- Kategori
- Gündelik Yaşam
Salgın ve çözümsüzlük 1
Herkes hem de hayatın her alanında tahammül sınırını çoktan aşmış durumda.
Her bir fert, birbirinden müstakil şiddet küpü olarak dolaşıyor.
Yâni aslında en uysalımızdan, en mülâyimimize; en mûnisimizden en mazbutumuza kadar parça tesirli patlayıcı gibiyiz.
Kimin nerede ne şekilde infilak edeceği de belli değil, çevresine ne zarar vereceği de.
İnsanlık âlemi bir buhran döneminden geçiyor. Salgının bu işteki hissesi elbette ki ziyâdesiyle etkili.
Daha doğrusu salgın hastalık sebebiyle konutlara tıkılmış olmak insanlığı ağır bir travmaya sokmuş durumda.
Hâlinden memnun olan yok. Türkiye için değil dünya genelinde de durum buna benzer.
Her şey, Arizona’da bir suikaste kurban giden ünlü Amerikalı yazar William Cooper’in uzun yıllar önce dilimize de çevrilmiş olan Apokalips'in Atlıları adlı kitabında işâret edildiği şekliyle ne yazık ki isâbetle gerçekleşmektedir.
Orada yazdığı gibi, yetişen yeni genç nesiller, eğitimden özellikle hukuk ve matematik eğitiminden mahrum bırakılmalı diyen üst aklın istedikleri yıllar sonra salgın sebebiyle gerçekleşti.
Bir yıldır ne eğitim kaldı ne öğretim. Uzaktan eğitim adı altında telafi edilmeye çalışılan kayıpların, ne kadar verimsiz olduğunu bilmek için eğitim metodoloğu olmaya lüzum yok.
Yine o kitapta yazdığı şekliyle , toplumlar çıldırma noktasına getirilmelidir şeklinde alınan kararların hayata nasıl geçirildiğini bu satırları okuyan hepimiz hücrelerimizde, moleküllerimizde hisseder olduk.
Ekonomik darboğaz, aile kavramının parçalanması ve insanlık üzerinde oynanan büyük tezgâh, gençliğin çok kalitesiz bir eğitime muhatap edilmesi…
Şimdi tüm bunların üzerine salgın hastalık sebebiyle evlere kapanma da geldi.
Yani artık herkes kendisini kaybetti. Ruh sağlığı diye bir şey kalmadı.
Morâl değerler önemsizleşmeye başladı.
İnsanlığın şuuruna, tarihi geçmiş şurup içirildi.
Çözüm mü?
Kimisi çözümü, maddî âlemin anlık , seküler, zevk ve ihtiras dehlizlerinde; kimisi de mânâ âleminin şanlı labirentlerinde aramaktadır.
Sabrın sonu ile