Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

12 Şubat '09

 
Kategori
Deneme
 

Sevgililer günü hediyesi

Sevgililer günü hediyesi
 

alıntı


Şubat 2006 da başlayan aşkların yasal süresi dolmuştur.

Aşkın ömrü 3 yıldır sözleri ne çok gezinmişti ortalarda. Bir kitap yazılmıştı hakkında duydum ama okumadım.

Duygulara yargı konulur mu?

Aşk nedir?

O’ nun varlığı beni dünyanın en özel yerinde, en özel varlığı gibi hissettirirken aynı zamanda onun karşısında dilimi kullanamayacak kadar aciz bırakıyorsa zaman zaman.

Aynı durumu dönüşümlü olarak yaşıyor ve halimize gülüşüyorsak aramızda…

Her karşılaşmamızda, bir araya gelişimizde yüzümüzde ki, o muzip, o saf gülümseyişi saklayamıyorsak.

Gözlerimizin içinden parıltıların geçtiğini hissediyorsak karşılıklı. Sanki tüm dünyanın bilmediği bir sırrın sadece ikimizin arasında saklandığı hissine kapılıyor, çok zaman bu sırrı vermek istemezcesine bakışlarımızla anlaşıyorsak, hiç kimsenin bilmediği bir dilden…

Gözlerindeki parıltıdan, gözlerine uzun süreli bakamıyor ama yine de bakmaktan alı koyamıyorsam kendimi. Korku gibi, sıçrayış gibi ama daha farklı bir heyecana kapılıp, kalbimdeki o “cız” dan bile büyük bir haz alıyorsam. Yanındayken bile onu özlediğimi hissediyor, sımsıcağına sokulmak istiyorsam. Aramızdaki en ufak mesafe bile ürpertiyorsa içimi, kaybetmelerin boşluğundan korkup ona sarılmak, hiç ayrılmadan sarılmak istiyorsam ve bu duygu her seferinde burnumu sızlatıp, gözlerimi yaşartıyorsa…

O’nun yanında hiç olmadığım kadar özgür, bir çocuk kadar masum, her zorluğa karşı durabilecek kadar güçlü, güven doluysam. Umut verebiliyorsak birbirimize yaşamaya dair. Birlikte aşamayacağımız engel tanımıyorsak. En kötü anlarda bile avuçlarımızı birbirimizin içinde hissedip güçlü kalabiliyorsak. En uzak mesafelerde, bir nefes kadar yakınsak…

Ben – lerin yerine, bizi seçtirdiyse zaman. Ayrı ideallerimize, sorumluluklarımıza, zorluklarımıza, eksik kalan yanlarımıza hoşgörü ve sevgiyle bakabiliyorsak. Her şeyimizi paylaşabiliyor ve bunun yanında bir an olsun saygıyı yitirmiyorsak. Birbirimizi kırmaktan, incitmekten sakınıyor ve buna zaten hiç gerek kalmıyorsa aramızda. Dertleşebiliyor, şakalaşabiliyor birbirimizin ruhundan geçen en ufak sevinç ve kederi ruhlarımızda paylaşabiliyorsak…

Birlikte bulunduğumuz yer, her neresi olursa olsun o an oranın evrenin en güzel yeri olduğunu hissediyorsak. Paylaştığımız bir dilim ekmeğin, özellikle aynı bardaktan içtiğimiz suyun tadını başka hiçbir şeyde bulamıyorsak. Onunla geçirilen her an muhteşemse. Sadece birbirimize değil kullandığımız eşyalara kadar sevgiyle bakıyorsak. Farklı yanlarımızla ayrılmayıp, birlikte çoğalmayı biliyorsak.

Güzelliğin tarifi O’ysa benim için. Her güzelde ondan bir parça buluyor ama O’nu hiçbir güzellikle kıyaslayamıyorsam. O’nun gözlerinin rengine bir isim yoksa, maviden derin, yeşilden sakin, siyahtan yakıcı, kahveden albenili o rengin adı sadece onun gözleriyse. Anlatacak hiçbir kelime bulamadıysam O’nu tarife. Yüzünde çıkmış bir sivilce bile, onda olduğu için öylesine güzeldir ki. Ve ben O’nun yanında güzelleşirim. Ona ait her ne varsa güzelleşir, güzelliğinden güzellik katar bana da.

