- Kategori
- Öykü
Seni seviyorum final

annem
Aylar geçti. Karnı kocaman oldu. Kızı günden güne büyüyor, ufak tekmeler atıyordu. Herkes çok harekelti bir bebeği olacağını söylüyordu. Çünkü karnı bazen resmen sağdan sola doğru hareket ediyordu. Annesi artık yanındaydı ve ona hayatında ilk olarak bu kadar destek oluyordu.
Kızının odasını yerleştirdi. etrafındaki bütün arkadaşları erken doğum yapıyordu bu nedenle o kızı geldiği zaman hazır olmak istiyordu. Beş bilemedin on bebeğe yetecek kadar tulum patik şapka aldı. Hepsini özel deterjanlarla yıkadı. Doktorunun da önerdiği gibi kızgın ütülerle ütüleyip tek tek koklaya koklaya dolabına yerleştirdi. O babası ile birlikte büyümüştü ve babasız olmak ne demek bilmiyordu. Bu nedenle sürekli kitaplar okuyor, etrafında babası erken vefat etmiş ya da bir nedenle babasız büyümüş herkesle konuşmaya çalışıyordu. Sırf kızına baba olsun diye kimseyle evlenmeye niyeti yoktu. Biliyordu ki o ve kızının kimselere ihtiyacı yoktu. Belki bir gün severse evlenecekti ama şu an bunları düşünecek vakti yoktu zaten. İş yemeği vardı. Hazırlandı ertesi gün bebeği 36. haftasını dolduracaktı. Ultrasound bebeğini rahatsız etmesin diye 4 haftada bir girmişti cihaza ve yarın büyük gündü. Kızını görecekti. Heyecanlıydı. Yemeğe gitmek için evden çıktı. Döndüğünde saat daha erkendi. Annesi televizyonda dizi seyrediyordu. Üzerini değiştirip kocaman rahat bir elbise giydi. Annesinin yanına oturdu hem günü konuşuyor hem de diziyi izliyordu. Malum tuvalete gitmesi gerekti. Yavaşça oyurduğu yerden kalktı koridorun tam ortasına gelmişti ki birden bacaklarının arasında ılık birşeyler akmaya başladı. Hemen annesine seslendi.
- Anne suyum geldi.
Annesi koşarak yanına gitti. Orada çakılıp kalmıştı. Hemen kızını tuvalete oturttu doktoru aradı. Doktor birkaç soru sorduktan sonra muayenehanede buluşmak için sözleştiler. Taksiyi çağırdılar. Hemen doktora doğru yola çıktılar. Suyu gelmişti ama sancısı ağrısı yoktu ve hala ufaklık annesine ben buradayım diyordu. Doktor gittiklerinde oradaydı hemen ultrasounda aldı baktı ve doğum başlamış dedi. Aman ne heyecan. Hep beraber hastaneye doğru yola çıktılar. Hastane 15 dakikalık mesafedeydi. O arkada ayaklarını uzatmış oturuyordu, annesi ve doktor da öndeydi. Sürekli telefon açıyordu. Kardeşine en yakın arkadaşlarına telefon açtı. Kızım geliyor gelin diyordu. Hatta bilmeyene hastanenin yerini tarif ediyordu. Öyle rahattı ki doğum yapacağına çoğu kişi ihtimal vermiyordu. Yok artık diyorlardı doğuma giden kadına bak sen. Ama geliyordu işte kızı naapsın.
Gece saat 22:00 da kızı geldi. Sezeryan ile doğum yapmıştı ama lokal uyuşturulmuştu bebeğini doğar doğmaz boynunun üzerine koydular. Nasıl da bağırıyordu edepsiz dedi içinden. Anasının kızı işte. Bir yandan hem ağlıyor hemde doktorlara sorup duruyordu.
- Onu hemen bana getireceksiniz değil mi?
- Evet, hele seni bir kapatalım odaya alalım hemen kızını yanına alacağız. Sen hiç merak etme.
Aslında erken gelmişti ama çocuk doktoru bir süre bebeği kuvözde tuttuktan sonra.
- Çıkarın ufaklığı. Çok ağlıyor ciğerlerinde bir sorun yok. Hemen annesine götürelim. dedi
Bebeği giydirdiler. Sonradan hatıra olsun diye ayal izini aldılar. Anneannesi tüm olanları camekanın arkasından gözünde yaşlarla seyrediyordu. Sürekli kızını merak ediyordu bir yandan da.
Saat 23:30 gibi hepsi odadaydılar. Arkadaşları tek tek odaya girip bebeği ve annesini tebrik ediyorlardı. Bebeğini tüm gece büyük bir keyifle emzirdi. Gelecek 18 ay hep emzirecekti bebeğini.
Kızı 3 aylık olmuştu. İşe hemen geri dönmedi. 6 ay izin almıştı. Bir gün kapı çaldı. Kızı kucağında kapıyı açtı. Kapıda ona 8 ay boyunca destek olan. Doğumunu yaptıran doktoru vardı. Hemen içeri davet etti. Kızını ana kucağına bıraktı. Doktorunun yüzündeki ifadeden bir tuhaflık olduğunu hissetti ama birşey söylemedi. Birer kahve yaptı.
Önce doktor konuşmaya başladı.
- Neden burada olduğumu merak etmediniz mi?
- Aslında evet ama...
- İlk geldiğiniz zamanı hatırladınız mı?
- Ah evet nasıl unuturum. Sevincimden bayılmıştım.
- Evet ve bana bir telefon numarası vermiştiniz.
Sesi düştü.
- Evet ama bunu konuşmak istemiyorum.
- Biliyorum amacım seni üzmek değil benim.
- O zaman.
- Kendi telefonumdan numarayı çevirdim. Numara bende zaten kayıtlıydı.
- Yani
- Biz yeni ilişkiye başlamıştık. Ama bana bir birlikteliği olduğunu söylememişti.
Konuşmanın bundan sonrası evin geniş balkonunda sigara içerek devam etti. İki kadın da oldukça sıkıntılıydı.
- Bunlar beni artık ilgilendirmiyor.
- Biliyorum. Ama lütfen dinle yoksa bu vicdan azabından asla kurtulamayacağım.
- Peki
- Seni bir süre sonra ikinci kez geldiğinde yani gördüm. İnanamadım. Hemen onun yaptığını anladım. O gün onu terkettim ve bir daha görmedim. Şimdi bana da izin verirsen bebeğini yetiştirirken hep senin ve kızının yanında olmak size destek olmak. Sana dost kızına da eyze olmak istiyorum. Beni lütfen affet.
İki kadında ağlıyordu. Birbirlerine sarıldılar. O teşekkür ediyordu doktor teşekkür ediyordu. Bir süre bu halde kaldılar.
- Herkes bana kızım engelli diye acıyor. Ben ise o adamı bulsam bu sebep olduğu şeyden dolayı onu öldüreceğim.
- Değmez inan bana. Kızının sana çok ama çok ihtiyacı var.
Bebeği ne yazık ki yediği o dayak yüzünden engelli doğmuştı. Ona öyle söylemişti aylarca gittiği her doktor. Asla yürüyemeyecekti. Kadın karar verdi. Kızının hem annesi hem babası hem de ayakları olacaktı artık.
Bu gün o kız 21 yaşında. Yakında evlenecek. Bu yıl üniversiteyi bitirdi. İşe henüz başlamadı ama annesinden ve doktor teyzesinden öğrendiği birşey varsa o da kendi ayaklarının ( mecazen tabi ) üzerinde durması gerektiği. Damat yakışıklı engelsiz. Sevgi ve aşkla bağlılar. Düğünde en çok annesiyle doktor teyzesi ağlayacak biliyor. Onu bu kadar severek büyüttükleri için onlara minnettar.