- Kategori
- Kent Yaşamı
Sana doğmuşum ey şehrim
Zonguldak
Islak kaldırımlarında ellerimi ince hırkama sarılarak dolaştığım şehir. Mavi ile Yeşil’in eşsiz bütünlüğü, bu bütünlüğü arada sırada bozan bir hava kirliliği ve o kirliliğe yas tutarcasına sağanak yağmurlarla donanmış bir şehir…
Emekçi’nin, emeğin kenti Zonguldak…..
Bu yazının şehir rehberi niteliğinde olmadığını açıkça söyleyebilirim veyahut yazabilirim. Güzel memleketimin her bölgesi ayrı bir büyüleyicilikte ama doğup büyüdüğüm şehir, acılarıyla yoğrulduğum, günahlarına şahit olduğum, mutluluklarımı duyduğum şehir…
Sahil kısmında denizle bir bütün olmuş mekanlarında keyifle çayınızı yudumlayıp, sevgilinizin gözlerine bakarak şairane bir ruha sahip olmamanız mümkün değildir, sevgiliniz olabilecek birisi yoksa yanınızda benim yaptığım gibi yalnızlığa serenat yapabilirsiniz…
Zira acılarıma seyirci olman için sana doğmuşum Zonguldak sen benim farkımda mısın değil misin muamma…
Ne yapsam sana yaranamadım ama hala sende bir parçam saklı durur sanki. Hani derler ya toprak çeker diye belki de bu sebeptendir…
Belki de en acı aşklarımı sende yaşadığım içindir.
Velhasıl bir şiir inceliğinde kalbime nakşedilmiş gibisin be hüzün kokan şehrim…