Sevmelere kıyamadan, doyamadan seviyorsak birbirimizi. Ve biliyorsak yıllarca ayrı kalsak bile 10 yıl, 20 yıl hiç fark etmeyecektir. Biz birbirimize katılanları da seveceğizdir. Saçımızda ki akları, yüzümüzde ki çizgileri de seveceğizdir bir bir. Bugüne kadar nasıl sevdiysek birbirimizin her şeyini şefkat ve coşkuyla değişmeyen tek şey sevgimiz olsa da. Biliyorsak hayat bize ayrı ayrı yükler, yenilikler, hatta yaşam biçimleri katsa da, biz bunlarla bir araya geldiğimizde eksilmeyip birbirimizde çoğalacağımızı…

Birbirimizden ayrı geçen her gün bir azap günü olsa da, kimi günler haberleşmemiz sadece doğan güneşe, geceleri yıldızlara kalsa da, bir güvercinimiz bile olmasa birbirimize uçurabileceğimiz , hayallerimiz resmimizi çizmekten bitap, seslerimize bile hasret yanıp yakılarak yılları aşsak da. Sırf aynı dünyada soluk alıp vermenin, aynı ayın altında her gece birbirimize kavuşmak için dualar etmenin tesellisi ile umutlarımızı yitirmezsek hiçbir zaman. Ruhunun bir kokusu varsa ve ben onu hissedebiliyorsam an be an bir gülü koklar gibi.

Biliyorsak, birlikte olmanın mutluluğunun hiçbir mutlulukla kıyaslanamacağını ve biliyorsak bir ömür bu mutluluğa doyulamayacağını. Yine de mahrum kalsak dünyanın en mutlu adamı ve kadını olmaktan. Birbirimiz için her türlü azaba göğüs geriyor ve umutlarımızı yitirmiyorsak hala…Biz, birbirini tamamlayan bir bütünün parçaları olduğumuzu hissedebiliyorsak….Nedir bu Aşk mı? Sevda mı? Tutku mu? Delilik mi yoksa?

Aşkın yaşı 3 yılsa, aşk kendini hep başka başka bedenlerde yeniliyor sonra tekrar tekrar eskitiyorsa. Aşk bir anlık heveslerin adıysa, bedenlerde bu heves bir çırpıda tükenebiliyorsa. Aşk sadece sana ait, senin olmalı ulaşamadığın zaman ölüm olmalıysa. Aşk her ağızda sakız, tekerleme, sanal dünyada satılan hatta pazarlanan bir metaysa, nasıl Aşkım derdim ben ona?

14 Şubat Sevgililer Günü ilan edilmiş. O gün bırakın pırlanta reklamlarını, sevgi mesajlarını bırakın bir kenara önce Aşkın adını temize çıkarın. Aşk demekten vazgeçin reklam kokan tüm ilanlara, satılan duygu bile denmeyecek sahtekar ilişkilere. Ya becerebiliyorsanız yeni bir isim koyun AŞKA, ya da çekin ellerinizi duygularımızın üzerinden.

Aşkı yüreğinde hissedenlerin, gelmiş geçmiş tüm efsanelere, şiirlere ilham olmuş aşıkların sevgililer günü kutlu olsun. Pırlanta derdine, gül derdine bile düşmeyin derim. Eğer gerçekten ama gerçekten mutlu etmesini biliyorsanız birbirinizi, sevginiz size sunulmuş en güzel armağandır. Siz ona bugün gönlünüzden ne geçiyorsa onu verin…

Yüreğinde sevginin sıcaklığını hisseden herkese seçtiğim şarkıların linkleri aşağıda paylaşmak adına, sevgililer günü anısına. http://tr.truveo.com/Daima-ilhan-irem/id/727027269

http://tr.truveo.com/ilhan-irem-anlasana/id/1267846272

http://tr.truveo.com/Ninni-Sevgilim-ilhan-irem/id/767733530

 
Toplam blog
: 70
: 731
Kayıt tarihi
: 30.04.07
 
 

1973 İstanbul doğumluyum. Lise mezunuyum. Evliyim. Bir reklam ajansında çalışmaktayım. Laf o..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara