- Kategori
- Şiir
Şefkatten mahrum çocuklarımız, şefkati bekleyen..

Sokakta yürürken kendi halimde
Bir kadın gördüm kapı önünde oturan kederli acılı bir biçimde
Gözlerinde umut ışığı sönmüştü yaklaştım ürkek ürkek kendi gücümde
Fark etmedi beni, gözleri yaş dolu idi bağışlanmaz biçimde
Gözyaşları, yanaklarında derin izler açmıştı gücüme gitmişti
Kor alevdi akan ve yakan sanki zaman değişti
Beni görünce, gözlerime baktı sanki hissetti beklenti
Gözlerimdeki hüznü ve acıyı görünce irkildi baktı gözlerime
Sanki kendisini görmüştü, kor alevden sen inanırsın belki der gibi sözlerime
Sancı sancı kıvranan gözlerine gülümseme değmemiş
Sessizlikte sukut vardır dercesine zorbalığa boyun eğmemiş
Doğruldu gözyaşlarını sildi sevinçle belli ki hayatta çok çekmiş
Başındaki yemeniyi çıkardı belli ki hiç gülmemiş
Mutluluk ile elime uzattı yemeniyi sanki kendinden başka ağlayan görmemiş
Al sil gözyaşlarımı akan gözlerinde diyerek sanki yüreği ezilmiş
Biraz önce hayat ve ölümün boşluğunda gizlenmiş
Yok, olmaya giden o kadın yaşama kavuşmuş gibi mutluluğa ermişti
Huzur dolu bir sesle, huzur uğruna tüm söylenenleri acıları
Zulümleri kahırları yuttum şerbet diye dört bir yanda
Herkesi hayat gibi bağrıma bastım o anda
Sevgi ile şefkat ile onlar beni rüzgâra attılar kuru bir yaprak diye yaşamda
Solmuş, değeri kalmamış bir yaprak diye attılar beni bitap durumda
Sordum neden diye endişe ile o anda
Gözlerindeki ifade keskin bir bıçak gibi kesiyordu zamanda
Genç ve güzeldim evlendim mutluluk ile bir anlamda
Ma. Malası. Titrekti sesi hüzün vardı bitkin durumda
Maalesef hamile kalmadım, sorun çıktı bende o anda
İşte kapı dışarı atılıyorum dünkü mükemmel durumda
Hamile kalamayınca suçlu bendim onların nazarında
Her akşam eşim işten gelince, merhametsizce güç durumda
O yatınca içeriye giriyorum gizlice kimin umurunda
Sen sen bana yakınlık gösterdin, merhametinle
Oysa bu şehirde bu sokakta eşimin karşısına çıkan olmadı
Çıkarak eşimim bu yanlışlığını
Ve merhametsizliğine
Yüzüne çarparak dur diyen olmadı
Hatta yanıma, yanımıza yaklaşmadılar
Bilmem kime koşayım
Tek başına dağları nasıl aşayım
Bilemedim ki nasıl şaşayım
Söyle bana gadan alayım
Sen kimsin böyle cansın yoldaşın olayım
Sende mi bulamadın dengini
Nasıl sevilmez senin gibi gönül zengini
Haklısın kimse kıymet vermez gönül enginine
Senin gibi, içimdeki yanan kor alev hissetmediler
Uzattın bana elini
Sende mi koklayamadın gülünü
Yârin açmadı mı sana gül yüzünün tülünü
Sen beni, kendinde yaşadın gördüm gözlerinde, yaşadın gördüm
Sen hissettin, bu yaramı sanki o ana öldüm sonra güldüm
Artık ölüm gelene kadar yıkamazlar beni dertlerime çare olan güzelliğini gördüm
Varsın hayatım, hayat gibi olmasın bu güzelliğine türkü yakılır
Senin hisseden kalbin, var benim gibi sana güzellikler yakışır
Sessizce içeriye girdim, yaklaştım eşinin yanına kırıktı kolun kanadı
Eşinin halini anlattım, utanır gibi oldu, ışık vardı bunda sanki bir anda anladı
Dedim, çocuğunuz olmuyorsa gidin alın
Sevgiye hasret mahzun yetim çocukları sarın
Çocuk Esirgeme Kurumu'nda, hepsi bizim çocuklarımız bugün yarın
Bir tane alın sevgi ile yüreğinize basın
O çocuklarımız ki
Merhametten mahrum olanların terk ettikleri candan yakın
Veya yetim kalanların aynı çatı altında sevgiye
Merhamete muhtaç üç öğün yemeklerinde gözyaşı olan
Mahzun saracak sevgi merhamet dolu kollara
Hasret olan ve özlemle her gün gözyaşı ile bekleyen
Sizi engelleyen mi var dedim
Gözleri ışıldadı hayır dedi, sarıldı mutluluk ile çok sevindim
Eşini aldı koluna benden önce çıktılar evden huzurla ve ben huşu ile gülümsedim
Kalbim bir başka atıyordu sanki canımda
Sanki bu kalp gitmiş yepyeni kıpır, kıpır bir kalp gelmişti anında
Oturdum evlerinde çıkamadım beni tutan ne idi kolumda
İki saat sonra yanaklarında güller açmış olarak geldiler
Ellerinde küçük bir resim vardı
Huzurla bakıyorlardı
Onları mutlu eden ne idi biliyor idim
Uzattılar resmi
İşte bu bizim küçük yavrumuz dediler
Başladı gözlerimde yaşlar oluk, oluk gülümsediler
Mutluluktan
Hayatımda bir annem vefat ederken burnumun direği sızlamıştı hüzünden
Bir de şimdi sızlamıştı sevinçten
Mehmet Aluç