Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Aralık '09

 
Kategori
Deneme
 

Sen ki bir kır çiçeğinin sesisin şimdi

Sen ki bir kır çiçeğinin sesisin şimdi
 

Dünyanın gerçeğini değiştiren, henüz sesini dahi duymadığım bir kır çiçeğinin sesisin; hep verdim sandığım bir ses ve hep özlediğim..

Dost olduğumuz zamanlar, dostluğu yakaladığımız zamanlar çoğunlukla sevinçlerimizi paylaştığımız zamanlardır.. Ve bir ortak çaba içinde tanırız dostlarımızı seslerinden..

Acı içindeyken de tanırız dostlarımızı, en sıkıntılı anımızda deneyimleriyle bize ışık olurlar…
Onlar hemen oracıkta size kendiliğinden omuz verirler… İnsan yaşamda kendini insanla dostlarıyla birlikte yeniden doğurur.

Bazılarını da kaybederiz önemli işleri; öncelikleri vardır, sizi es geçerler..

Dostluklardan ve aşktan pişman olmamayı başarmak tecrübelerimizin sonucu mudur? Pişmanlıklarımızı tecrübe saymalı mıyız?

Erich Segal “ Aşk hiç bir zaman pişman olmamaktır” demiş.. Aşk halinde iken ve sonrasında hiçbir pişmanlık duymamak.. Pişmanlık geçip gitmiş ve bir daha geri dönemeyeceğimiz bir andır…

İnsan haksızlığa uğradığında en azından kızgınlık duyar… Hak kavramına yer var mı hayatta aşkta.. Bunu hak ettim diyebilir miyiz; olumlu ya da olumsuz anlamda....

Hayata tutunabilmek, etkilenmeye ve etkilemeye açık olduğumuz süreçleri içerir.. Gündelik hayatta hiçbir şeyden etkilenmiyor hale gelmiş olmak, hayatın dışına düştüğümüz anlamına gelir. Diğer yandan içinde bulunduğumuz toplumda dayatılan yaşam biçimlerini aşabilmekte ancak kendi irademizle mümkün.

Olağan olanın dışına çıkabildiğimiz oranda hayatımızı ele geçirdiğimizi hissederiz.

Evrende var olan insanlaşmaya ilişkin “kelebek etkisi” nin dışında olmak; pes etmek, teslim olmak her etkiyi ret etmek; rutin olanın bir parçası olmak bir elektrikli trenden farkımızın olmamasıdır. Aynı hatta bozulana kadar sürekli gidip gelen bir tren miyiz, değil miyiz karar vermek, hareket etmek gerekir..

Aksi duruma, yaşıyormuş gibi yapmaya nasıl katlanılır.. Ya yürek ve zihinlerimiz arasındaki kanalı tesis edip inanılmaz bir basınçla çoşkuyla yaşayacağız ya da yokuz demektir…

İnsanlığımızı belirleyen; seçimlerimiz, beğenilerimiz, sevinçlerimiz, gözyaşlarımız; aldığımız kararların arkasında durma gücümüz, direncimiz, yanında durabildiklerimizdir..

Hayat illa da bir karşılık bulmak değil, karşılık verebilmek gerekliliğinin farkında olmaktır. Kendini insandan mesafesiz daha insan kılmak çabasıdır. Bu vazgeçmektir sahip olmaktan, sahiplerden; hiç tereddütsüz …

Rüyaların en güzeli dahi iki kişiyi barındırır ve insan birlikte rüyalarını gerçekleştirme gücüne sahip olan irade ve vicdan sahibi doğadaki tek canlıdır. Bu bize vazgeçmemeyi öğretendir, vazgeçmemek direnmek gerekir ki bu bizim zenginliğimizdir.. Gönül zenginleştikçe hayatın tadına varılabilir..

Doğaya uyum sağlamaktır bu aynı zamanda insana dönmek ancak bu şekilde çılgın yağmurun altında yağmurla denizin birleştiği o müthiş anda, toprağın ormanların çılgın yağmura kavuştuğu andaki gibi sevgilinizin dudaklarından öper, , öpersiniz, sırıl sıklam ıslanırsınız sevinç duyarsınız, onunla uzun yolcukta olduğunuz hissi size huzur ve sevinç verir..

Ve yanınızda götürmeyi tercih edeceğiniz anları ve hep birlikte olmak isteyeceğiniz anları onunla birlikte yaratırsınız..

Sadece size hitap ettiği kelimenin yanına eklediği yan yana iki nokta dahi çok derin anlamlar ulaştırır size.. O iki noktada size cesur ve yürekten yüklediği tüm anlamlar saklıdır.

Dünya ne daha kötü ne daha iyi o böyle ve dünyamızı tercihlerimiz belirliyor.


YÜZ


Sabahları gri şiirler mi yazılır.
(Dedim ya, bende bir ırmağın yüzüdür yüzün)

Böyle hep yüzüne getirip bakıyorum işte.
(Olur olmaz bütün sözcükleri)

Bu ben zayıfın sen tut elinden sen katlan ona
(Onu sen götür)

Sen ki bir çiçeğin sesisin şimdi.
(Ben aşkla çılgına dönmüş bir kumaşçıyım)

İlhan BERK



 
Toplam blog
: 444
: 1284
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

MB zengin kültürel bir eksen; düşüncelerimizin buluştuğu, tartıştığımız, birbirimizi etkilediğimi..