Time of the gypsies... Çingeneler zamanı!

Gitmek midir hep sana düşen?

Tan kuşanıp özlem özlem bütün kızıllığını...

Öpmeye hazırlanırken bakir çiğ tadında

Her sabah öptüğü dudakları

Sana düşen hep gitmek midir?

Söylesene...

Ey sevda yanığı/ m.

Kara yağız bir ağıttır belki de aşk

Kuşatılmış hain tuzaklarla vurulan

Baharları devşirmek varken...

Aşk tadında bir kızın eteklerinden!

Sahi…

Nedir aşk?

Cilveli bir akordeonun arasına sıkışmış nakarat mıdır?

Üzüm gözlü yarin dudağından sızdırılmış

Kan kızılı, birkaç damla şarap belki de…

Bir genç kızın;

Kafdağı kadar gizemli

Ağrı dağı kadar heybetli

Gül tomurcuğu sabırsızlığında

Başkaldıran, asi, tapılası memelerine...

İlk kez dokunmanın

Girdabında kaybolmanın

Baş döndürücü hazzıdır belki de aşk.

Bir delikanın

Bağır bağır bağıran bağrında

Narına can siper!

Cayır cayır kavrulmanın

Teriyle yoğrulmanın

Kokusuyla vurulmanın

Gönüllü adıdır belki de aşk.

Yoldan geçen birini öpüvermektir ansızın

Damdan düşen saksı misali...

Ayçiçeği tarlasına dönüştürmek için

Salya sümük ağlayan bir çocuğun ay yüzünü

Şakayla düşüvermektir

Takla tepesine...

Biz neyiz sevgili?

Yeterince büyümedik mi aşka…

Çek mızrabını

Vur teline teline

Bam makamından olsun

Enikonu bulayarak aşk a…

Buhara kessin Nemrut dağı

Kıran kırana kış ortasında

Günbatımı giderken

Dönmek üzere... !

İnadına sarı

İnadına sıcak

(Sevda yanığı)

Kızılımsı özlemler eksin

Mavi sulara…

Turuncuya kessin gece

Karanlığa teslim olmak niye?

Bir Çingene sabahı gel sevgili

Ellerinde ziller

Gökyüzünü eteklerine tak da gel

Yanına sazını al da gel

Bir günlüğüne de olsa...

Bırakarak bütün kaygıları geride

Aşkı göğsüne sar da gel

Sevdanı cebine koy da gel

Bir Çingene sabahı gel sevgili...

Bir Çingene sabahı

Ki;

Uyanalım birlikte

Tomurcuk kokulu bir sabaha

Unutma!

Bir başkadır aşk

Çingeneler zamanında...