Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '14

 
Kategori
Şiir
 

Şefkatten mahrum çocuklarımız, şefkati bekleyen..

Şefkatten mahrum çocuklarımız, şefkati bekleyen..
 

Sokakta yürürken kendi halimde

Bir kadın gördüm kapı önünde oturan kederli acılı bir biçimde

Gözlerinde umut ışığı sönmüştü yaklaştım ürkek ürkek kendi gücümde

Fark etmedi beni, gözleri yaş dolu idi bağışlanmaz biçimde

Gözyaşları, yanaklarında derin izler açmıştı gücüme gitmişti

Kor alevdi akan ve yakan sanki zaman değişti

Beni görünce, gözlerime baktı sanki hissetti beklenti

Gözlerimdeki hüznü ve acıyı görünce irkildi baktı gözlerime

Sanki kendisini görmüştü, kor alevden sen inanırsın belki der gibi sözlerime

Sancı sancı kıvranan gözlerine gülümseme değmemiş

Sessizlikte sukut vardır dercesine zorbalığa boyun eğmemiş

Doğruldu gözyaşlarını sildi sevinçle belli ki hayatta çok çekmiş

Başındaki yemeniyi çıkardı belli ki hiç gülmemiş

Mutluluk ile elime uzattı yemeniyi sanki kendinden başka ağlayan görmemiş

Al sil gözyaşlarımı akan gözlerinde diyerek sanki yüreği ezilmiş

Biraz önce hayat ve ölümün boşluğunda gizlenmiş

Yok, olmaya giden o kadın yaşama kavuşmuş gibi mutluluğa ermişti

Huzur dolu bir sesle, huzur uğruna tüm söylenenleri acıları

Zulümleri kahırları yuttum şerbet diye dört bir yanda

Herkesi hayat gibi bağrıma bastım o anda

Sevgi ile şefkat ile onlar beni rüzgâra attılar kuru bir yaprak diye yaşamda

Solmuş, değeri kalmamış bir yaprak diye attılar beni bitap durumda

Sordum neden diye endişe ile o anda

Gözlerindeki ifade keskin bir bıçak gibi kesiyordu zamanda

Genç ve güzeldim evlendim mutluluk ile bir anlamda

Ma. Malası. Titrekti sesi hüzün vardı bitkin durumda

Maalesef hamile kalmadım, sorun çıktı bende o anda

İşte kapı dışarı atılıyorum dünkü mükemmel durumda

Hamile kalamayınca suçlu bendim onların nazarında

Her akşam eşim işten gelince, merhametsizce güç durumda

O yatınca içeriye giriyorum gizlice kimin umurunda

Sen sen bana yakınlık gösterdin, merhametinle

Oysa bu şehirde bu sokakta eşimin karşısına çıkan olmadı

Çıkarak eşimim bu yanlışlığını

Ve merhametsizliğine

Yüzüne çarparak dur diyen olmadı

Hatta yanıma, yanımıza yaklaşmadılar

Bilmem kime koşayım

Tek başına dağları nasıl aşayım

Bilemedim ki nasıl şaşayım

Söyle bana gadan alayım

Sen kimsin böyle cansın yoldaşın olayım

Sende mi bulamadın dengini

Nasıl sevilmez senin gibi gönül zengini

Haklısın kimse kıymet vermez gönül enginine

Senin gibi, içimdeki yanan kor alev hissetmediler

Uzattın bana elini

Sende mi koklayamadın gülünü

Yârin açmadı mı sana gül yüzünün tülünü

Sen beni, kendinde yaşadın gördüm gözlerinde, yaşadın gördüm

Sen hissettin, bu yaramı sanki o ana öldüm sonra güldüm

Artık ölüm gelene kadar yıkamazlar beni dertlerime çare olan güzelliğini gördüm

Varsın hayatım, hayat gibi olmasın bu güzelliğine türkü yakılır

Senin hisseden kalbin, var benim gibi sana güzellikler yakışır

Sessizce içeriye girdim, yaklaştım eşinin yanına kırıktı kolun kanadı

Eşinin halini anlattım, utanır gibi oldu, ışık vardı bunda sanki bir anda anladı

Dedim, çocuğunuz olmuyorsa gidin alın

Sevgiye hasret mahzun yetim çocukları sarın

Çocuk Esirgeme Kurumu'nda, hepsi bizim çocuklarımız bugün yarın

Bir tane alın sevgi ile yüreğinize basın

O çocuklarımız ki

Merhametten mahrum olanların terk ettikleri candan yakın

Veya yetim kalanların aynı çatı altında sevgiye

Merhamete muhtaç üç öğün yemeklerinde gözyaşı olan

Mahzun saracak sevgi merhamet dolu kollara

Hasret olan ve özlemle her gün gözyaşı ile bekleyen

Sizi engelleyen mi var dedim

Gözleri ışıldadı hayır dedi, sarıldı mutluluk ile çok sevindim

Eşini aldı koluna benden önce çıktılar evden huzurla ve ben huşu ile gülümsedim

Kalbim bir başka atıyordu sanki canımda

Sanki bu kalp gitmiş yepyeni kıpır, kıpır bir kalp gelmişti anında

Oturdum evlerinde çıkamadım beni tutan ne idi kolumda

İki saat sonra yanaklarında güller açmış olarak geldiler

Ellerinde küçük bir resim vardı

Huzurla bakıyorlardı

Onları mutlu eden ne idi biliyor idim

Uzattılar resmi

İşte bu bizim küçük yavrumuz dediler

Başladı gözlerimde yaşlar oluk, oluk gülümsediler

Mutluluktan

Hayatımda bir annem vefat ederken burnumun direği sızlamıştı hüzünden

Bir de şimdi sızlamıştı sevinçten
 

Mehmet Aluç
 

 
Toplam blog
: 959
: 197
Kayıt tarihi
: 04.06.13
 
 

Ben Mehmet Aluç 1962 Malatya Doğumlu. Ortaokul mezunuyum. Çocukluğumda okuma hevesim Tarkan çizgi..