Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

27 Mart '14

 
Kategori
Deneme
 

Şehirde Nirvana

Şehirde Nirvana
 

Ferrarisi'ni Satan Bilge


Gerek Hollywood, gerekse Yeşilçam filmlerinde sıkça danışılan bilge bir dede, bir veli, bir ulu vardır.

Bir dert, sorun olur, ona danışılır.

Bu kişi bilgedir, halk tarafından bilinir ve sevilir. Beyaz saçlıdır, ak sakallıdır.

Bu bilge adamlar ulaşılması güç ve uzak yerlerde yaşarlar.

Bulması, varması zordur onlara...

Ancak bir dinleme fırsatın olsun. 2 kelimesi ile insanda kuantum sıçraması yaratır.

Bu bilgeler bilinen yaşamı, işi, toplulukları, şehirleri TERK etmiş, münzevi hayatı yaşarlar.

Nedir bu dağların çekiciliği?

Dağlar veya insanların ulaşamayağı yerlerdir ve her zaman kişinin kendi başına kalması ve yenilenmesi için bir imkan sunar.

Münzevi hayatında terk vardır. Terk ile bilge kişi kendini soyutlar ve sadece tefekkür, konsantrasyon, meditasyon, tapınma, adanma ile kendini aşmaya çalışır.

Kendinden büyük olan bir güce varmaya çalışır.

Kendinden büyük güç diyorum; çünkü her öğreti ortak özellikler içerse de bu gücü farklı yorumlamış.

Ancak bunu kaç kişi yapabilir ki? Kaç kişi münzevi hayatını tercih edebilir?

Kaç kişi her şeyi Buda gibi geride bırakıp münzevi hayatı yaşayabilir?

Bu herkese göre bir yol değil.

Takdir ediyorum ama varmanın, ermenin tek yolunun bu olmadığını da bilerek başka bir yoldan bahsetmek istiyorum.

Evet .

Münzevi hayat ile insan varabilir, erebilir. Kendi nirvanasını yapabilir.

Ama her münzevi nirvanaya ulaşamaz.

Ve nirvanaya varmak için ille de münzevi hayatı gerekmez.

Pei şehirde nirvana mümkündesem ne dersiniz?

Bu çok daha zordur. Şehir hayatı münzevi hayatına benzemez. Her an, her ortamda, her koşulda hayat sizi çok sıkı test edebilir.

Zira münezvi hayatının yoksunluğu ve izole hali yoktur.

Hatta münzevi hayatın tersine bağlılıklar, sahip olunan şeyler vardır.

Yoğun bir iş temposu içinde hatanız olmasa bile size kızan bir patron...

Günün yorgunluğunu sizden çıkarabilen bir ebeveyn...

Tüm gün bakıcısı ile geçirdiği gün sonunda sizi görmek için yanıp tutuşan ve o yoğun iş temposunun ardından dinlenmek için tüm gün iple çektiğiniz akşam siz eve gelince ağlayarak ilgi çekmeye çalışan bir bebek...

Trafikte önünüze geçip size magandalık yapan bir insan...

Ve bunun gibi münzevi hayatın tersine kontrol edemeyeceğiniz bir sürü şey vardır sizi çileden çıkarıp test edebilecek.

Sadece insanlar değil doğal afetler, alınabilecek kötü bir haber vs de cabası.

Bu yüzden şehirde nirvana zordur. Münzevi hayata kıyasla çok daha zordur.

Münzevinin nirvanasını küçümsediğimi sanmayın.

Sadece diyorum ki..

Hayatın çıldırtıcı temposu karşısında seyri süluk yolcusunun nirvana yolunda bozucu girdileri çoktur.

İşte bu şehir ortamı ve kargaşasında hiç bir koşuldan, kişiden, olaydan, mekandan etkilenmeden denge halinde kalabilen...

Mutluluğu, sahip oldukları fiziksel ve geçici şeylerde bulmayan ve aramayan...

Ne olursa olsun günah işlemeyen...

Düşüncelerinden bile sorumlu olan ve buna göre davranan....

Kimse görmese ve bilemeyecek olsa bile, harama el sürmeyen...

Her nefesini, her eylemini O’nunla yapan...

Kendi bedenini tekke yapan...

Her yaptığı işi sanki ilahi bir görevmişcesine “Taptuk Emre’nin Dergahı’na eğri odun sokmayan Yunus Emre” gibi kusursuzca yapan...

Her şeyden, her durumdan mutlu olan...

Ve iyiye kötüye eyvallah diyen, övgüden sövgüden etkilenmeyen kişi...

Hele bunları şehir hayatında yaptı mı.

İşte bence budur gerçek nirvana.

Ama bunları TERK ile değil, hayatın tüm o koşturmacası içinde örnek bir insan, rol model bir lider olarak yaparsa nirvanasına ulaşır.

Budur kişinin kendi miracını yapması.

Bu zor ama mümkün. Zira bir kişi yapabildiyse herkes yapabilir.

 

Sevgiler,

Kenan

 

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara