Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '07

 
Kategori
Futbol
 

Şampiyon yapma kovulursun Zico!

Şampiyon yapma kovulursun Zico!
 

Galatasaray kulübü Şubat ayının 26'sında teknik direktörü Eric Gerets’in sözleşmesini bir yıl uzatarak beklide bu sezonun en iyi transferini yapmıştı. Hatta 200 bin avro'luk İnomoto ve sponsor parasıyla alınıp ta oynayamayan Carrusca’yı saymazsak tek yabancı transferi de denilebilir.

Ancak gelin görün ki atıldığı söylenen bu imzaya bu güne kadar ne spor medyası ne de Galatasaray taraftarı inandı. Medyada yönetimin günü kurtarabilmek için zaman kazanmaya çalıştığı ve bu zamanı en efektif biçimde kullandıktan sonra da Gerets’i yollayacağına dair bir sürü şehir efsanesi dolaşıyor.

Bizim memlekette teknik adamlar genelde iki şekilde işinden olur. Ya çok kötü performans yüzünden ya da takımını şampiyon yaparsan!

Bu dediğim şıklardan ikincisi fena halde traji-komik tabii ki. Ama ne hikmetse son yıllarda üst üste yaşanan bu durum artık kulüplerin başarıyı algılama ve takdir etme şekline dönüştü. Daha doğrusu yöneticilerin yetenek çarpanları neyse başarıyı algılama boyutları da o oldu.

Bu duruma yakın tarihimizde ilk önce Galatasaray kulübünde rastladık 1993–1994 yılı sezonunu 70 puanla Fenerbahçe’nin önünde şampiyon bitiren takımın teknik patronu olan Rainer Hollman apar topar yollanarak yerine yine bir Alman olan Reinhard Safting getirildi. O yıl Gintaras Stauche, Norman Mapeza, Saffet Sancaklı ve Stavitza Kuzmanovski gibi oyuncularla da kadrosunu güçlendiren Cimbombom ne yazık ki sezon sonunda Beşiktaş ve Trabzonspor’un 10 puan gerisinde ancak üçüncü olabilmişti. İleriki yıllarda bu hatasını tekrarlayacak olan Galatasaray 1996–1997 sezonuna (Fatih Terim’in ilk gelişi) dek kendisini toparlayamamıştı.

Aynı hastalığa ikinci yakalanan ise Fenerbahçe’ydi. 2000–2001 yılı sezonunda Mustafa Denizli ile şampiyonluğa ulaşan Fenerbahçe 2001–2002 sezonunun 17. haftasında Denizli ile yollarını ayırdığında bu durum her nedense fazla konuşulmamıştı. Oysa Mustafa Denizli yüz yıla yaklaşan kulüp tarihinde takımı şampiyon yapan ilk Türk teknik direktördü. Bu ayrılık için medyada çok fazla speküler haber çıkmasa da bir gerçek vardı ki Fenerbahçe kulübü hedef büyülttüğünü iddia ederek daha kalifiye bir hocayla çalışmak istiyordu. Bunun neticesinde de Almanya’da bile transferi şok yaratan Werner Lorant takımın teknik patronu oldu. Ama hiç kimse Lorant’ın Denizli’yi gönderecek kadar iyi bir teknik direktör olduğuna inanmadı. Zaten Lorant’ın gelişi Fenerbahçe’nin ne Avrupa’da ne de Türkiye’de o büyük hedeflerine ulaşması için yetmedi ve o yıl Mircea Lucescu yönetimindeki Galatasaray, Fenerbahçe’nin önünde şampiyonluğa kavuştu.

Sıra tekrar Galatasaray’a gelmişti. Şampiyon hoca Lucescu Galatasaray’daki yerini tam sağlamlaştırdım diye düşünürken ilk kongrede Özhan Canaydın'ın yönetimi almasıyla bir anda kapının önünde bulmuştu kendisini. Özhan bey Galatasaray taraftarlarına "gönüllerin teknik adamını" geri getirme sözü verirken, Lucescu da Beşiktaş’ın yolunu tutmuştu. Galatasaray artık Sinyor Terimin elindeydi ve Terimin bu gelişiyle kulüp hem ekonomik balansını kaybedecek hem de üst üste iki yıl boyunca hezimetlerle dolu sonuçlar alacaktı. Buna rağmen kulüpten gönderilen Lucescu herkese ders verircesine Beşiktaş’ı da şampiyon yapmayı bilmişti.

Görüldüğü üzere şampiyonluk sonrası teknik direktör değiştiren takımların hiçbirisi amaçlarına ulaşamamışlar. Ama ne gariptir bu günlerde Galatasaray’da yine aynı senaryo işletilmeye çalışılıyor. Sezon başından beri transfer yapamayan ve Hasan Şaş, Necati Ateş, Hakan Şükür ve Saşa İliç gibi sorunlu oyuncuların kaprisleriyle uğraşan Gerets bana kalırsa bu senede başarılı addedilmeli. Ancak anlaşılıyor ki ne Özhan Canaydın nede Adnan Polat benimle aynı fikirde değiller.

İkinci yarının başından bu yana medyada Lippi, Ersun Yanal, Falco Götz derken şimdi de Ertuğrul Sağlam ismi dolaşıyor. Hem de kulüp Gerets ile sözleşme yaptım demesine rağmen. Bu isimleri sürekli olarak yalanlayan Galatasaray kulübü en son Ertuğrul Sağlam için de aynı açıklamayı yaptı. Fakat bir açıklamada Sağlamdan geldi. "Galatasaray’dan direkt olarak gelmese de kulüpten dolaylı olarak teklif aldığım doğru" dedi.

İşte böyle zamanlarda ne taraftar güvenir yönetimine ne de medya. Galatasaray kulübü inandırıcılığını kaybetmişse eğer bu sorumluluk mevcut yöneticilerindir elbette.

Kısaca değinmek istediğim bir konuda Song. Bilindiği gibi Song epeydir ilk 11 oyuncusu değil. Ancak üst üste gelen açıklamalar kafalarda soru işaretleri yaratıyor. Bir ay içerisinde dört ayrı açıklama yapan kulüp korkarım ki yakında beşinciyi de yapacaktır. Önce formsuz ve yorgun denilerek yedeğe çekilen Song için sonra da saha içinde Gerets’le tartıştığı için kulübeye çekildiği söylenmişti. Ardından hemoroit ameliyatı oldu denilen Song’a bu haberden bir hafta kadar sonra da doping içeren bir grip hapını yanlışlıkla aldığı için oynatılamadığı haberi açıklandı. Galatasaray takımı sezon sonunda Song'la yollarımızı ayıracağız demeyi beceremediğinden türlü türlü açıklamalar yapıyor ve kimse bunlara inanmıyor artık. Sonuç olarak bu gibi şeyler hangi takımda yaşanırsa yaşansın hem kulüpler hem de futbol zarar görüyor. .

 
Toplam blog
: 19
: 618
Kayıt tarihi
: 13.05.07
 
 

BirGün gazetesi spor yazarıyım. Aynı zamanda 96.6 frekansından yayın yapan Yön Radyo'da her Salı ..