Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

25 Şubat '08

 
Kategori
Eğitim
 

Sevgililer

AŞKI, SEVGİYİ ÖZEL YAPAN NEDİR?
Özel günler söz konusu olunca herkesi bir heyecandır sarar. Anneler günü babalar günü sevgililer günü doğum günü derken, hediye paketleri, çikolata kutuları, kucak dolusu çiçekler ve yüzlerde her zamankinden farklı (?) gülümsemeler beliriverir etrafımızda…
Üzerinde durmak istediğim konu Sevgililer Günü, asıl adıyla “Valentinstag”. Özel olduğuna inanılan tüm bu tarihleri saçma bulmama rağmen içlerinde en gereksizi olduğuna inandığım bu konu hakkında yazmanın daha yararlı olacağını düşündüm. Sevgililer gününe has, klişeleşmiş eleştirilmeye müsait o kadar çok şey var ki, çok düşünmeye bile gerek kalmıyor.
Nedendir bilmem insanlar ısmarlama mutluluklardan daha çok zevk alıyorlar. Yeri, zamanı, hatta mönüde ne olduğunu bilmek ne tür bir heyecan verebilir ki. Evinde kendi masanda kendi yaptığın yemeği yemekten ne farkı olabilir? Onu özel yapan gecenin sonunda ödenen yüklüce miktar hesap mıdır? Yoksa dikkat çekecek kadar lüks bir mekânda, nezih olduğu varsayılan ama kıyafetleri dışında hiçbir şeyden anlaşılamayan insanların arasında, tamamıyla Avrupai yemeklerle bezenmiş bir masada oturuyor olmak mı? Aslında ait olmadıkları ve hiçbir zaman da olamayacakları bu mekânın rehavetine kendini zorla kaptırarak, hiç yapmadıkları şeyleri yapan erkekler ve kadınlar geliyor gözümün önüne. Adeta bir tiyatro sahnesi. Durum her zamankinden farksız…
Peki, pazarlama dehası olarak düşündüğüm çiçekçilerin butik işletmecilerinin, asıl fiyatlarının iki katına sattıkları çiçeklere, bluzlara, takılara ne demeli…
Bunlar işin tartışılsa da değişmeyecek boyutu. Benim değinmek istediğim asıl konu insanların bu olaya, bu sevgililer günü vakasına (?) bakışları.
Zevk dediğimiz kavram tartışılmaz tabii ki de ama çok merak ettiğim bir şey var ve sanıyorum ki bundan sonra da cevabını bulmak mümkün olmayacak. İki grup var. Sevgililer günü yanlıları (?) ve sevgililer günü karşıtları. Sorgulamalarım tam da bu noktada yoğunlaşıyor işte. İnsanları, fikirleri, düşünüş biçimlerini bu denli belirgin ikiye bölen şey nedir?
Örnek olarak kendimi verecek olursam, tüm bu tepkilerim sevgi ve aşka yüklediğim anlamdan kaynaklanıyor diyebilirim. Sevgiden beklediklerim somut olduğu ölçüde, sevgiyi yaşayışımı da metalaştırırım. Ama benim sevgiden anladığım “emek” tir. Ne parayla ne de başkalarınca sıradanlaştırılmaya müsait herhangi bir eylemle ölçülemeyecek kadar özel olandır. Tek bir güne sığdırılmaya çalışılan tüm o saçmalıklardan öte, çaba sarf ederek daha da anlamlı bir şeyler üretmektir. Ona her zamankinden biraz daha fazla sarılmaktır…
Ben ve benim gibi düşünenler sevgilerini ifade etmek için tek bir günü beklemezler. “Ne aşk ne de sevgi bir güne sığdırılacak kadar değersizdir.” diye düşünürler.
Bunun yanında özel günlere çok önem veren hediyelerini hiç eksik etmeyen o günleri iple çekenler vardır. İşte bunlar anlamakta en zorlandığım insanlardır. Sırf hediye almak için yeni bir sevgili edinen insanlar bilirim. Bu bana sevgi ve aşk adına tüm değerlerin nasıl da kaybolmaya yüz tuttuğunu gösteriyor.
İşte tam da bu yüzden sevginin ve aşkın değersizleştirilmesine karşı durarak 14 şubat günleri mağazalardan çiçekçilerden ve lüks restoranlardan uzak dururum. Kendi çapımda insanların sömürülmelerini protesto ederim. Kim sesimi ne kadar duyar bilinmez ama ben eleştirirlerime ve sevgiye aşka verdiğim değeri emeğimle korumaya devam edeceğim. Sevgililer gününüz mübarek olsun(?)…

(TEKNİK BİR ARIZADAN DOLAYI BİRKAÇ HAFTA GECİKMELİ YOLLAYABİLDİM)

 
Toplam blog
: 9
: 563
Kayıt tarihi
: 18.10.07
 
 

Mersin Üniversitesi Mütercim-Tercümanlık (Almanca) Bölümü mezunuyum. Profesyonel olarak fotoğrafl..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara