- Kategori
- Güncel
Selvi Boylum Al Yazmalım

Elinde kınası ile selvi boylu bir kadın ,
Her gittiği şehrin meydanında gür bir sesle haykırıyor toplanan kalabalığa :
Başaracağız, başaracağız, başaracağız
İnşallah başaracağız…
Yazmalarını, yemenilerini uzatıyor kadınlar.
Sıcak demeden, oruç demeden, evlerinde işlerini, güçlerini, çocuklarını, torunlarını bırakmış gelmişler.
O emektar elleriyle sahnedeki selvi boylu, ellinde, boynunda rengarenk yemenileri, yazmaları taşıyan kadını alkışlıyorlar.
Dün Yılmaz Özdil bir yazı kaleme almış, başlığı da şöyle atmış “Yemeni Devrimi Yaşanıyor “
Demiş ki :
Erkek egemen toplumun erkek aksesuarlarını gördük bugüne kadar. Demokrasi tarihimizde ilk defa “ tülbent “ görüyoruz.
Anadolu’ nun dört bir köşesindeki kadınlar , çeyiz sandıklarından çıkardıkları umutlarını, hayallerini, tülbent halinde, yemeni halinde, yazma halinde Meral Akşener’e veriyor.
Farklı coğrafyalarda yaşayan, kiminin saçı açık, kiminin kapalı, birbirini hiç tanımayan kadınlar adeta sözleşmişler gibi meydanlara akmış , ne etnik kökenden bahseden var, ne mezhepten , sadece “ yemeni “ var.
Çok şükür Allah’ım bu günü de gördük sonunda.
İçimde tarifsiz bir mutluluk, umut var.
Kadınlar indi meydana ve kol kola girdiler.
Yıllardır sandıklara tıkılan, baskı altında, tehdit altında olan hayalleri, umutları, acıları, sevinçleri var çünkü.
Yazmalarıyla döküyorlar ortaya.
Yazmalarıyla tamam diyorlar.
Mezhepten, etnik kökenden bahsetmezler tabi.
Yan yana dizilen bitişik evlerin, binaların, dairelerin, kapıların komşularıdır onlar.
Hasta çocuğunu sabah işe giderken kime emanet eder kadın?
Karşı komşuya…
Kek yaparken baktı yumurta yok. Kimden ister?
Yandaki komşudan…
Gece hasta oldu, hastaneye gitmesi gerek. Kimin kapısını çalar?
Üstteki komşunun…
Cenazesi oldu, düğünü oldu. Önce kim gelir?
Alttaki komşu…
İletişir kadın.
Bazen söze de gerek olmaz, küçük bir jest, mimik, bakış, işaretle.
Kadınlar birbirini bilir, anlar.
Çünkü hepsi ya anadır, ya da bir ananın kızıdır.
Aynı kaderi paylaşır.
Her kızın hesabında, annesinden, ninesinden mutlaka bir bakiye vardır.
Bilirler.
Kadının acısının, sevincinin, analığının, sorunlarının dünya yüzünde dini, kökeni, mezhebi yok, farkı yok.
Bu yüzden ayrıştırmaz.
Bölmez.
Evlatlarını küstürmez, barıştırır.
Yemez, yedirir.
Değişir, değiştirir.
İçgüdüsel olarak hisseder, uyanıktır, tetiktir.
Kadın okudu mu sadece kendisini, çocuklarını değil, sülalesini, mahallesini eğitir.
Cesurdur, gözüpektir.
Bu yüzden kadın tehlikelidir tüm erkek egemen toplumlarda.
Oyun bozar, ezber bozar, hesap bozar.
Bu yüzden kadına:
Saçı uzun aklı kısa derler.
Elinin hamuruyla erkek işine karışma derler.
İffetli ol, kuyruk sallama derler!
Haddini bil derler.
İterler de iterler.
İndirdikçe indirirler sahneden…
Eğer kadınlar ortaya çıkmışsa ve bir kadına destek veriyorsa, demokrasi için umut var demektir.
Sandığa nasıl yansır kimse bilmiyor ama ben çok mutluyum, umutluyum.
Neden?
Çünkü eğitimciyim.
24 Haziran seçimlerinde iki öğretmen aday var milletin önünde.
İkisi de cesur, ikisi de iyi hatip, ikisi de halktan sevgi, onay görüyor.
Şehir şehir geziyorlar.
Memleket olağanüstü haldeyken , olağanmış gibi gösterilen bir seçim için harıl harıl çalışıyorlar.
Sonuçlan nasıl olacak bilmiyoruz.
Göreceğiz.
Şimdi ne görüyoruz?
Meydanlar tıklım tıklım…
Televizyon kanallarında ne var, orada kimleri görüyoruz?
Bu sabah, 14’ü ile 24’ ü arasındaki 10 günlük sürede siyasi partiler ve cumhurbaşkanı adaylarına ne kadar yer verildiğine dair okuduğum bir haberi paylaşıyorum.
CUMHUR İTTİFAKI VE RECEP TAYYİP ERDOĞAN
TRT 1: 2 Saat 35 dakika 59 saniye
TRT HABER : 15 Saat 25 dakika 22 saniye
TRT 6 : 10 Saat 27 dakika
GENEL TOPLAM 28 SAAT 28 DAKİKA 21 SANİYE
CHP VE MUHARREM İNCE
TRT 1 : 23 DAKİKA 43 SANİYE
TRT HABER : 2 SAAT 24 DAKİKA 4 SANİYE
TRT 6: 4 DAKİKA
GENEL TOPLAM 2 SAAT 51 DAKİKA
İYİ PARTİ VE MERAL AKŞENER
TRT1 : 0
TRT HABER : 9 DAKIKA 30 SANİYE
TRT 6: 0
Hepimizin ve özellikle kadınlarımızın dikkatini çekmek isterim.
Hoş farkındasınızdır da…
İyi Parti ve Sn. Meral Akşener , Cumhur ittifakı adayı halihazırdaki cumhurbaşkanımız tarafından ne ağza alınıyor, ne görülüyor.
Sanki yok!
Okumak hele de fırsat buldukça psikoloji okumak çok iyidir biliyor musunuz?
Resmi başka açıdan görmeye, doğru algılamaya olanak sağlar.
Der ki Sigmund Freud :
Bir insan bir yere bakıyorsa, orada ilgilendiği bir şey vardır. Bir insan bir yere hiç bakmıyorsa orada ilgilendiği bir şey kesinlikle vardır.
Ne dersiniz?
Bu yok sayış, görmezden geliş, aslında bütün dikkatin ve endişenin, selvi boylu, al yazmalıların üstünde olduğunun, , yani kadınlardan kaynaklandığının işareti olmasın?
Ben tam da böyle okuyorum.