Sen geldin ya...

Henüz terk edilmiş bir sokak bankosu kadar yalnızım!

İliklerine kadar donmuş bir kedi gibiyim buzullarda! ...

Nerdeysen çık gel sevdiğim! ...

Nerdeysen çık gel!

Nefesine muhtacım!

...

Hadi çık gel!

Hadi kurtar beni bu üşümelerden...

Hadi öp dudaklarımdan!

Baharlara çıkar yolumu! ...

...

Hah! Geldin mi… ?

Geldin mi (?) nefesi tarçın kokulu yarim.

Yetiştin mi son nefesimi vermeden!

Henüz uykudayken ebabil kuşları!

Son kapı da kapanmadan!

Nefesini de alıp geldin mi?

...

Biliyordum!

Biliyordum geleceğini! ...

Biliyordum beni duyacağını can özüm!

Biliyordum dünyayı yeniden çizdirenim!

Biliyordum (!) derviş misali diyar diyar gezdirenim!

Varlığım!

Sebebim!

Sevdiğim!

Biliyordum!

...

Hadi!

Hadi oturmadan bir çay koy ocağa!

İçine bergamot kokusu koymayı unutma! ...

İçeyim nefesini içer gibi...

Kana kana...

İçeyim içim ısınana! ...

...

Bak gör nasılda değişecek, güzelleşecek dünya!

Bak gör nasılda serenat tutacak kuşlar bu kavuşmaya...

Ağustos böcekleri ne yapacağını şaşıracak sevincinden

Eli ayağına dolaşacak!

Heyecanla! ...

Devralacak tüm işleri

Seve sevekarıncadan.

...

Aslan krallığını kuzuya devredecek kendiliğinden.

Ölüm nakaratları çıkartılacak alfabelerden! ...

Tüm toplamların!

Tüm çarpımların!

Tüm çıkarımların yolu mutluluğa çıkacak!

Mutsuzluk çekip gidecek arka kapıdan!

...

Ne demek?

Ne demek!

Hastalıkta ve sağlıkta! ...

Ne demek farz-ı mahal Aralıkta! ...

Tüm ayların yolu Temmuz’a çıkacak!

Tüm mevsimler eyvallah çekecek aşka! ...

...

Sen geldin ya! ... gülüm.

Sen güldün ya…

Sen tuttun ya ellerimden,

Son nefesimi vermeden!

Sardın ya sımsıcak!

Doyasıya! ...

Bundan böyle! ...

Lav yerine aşk fışkıracak Etna’ dan,

Ve, hiç kimse ölmeyecek aşktan!

...

Sen geldin ya gülüm!

Sen güldün ya! …

(Nefesi akla zarar,

Gülüşü deryam)!

Tuttun ya ellerimden! ...

Dünya gözüylen!

Bundan böyle! ...

Yalnız ve yalnızca! ...

Yaşamdan yana kalem kıracak

Azrail denen o hayta!

Ölüm ibaresi çıkartılacak alfabelerden! ...