Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mayıs '12

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Satıyorum, satıyoorum, saa-attııım...!

Satıyorum, satıyoorum, saa-attııım...!
 

Gelin yabancı zenginler gelin, batan geminin malları bunlar..!


WikiLeaks belgelerine düşen bilgilere göre, Irak’ın işgali öncesinde Abdullah Gül’ün ABD ile giriştiği işgal pazarlığının konusu parayla ya da yardımla ilgiliydi.

Belgede dönemin ABD Savunma Bakanı Paul Wolfowitz ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grossman’ın Gül dışında bakanlarla da görüşmeler yaptığı, ABD’nin Gül’e  “Size yılda iki milyar dolar veririz, üç gün içinde cevap isteriz” dediği yazılıydı.

Verilmesi taahhüt edilen iki ya da üç milyar dolara karşılık, Türkiye’den ABD’nin Irak işgalini desteklemesi isteniyor!

9 Aralık 2002 tarihli belgeye göre, Gül’e şunlar söylenmiş. “Türkiye’nin böyle bir askeri harekâtın neden olabileceği iktisadi risklerle ilgili endişelerinin farkındayız. ABD Başkanı, Türkiye’ye sağlam bir yardım paketi sağlamak için kongreyle işbirliği yapmaya hazır” diyor.

3 Aralık 2002 tarihli görüşmeye göre, ABD, Türkiye’den 3 gün içinde net bir yanıt vermesini istiyor. Gül, Irak işgaline dair ciddi bir itirazlarının olmadığını, fakat kamuoyunun ikna edilmesi için bu sürenin uzatılması gerektiğini söylüyor.

Olgunun ABD’nin sahip olduğu kültürel ve tarihi müktesebatla çelişir bir yanı yoktur.

ABD’de her insanın, her kutsalın bir fiyatı olduğunu düşünen bir kültür hakimdir.(Prof: Özcan Yeniçeri- yeniçağ gazt-)

***

Amerika Kıtası'nın 1492'de Avrupalılar tarafından keşfinden sonra İspanyollar, Portekizliler, Fransızlar ve İngilizler, buradaki yerli halkların aleyhine toprak sahibi oldular.

Avrupalılar, Amerika'daki topraklarını genişlettikten sonra, İngiltere başta olmak üzere çeşitli ülkelerden göçmenler alıp buralara yerleştirerek koloniler kurdular.

18. yüzyıl ortalarında, bu kolonilerin sayısı 13'e yükseldi ve bu Onüç Koloni, Amerika Birleşik Devletleri'nin temelini oluşturdu. Daha sonra, bu koloni sistemi sömürgecilik politikasına dönüştü.

İngiliz kolonileri, Birleşik Krallık'a endüstri konusunda hizmet ediyordu. İngilizler kolonilerden vergi alıyordu. Koloniler zaman içinde İngiliz devletinden farklı bir kimlik geliştirmeye başladı.

Dinsel yapıda da farklılık vardı. Avrupa'dan gelenler tutucu bir protestanlık geliştirmişti. Yönetimleri de İngilizlerden farklıydı.

1756-1763 yılları arasında İngiltere'nin Avusturya, Fransa ve Rusya ittifakıyla yaptığı savaşlar (Yedi Yıl Savaşları), İngiliz maliyesi üzerinde ciddi bir yük oluşturmuştu. İngiltere malî yükünü gidermek amacıyla yeni vergiler koyması, Amerika'daki kolonilerin tepkisiyle karşılaştı. Koloniler yüksek vergiler ödeyip, karşılığında hiç bir şey alamamaktan rahatsızlardı. Çay ihracatına gelen yüksek ek vergiyle koloniler, 18. yüzyıl ortalarından beri hazır oldukları bağımsızlık mücadelesini hayata geçirdiler. Savaşın başlarında George Washington, Thomas Jefferson tarafından kaleme alınan ve özgürlük isteklerini dile getiren Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'ni yayınladı (4 Temmuz 1776). Sonradan 4 Temmuz günü ABD bağımsızlık günü olarak kabul edilmiştir.      

Altı yıl süren savaş sonunda, George Washington komutasındaki koloni güçleri tarafından yenilgiye uğratılan İngiltere geri çekilmiş ve 1783 yılında Paris antlaşmasıyla 13 koloninin bağımsızlığını kabul etmiştir. Bağımsızlıklarını ilan eden koloniler, içişlerinde serbest eyaletlerden oluşan Amerika Birleşik Devletleri'ni kurdular (1787). 1789'da Anayasanın tamamlanıp onaylanmasıyla yeni bir ulus ve Amerikan üst kimliği doğdu. Amerikan bayrağındaki 50 yıldız, 50 eyaleti simgelemektedir.

