Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

10 Temmuz '19

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sen ve Ben

Gündüz 13:20
09.09.1994
Cuma

Sana ait olan fikirler yazılmışsa, yazılanlar hakkı olmayan biri tarafından yırtılırsa... Susturabilir misin kalemini, susturmayı becersen bile dilini? Dil susar kalem başlar, kalem susar tavır başlar, tavır susar fırtınalar kopar durdurulamayan. Yıkılır her yan...

Tırtılın kelebeğe dönüşmesi gibi olmuyor hayat hikayesinde yaşananlar. Kelebek ruhlu biri ejderhaya dönüşebiliyor bazen. Kendini anlatmak istemiş 29 versiyonum. Sayfa taa aşağıya kadar dolu. Devrik cümleli, akılda kalanların bir araya getirildiği kelimeler. Üzüldüm, kabuğundan çıkmaya çalışırken canı yanan tırtıla. Düzeni düzenli tutmak için gösterdiği çabaları her zaman takdir etmişimdir ama. Sorumluluklarından her ne olursa olsun, kirişi kırmadan dairesinin içinde gösterdiği çabaya. Su bidonunu bile severek şükrederdi sahip olduğu her şeye.

*

Gündüz 13:30
07 Aralık 1994
Çarşamba

Keşke yüreğime sığdırmayıp kağıtlara doldurduğum sevgimi, kocaman yüreğimin içindeki iyi niyeti, vericiliği, yardım severliği yeterince dağıtabilsem. Sadece kin ve kırgınlık var gözlerimde. Sevgisiz yaşanmaz biliyorum eğer mümkün olsaydı mutsuzluğum bu boyutta olmazdı...

Bu sayfa da en dibine kadar doldurulmuş tarafımdan. Yardım severlik isteği yardım savarlığa çoktan dönüştü. İnsanlara değerince değer veriniz demiş Hz.Ali.  Bu günkü elim bu söze içten inanarak paraf atıyor. Yardımları göreve çevirmeye bayılanlar yüzünden bayılmışlığım var.

Bol virgüllü uzun anlatımların yerine,  kısa ama keskin cümleler geçmişler. Keşkeler, acabalar, şöyle olsaydı, böyle yaşansaydı gibi vurguların yerine direk vuruşlar... Sevgi bağı, gönül bağı, göbek bağı, yaşam ağı,... Hepsi zamanla, kişiyle, zeminle değişmiş inandıklarımla birlikte. Bir zaman bir sen kalmışsın, kimi zaman şaşkın kimi zaman bile isteye. Hissettiğin her neyse zamanla daha da değerli olmuş omurgana mücevher ettiğin. Sadece o koskocaman sandığın yüreğin değil, unutmadıkların, gözlerindeki sertlik, ayaklarının gücü, katılıkların da dikleştirmiş duruşunu. Öyle anlar olmuş ki sadece omzundaki ele dayamışsın yüzünü.

Büyümek zormuş, bir o kadar da güzel. Büyüdükten sonra insanın kendine kendi kelimeleriyle bakmasıysa çok daha güzel. Buna rağmen yırtıyorum okuduğum sayfaları. Bu sayfaları, yıllar sonra yeniden, tekrar okumak isteyecek miyim? Sanmam. O kadar ömrüm var mı? Bu hala cevabını bilmediğim bir denklem. Ömür dediğinde bir varmış bir yokmuş masalı aslında.

Yıllara, yaşananlara, büyümelere rağmen aynı sorumluluk duygusuyla, hiç kaytarmadan yapıyorum üzerime düşenleri. Oturursam bir daha kalkamam diye de korkuyorum galiba. Kendi filmimin ana karakteri olarak seviyorum 29'luk kelimelerimi ve beni. Daha az ortaya dökülse de çığ gibi büyümüş sevgi selleri. Hiç ummayan birine yardım, hep bekleyene kapanmış gülümsemeler bile.

Bahar da güzel kış da sağlıklıysan büyüyünce. Çocukluğundan kalma bir düşüşten kaşındaki izi de seversin, hiç ummadığın bir anda sırtından iteklenerek düşürüldüğünde yüreğinde oluşan izleri de. Anlık göz değişmeleri var artık baktığın insanla değişen. Değişmeyen bir dengeyle hem de. Kimine sımsıcak bir kucak kimine buzdan kapalı bir kapı. Hepsi ve her şeyden oluşmuş ortaya karışık bir yaşam. Hepsi ve her şeyi değerli bir süs gibi iğneliyorum yakama. 29 daki, bu günde ki beni de seviyorum aynı içtenlikle. Sahipmiş gibi göründüğüm her şey, kendim dahil bu gün çok daha değerli.

Büyümeme yardımcı her şeye şükürler...

 

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..