut evdeki parça pincik malzemelerden mükellef bir sofra hazırlasam, malum geçinmek ciddi bir sorun!
Ne kadar sürer bilmiyorum, ama “blog yazarı” olma inancımı bulana kadar kapalıyım…
İlgilenenlere duyurulur…
Sevgi ile kalınız…
Gülgün Karaoğlu
Ocak,05/10