Amerika Birleşik Devletleri, ülkeyi anayasayla yöneten bir Başkanın seçimle iş başına geldiği ilk modern demokratik cumhuriyettir. Bu manada Fransız Devrimi'nin de öncüsü olmuştur.Bu sistem 18. yüzyıl dünyasında eşitlik, insan halkları, adil yargılama ve kuvvetler ayrılığı gibi kavramların gündeme gelmesini sağlamıştır.

ABD bir göçmenler ülkesidir. Göçmenler tarafından kurulmuş ve gelişmiştir. Hâlâ dünyanın en çok göç alan ülkesidir. Amerika Birleşik Devletleri'nin 4 Temmuz 1776'deki bağımsızlığından hemen önce nufus yaklaşık 2.5 milyon kadardı. (%95 beyaz Avrupa, %5 zenci Afrika) Bu beyaz nüfusta en büyük pay İngilizlerin, sonra Almanların ve 3. olarak İskandinav ülkelerinindi.(İsveç, Norveç, Danimarka) Bu milletler ilk 3 grubu oluşturmaktaydılar.

1880 yıllında nufus 60 milyona yaklaşmıştır.

2006 sayımına göre nüfusu 1 milyon ya da üzerinde olan 32 tane grup vardır. Nufusun çoğunluğu (%65) beyaz ve Avrupalı,%15'i Hispanik-Latin Amerikalıdır. Nüfusun %12'si zenci Afrika, %4'ü Asya kökenli, %3 yahudi, %1'i Amerikan Yerlisi'dir. (Özgür Ansiklopedisi)

ABD’de her insanın, her kutsalın bir fiyatı olduğunu düşünen bir kültür hakimdir.
 
ABD, topraklarının önemli bir kısmını da parayla satın almıştır. ABD’nin parayla satın aldığı topraklar ve fiyatları şöyledir:

Louisiana’yı Fransa’dan 1803’de 60 milyon frank karşılığı satın almıştır.

Florida’yı 1819 yılında 5 milyon dolara İspanya’dan satın almıştır.

Kaliforniya’yı ise 1848 yılında 15 milyon dolara Meksika’dan,

Alaska’yı 1867 yılında 7,2 milyon dolara Rusya’dan satın almıştır.

ABD’de vatan, bir anlamda dolar karşılığında satın alınan emlaktir.

Türkiye’yi ABD ve dolar karşılığı toprak satışı yapan ülkelerden farklı kılan tarihi, kültürel müktesebatıdır.
 
Türkiye’de vatanın fiyatı yoktur. Türkiye’de vatan, ABD’de olduğu gibi dolar ya da emlak mertebesine indirgenemez!
 
AKP, Türkiye’de her değeri ABD’de olduğu gibi ticaretin konusu haline getirmiştir.

AKP’nin iş başına geldiği 2002 yılından bu yana sattıklarını alt alta koyduğunuzda eşi benzeri bulunmayan bir satış ansiklopedisi ortaya çıkacaktır.  Telekom’dan TÜPRAŞ’a; çimento fabrikalarından TEKEL’e oradan şeker fabrikalarına kadar ulaşan geniş bir yelpazede Türkiye’de satışlar gerçekleştirilmiştir.
 
İşin ilginç yanı, satışlar yalnız mal ve hizmetlerle ilgili de değildir. Dış politika bile bir satış ve satın alış unsuru olarak pazarlığa muhatap olduğunu yukarıdaki belgeler söylüyor.
 
AKP’nin dış politikayı para ve yardım ile ilişkilendirilmesi düşündürücü olmasına karşın yadırganacak bir husus değildir.
 
AKP döneminde Türkiye’de satış konusu olmayan hiçbir şey kalmamıştır. AKP dönemi, adeta Cumhuriyetin bütün maddi ve manevi birikimlerini haraç mezat pazara çıkarma dönemine dönüşmüştür.

Torba yasalar bunun için çıkarılmıştır. 

“Bedel” karşılığında sıfır askerlik sistemi bunun için devreye sokulmuştur.

2B yasasıyla orman niteliğini kaybetmiş arazilerin satışı da bu amaç için yasalaştırılmıştır.
 
Yerli tasarrufun sınırlılığı karşısında yabancılara da Türkiye’nin topraklarını açma gereğini AKP iktidarı bu nedenle duymuştur.

Yabancılara, Türkiye’de 60 hektara kadar mülk sahibi olabilme imkanı sağlayan yasayı çıkaran hükümet; Körfez, ABD ve Uzakdoğulu yatırımcıları çekmek için tanıtım atağı başlatıyor.

Bugüne kadar 'karşılılık esası'na takılan 62 ülkenin vatandaşına daha Türkiye’de mülk sahibi olma yolunu açan yasayla sağlanan imkanların daha geniş kesimlere ulaştırılabilmesi için özel sektörden de destek alınacak.

Görüldüğü gibi AKP, gerçekte bir satış ve satın alış hikâyesidir!(Bilgiler: Prof. Özcan Yeniçeri -yeniçağ gazetesi-)

***

AKP İktidarının ülke topraklarının yüzde 10'nu satışa çıkarması, muhalefetin tepkisine rağmen kanunlaştı.

Eleştirilere cevap veren Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdogan Bayraktar, "Satın alınan arazide 2 yıl içinde yatırım yapılmaz ise parasını iade ederek bu araziyi geri alacağız." diye, akıldışı bir gerekçe uydurdu.

Yabancılar, başta Arap Şeyhleri, İsrail ve Ermeniler şimdidien Kars, ığdır, Maraş, Konya, Hatay ve çevresindeki arazi sahiplerine imzalar karşılığında tomar tomar paralar vererek arazilerin yüzde 30'unu işletmeye açtılar bile. Bu şu demek oluyor ki, üç-beş yıl sonra bu topraklara gelip, "bakın bu arazilerin tapuları elimizde, bunca yıl da bu arazileri biz işlettik. Şimdi geldik, malımızı bundan böyle biz işleteceğiz " dedikleri zaman, sayın Bakan  bu duruma ne cevap verecektir?
  
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, Türkiye'de 2002 yılına kadar yabancılara satılan alanın 795 hektar, yalnızca AKP döneminde satılan alanın ise 3 bin 394 hektar olduğunu söyledi.

Tapu Kanunu ve Kadastro Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı'nın ilk 3 maddesi kabul edildi.

Kabul edilen maddelere göre, yabancı kişilerin edinebilecekleri taşınmazlar ve sınırlı aynı hakların toplam alanı, ilçe yüzölçümünün yüzde 10'unu, ülke genelinde ise kişi başına 30 hektarı geçemeyecek. Bakanlar Kurulu, 30 hektarı iki katına çıkarabilecek.

Taşınmaz sayısına göre ilk 10 ülkenin Almanya, İngiltere, Yunanistan, Avusturya, İrlanda, Hollanda, Rusya Federasyonu, Danimarka, Norveç, Belçika olarak sıralanırken kişi sayısına göre ilk on ülkenin de İngiltere, Almanya, Yunanistan, İrlanda, Hollanda, Danimarka, Norveç, Rusya Federasyonu, Avusturya ve Belçika olduğu kaydedildi.
Kaynak : http://www.internethaber.com/tbmm-tapu-ve-kadastro-genel-kurul-yabancilara-mulk-satisi--422561h-p2.htm#ixzz1uyCxOoPO

***

'Özelleştirme' adıyla başlayan satışlar - artık satacak bir şey kalmayınca - sıra nihayet ülke topraklarının satışına geldi. Ülke yüzölçümünün yüzde onluk buyuk bir parçası yabancılara pazarlanıyor, ülkesini canından çok seven vatandaş ise bu duruma seyirci kalıyor.

Avrupa'yı kasıp kavuran, yeyip bitiren kapitalizm, gözünü gelişmemiş ülkelerin tarım alanları topraklarına dikince, bundan nemalanmak isteyen bazı (!) açıkgöz politikacılar, iktidarlarının devam etmesi adına, toplumunu kapitalizmin çarklarına kurban etmeyi bile göze alabiliyorlar!

Sıcak para girdisi ve Merkez Bankasının sürekli para basmasıyla değirmenini döndüren AKP, sadece ülkenin tarım alanlarını satmakla kalmayıp, çıkardığı 3996 sayılı Yap-İşlet-Devret yasası, maden yasası, 2/B yasası gibi daha sayısız yasalarla da yabancı maden şirketlerini bu yasalardan yararlandırıyor.

İnsan olan insan, bu vurdumduymaz gidişe, bu maddi ve manevi çöküşe ne kadar daha devam edebileceğini düşünmeden yapamıyor!..

Alaettin Morgül / 16.05.2012   

 
Toplam blog
: 193
: 1086
Kayıt tarihi
: 02.02.10
 
 

İsveç`in Göteborg şehrinde oturmaktayım;  evli ve bir kiz bir oglan iki çocuğum var. İsveç`te..