Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

04 Ocak '12

 
Kategori
Edebiyat
 

Şairliğin aşamaları 4: Doğaya açılma

Şairliğin aşamaları 4: Doğaya açılma
 

Şiir yazan insan önce kendi dertlerini dile getirmiş; sonra annesine, babasına, öğretmenine, arkadaşına şiir yazmış; sonra içinde bulunduğu toplumu görmüş, Mevlana’nın dediği gibi” Ben her toplumda ağladım, inledim.” demiş ve içinde bulunduğu toplumun sorunlarını, dertlerini anlatmaya çalışmıştır.

Fakat çevremizde yalnız insanlar yok. Hayvanlar var: Kediler, köpekler, kuşlar, ayılar, eşekler... Bunlar insanın elinden neler çekiyorlar.. İnsan yavaş yavaş doğayı görüyor. Doğa da hayvanları, bitkileri görüyor. Ormanların nasıl yakıldığın görüyor; denizlerin, ırmakların nasıl kirlendiğini görüyor.

Şiir giderek, sanatın özü olarak, insanın vicdanının titreyerek sahip değerleri savunan bir araç haline gelmiştir. Şairler, hayvanlar için, çevre için, garibanlar için, ormanlar için, çiçekler için şiirler yazmaya başlamışlardır.

Bu şiirde bir başka idealist açılmadır. Çünkü insan belli bir doğanın içinde yaşıyor. Bu çevreyi tahrip edersek (ki her gün bunun haberlerini alıyoruz..!) yaşayacak başka bir dünyamız yok..

Bu dilsiz dünyayı kim savunacak.. Şairler her zaman dilsizlerin dili, sessizlerin sesi olmuşlardır.

Bazı edebiyatçılar, şiire böyle bir görev de yüklemişlerdir. Şiir çevreyi savunur. Şiir insanı, toplumu, doğayı savunur. İnsanın insanlığı buradan gelir. Şiir ise insanlığın elinde, insanlığını belirten en önemli araçlardan biridir. Orhan Veli’nin Kapalı Çarşı şiirine bakalım.

KAPALI ÇARŞI
Giyilmemiş çamaşırlar nasıl kokar bilirsin,
Sandık odalarında;
Senin de dükkânın öyle kokar işte.
Ablamı tanımazsın,
Hürriyette gelin olacaktı, yaşasaydı;
Bu teller onun telleri,
Bu duvak onun duvağı işte.
Ya bu çamurdaki kadınlar?
Bu mavi mavi,
Bu yeşil yeşil fistanlı...
Geceleri de ayakta mı dururlar böyle?
Ya bu bembeyaz gömlek?
Onun da bir hikâyesi yok mu?
Kapalı Çarşı diyip de geçme;
Kapalı Çarşı,
Kapalı kutu.

Orhan Veli’nin bu şiiri, insanın çevreye karşı nasıl sevecenlikle yaklaşabileceğinin bir örneğidir. Biz, köyümüzü severi, kentimizi severiz. İnsanlarımı, ormanlarımızı, denizlerimizi severiz. Onlara şiir yazılmaz mı? Nasıl yazılmaz. Belki de doğa karşı yakılmış şiirler, en dramatik şiirlerdir. Onlar bizim kalbimizi çok çabuk titretirler. Ve ağaçlar, ırmaklar, göller, denizler kendi sorunlarını dile getirecek şairleri bekliyorlar. O garibanların dertlerini, sıkıntılarını, aşklarını.. kim anlatacak.. Elbette kaliteli şairler. Şairlerin niteliği arttıkça, kendi bencilliklerinden kurtulurlar ve daha kalıcı, başkalarının ve doğanın sorunlarına ilişkin güzel şiirlerini  kaleme alırlar.

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara