Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '12

 
Kategori
Deneme
 

Sevgili Kerim Korkut yorumlarıyla "Rahmetliyi nasıl bilirdiniz?"

Sevgili Kerim Korkut yorumlarıyla "Rahmetliyi nasıl bilirdiniz?"
 

Sevgili yazarımız Kerim Korkut'un "Rahmetliyi nasıl bilirdiniz?" başlıklı yazıma yapmış olduğu bu güzel yorumlardan ortaya böylesi güzel bir blog yazısı çıktı, kendisi bile tahmin etmezdi sanırım bu yorumları yazarken böyle güzel olduklarını.

Sevgilerimle Kerim Korkut...

Yürekten ağlayanlar var elbette ancak bir kısım insanlar gerçekten sadece etrafa ayıp olmasın diye ağlıyorlar. Cenazede bulundunuzsa dikkatinizi çekmiştir. Hoca ölüyü sadece günahkâr bir mahlûk olarak görüp tüm cenaze merasimini bu günahların affı için dua okumakla geçiriyor. Sanki hapishaneye katil gönderiyoruz. Sen nereden biliyorsun o kişinin günahkâr olduğunu? Babanı mı öldürdü ananı mı kesti? Cenaze her şeyden önce bir veda merasimidir. Kişi ebediyen bizden ayrılacaktır. Bırak da onunla vedalaşalım. Dua, hasenat, yalvarma, ağlama, sızlama, gözyaşı, feryadı figan. Allah’ım işte bilmem ne efendinin günahlarını affet, huzuruna kabul buyur… Bu ne ya? Bir cenazede o kadar sinirlendim ki az kalsın ölü yerine hocayı sokacaktım kabire.

Otur duanı oku kardeşim. Her şeye karışır. Cenazeyi vermez. Tabuta yaklaştırmaz. Yüzünü göstermez. Ağlama der. Ölen sanki onun babası. Sonra hoca ölen için helallik ister. “Nasıl bilirdiniz?” “Hakkınızı helal ediyor musunuz?”Adam sağlığında aşağılık biriydi. Öldü de kurtulduk. Nasıl iyi bilir mişim? Ayıp olmasın diye hakkımızı helal edecekmişiz. Etmiyorum işte! Allahın huzurunda yalan söyletiyor bize. Bir olayın üzerinde kutsallığın gölgesi olması bizim o olayla ilgili doğruları yapmamızı engellememeli. Ölüm olayı gerçekleştiği andan itibaren ölen kişiyi ahrete yollama, bir an önce toprağın altına atma psikolojisine giriyoruz. Elbette ölmüş adamın turşusunu kuracak değiliz. Ama sanki ondan kurtulmak ister gibi acele ediyor, panik halinde üzerini toprakla örter örtmez mezarlıktan kaçarcasına evlerimize geliyoruz. Ölen kişi babamız bile olsa bunu yapıyoruz. Otur duanı oku kardeşim. Her şeye karışır. Cenazeyi vermez. Tabuta yaklaştırmaz. Yüzünü göstermez. Ağlama der. Ölen sanki onun babası. Sonra hoca ölen için helallik ister. “Nasıl bilirdiniz?” “Hakkınızı helal ediyor musunuz?”Adam sağlığında aşağılık biriydi. Öldü de kurtulduk. Nasıl iyi bilir mişim? Ayıp olmasın diye hakkımızı helal edecekmişiz. Etmiyorum işte! Allahın huzurunda yalan söyletiyor bize. Bir olayın üzerinde kutsallığın gölgesi olması bizim o olayla ilgili doğruları yapmamızı engellememeli. Ölüm olayı gerçekleştiği andan itibaren ölen kişiyi ahrete yollama, bir an önce toprağın altına atma psikolojisine giriyoruz. Elbette ölmüş adamın turşusunu kuracak değiliz. Ama sanki ondan kurtulmak ister gibi acele ediyor, panik halinde üzerini toprakla örter örtmez mezarlıktan kaçarcasına evlerimize geliyoruz. Ölen kişi babamız bile olsa bunu yapıyoruz. Tanrı korkusu özellikle din sömürücülerinin en büyük silahıdır. Şunu yapmazsan Allah seni şöyle edecek derler ve iş biter", fakirlik, çaresizlik, kadercilik kullanılarak inananlar ve inanmayanlar üzerinde korkunç bir baskı oluşturmaktadırlar. Onlara göre insan dünyaya çile çekmeye gelmiştir. "Dünya imtihan yeridir" derken kastedilen budur. Üstelik dünyaya önem vermek günahtır. Mutlu bir şekilde yaşamak doğru değildir. Dünyadan zevk almamak gerekir. Ölümü dört gözle beklerler. Kutsal kitapta yazılan aşırı hırs ve ihtirasa kapılmayın mealli ayetler dini bilmeyen cahil kötü niyetli yobaz kimseler tarafından abartılarak ve saptırılarak inananların üzerinde korku yaratılmıştır. Madem bu dünya sadece bir imtihan yeridir, önemsizdir Siz ölün gidin o zaman. Milyonlarca inanan Allaha sadece cehennem korkusuyla ibadet etmektedir. Ölüm bunların en etkili silahıdır. Ölüme çare yoktur. Ölüm kaçınılmazdır, diyerek bir de bu konuda insanların hissiyatını etkileyecek ayin ve törenlerle insanlar düşünemez hale getirilir. Oysa ölüm doğal bir olaydır. Normal bir olaydır. Aklı başında bir insan yaşamının bir gün sona ereceğini bilir. Aslında bizlerdeki ölüm korkusu cehaletle beslenen yobaz din uygulamasının bir sonucudur. Yıllarca korkutmuşlardır bizi. *Bu tamamen normal hayat olayı bir hastalık hali gibi tabii karşılanmalıdır. Elbette ölüm kolay bir şey değildir. Çünkü netice de bu dünyadan temelli ayrılıp gidiyorsun. Elbette sevilen insandan temelli ayrılmanın verdiği üzüntü de var. Bunlar tamamen normal. Ancak "kabir azabı, cehennem ateşi." diye diye geride kalanlarda korkunç bir moral bozukluğu ve üzüntüye neden olmaktadırlar.

— Sizi rastladığınız ilk mezarlıkta "öleyim de beni şuraya gömsünler" diyecek hale getirmektedirler. Hep korkuturlar. Siz hiç mezarlıkta ölenin hurilerle beraber olabileceğini söyleyeni duydunuz mu? Oysa İslam inancına göre bu da mümkündür. Ölen sanki mezara girer girmez yanmaya başlayacakmış gibi nedense hep dinin ceza yönü işlenir. Sanki bunlar insanları sindirmek için bilinçli yapılıyor gibidir. *Siz hiç "mafya babalarının " cenazelerine katıldınız mı? Onlarda böyle zavallılık, gözyaşı feryadı figan yoktur. Siyahlar giyinmiş kadınları kapkara gözlüklü erkekleri tek damla gözyaşı dökmeden bir heykel gibi dururlar. Siz daha tabutu kucakladığınız zaman kabirde azap çekmeye, cehennemde yanmaya başlarken onların göstermelik çelenklerinden başka hiçbir şeyleri yoktur ölüye verdikleri. Ölümün kendisi korkunç değildir aslında. Korkunç olan ölen için yapılan çoğu gereksiz abartılı törenlerdir. Günlerce rüyalarınıza girer. Tabut, kefen, mezar. Hepsi birer korku unsurudur. Daha doğrusu cehaletin elinde bu hale gelmiştir. Oysa bunlar çok normal, çok doğal ölenin uygun bir şekilde toprağa verilmesini sağlayan güzel araçlardır. Bunlara ilahi birtakım korkular ve manalar yüklemenin hiç gereği yoktur. Örneğin kefen. İnsanı çırılçıplak toprağa koyamazdık ki. En uygunu budur. Keza tabut. Yine keza mezar. Bunları korku unsuru haline getirmenin gereği yok ki. Aslında bence feryadı figan da pek gerekli değil.

 
Toplam blog
: 153
: 1584
Kayıt tarihi
: 18.12.08
 
 

Yaşamayı seven, yaşamı dürüst ve içten yaşayan, evi, eşi ve iki yavrusunun annesi... ..