Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '07

 
Kategori
Yurtdışı Tatil
 

Şili

Şili
 

Bir haftalık Buenos Aires gezisinden sonra, hava kararmadan Andların tam ortasında Arjantin ve Şili’yi birbirinden ayıran Las Guevas Sınır Kapısına ulaştık. Her iki ülkenin görevlileride aynı binada hizmet veriyor. Tüm yolcular sıraya geçip önce Arjantin ofisinden çıkış damgasını yiyoruz.

Kısa bir süre içinde işlemlerimizi halledip, kıta’nın en Güney Batısı’nda, bağcılık ve şarabı, dünyanın en büyük bakır madenleri, evrensel boyutta şair deyince ilk akla gelen Pablo Neruda’sı, dört yüz yıl boyunca bir tek yağmur damlasının düşmediği Atacama Çölü, müthiş bir altyapı planına sahip başkent Santiago şehri, bir dönemin ulusal kahramanı Salvador Allende’si, yakın tarihine mutlak bir damga vuran diktatör Pinochet’i ve ülkenin sanki dünya ile iletişimini kesmek için bir perde gibi önünü kapatan And Dagları ile adını dünyaya duyuran ince uzun ülke Şili’ye ayak bastık.

Aynı enlemlerde bulunmamıza rağmen dağların okyanusa bakan tarafına geçtiğimiz için karlı kışı Arjantin tarafında bırakırken, yamaçlarıdaki boş araziler yerini dikenli kaktüslerle de olsa çeşitli bitkilere bırakmıştı. Santiago’ya doğru geçtiğimiz vadi yamaçlarında bulunan tek tük kırsal kesim evlerinin, bilindik köy evleri yerine birer yazlık villa tarzında yapılmış olması ülkenin ekonomik yapısı ile ilgili ilk ipuçları veriyordu. Tepelerden inerken havanın kararmasıyla birlikte sırtını Andlara dayamış olan şehir pırıl pırıl önümde aydınlanırken başkentin söylendiği kadar modern olduğuna nihayet çıplak gözle tanıklık edebiliyordum. Brezilyalı VARİG firması gibi Tüm Güney Amerika ülkeleri arasında yolcu taşıyan havayolu şirketi TACA’nın karayolu filosundan bir otobüsle yaptığım yolculuk Santiago terminalinde sona erdi. Ben o otobüse Arjantinden binmiştim ama aslında o otobüs iki tam gün önce Brezilya’nın Rio knetinden yola çıkıp birçok ülkeden geçerek Santiago’ya gelmişti. Bu durum bana biraz şaşırtıcı gelse de, yaşları bizden bir hayli fazla olan gezginler, kırk yıl önce her sabah Sultanahmet Meydanı’ndan Katmandu’ya hareket eden çiçek otobüslerine binemenin hayalleriyle tutuştuklarından söz ederler.

Terminalin hemen yanındaki metroya binip şehir merkezine giderken çok şaşırtıcı bir olaya denk geldim. Daha bir durak gitmiştim ki kapıların açılmasıyla birden içeri giren bir grubun güruh halinde Türkçe konuştuklarını işittim. Hemen tanışıp konuşmaya başladık.

Konuştukça bilindik hikayelerden biriyle karşılaştım. Turgutlu’dan bir vatandaşımız ticari bir gemide çalışırken Şilili bir bayan arkadaş edinir, onun peşinden buraya gelir ve bir işte çalışmaya başlar, sonra memlekete haber gönderip dayı ve amca çocuklarını çağırır. Onun yakını, bunun akrabası, derken bir kaç yıl içinde tam seksen dört Turgutlulu dünyanın bu öbür ucunda toplanıverirler. Sayıları yüze yaklaşınca içlerinden biri şehir merkezinde bir Türk lokantası açmış ve şimdi hepsi işten çıkıp oraya ezogelin çorbası içip, döner ve lahmacun yemeye gidiyorlarmış. Benide ısrarla davet ettiler ama çok yorgun olmam nedeniyle adres ve telefonlarını alıp ertesi gün mutlaka geleceğimi söyleyerek kendi belirlediğim otele gittim. Republika bölgesindeki tüm otelleri tek tek dolaştım ama sonunda iki yaşlı Brezilyalı kadının çalıştırdığı labirenti andıran Brezilya Oteli’ne yerleştim.

Güzel bir duş, uzun soluklu bir uyku ve ardından yaşlı teyzelerimin hazırladığı yöresel bir kahvaltının ardından topladığım enerji ile ismi Mapuçe dilinde (Şili'de yaşayan bir yerli kavim) "Dünyanın bitimi" anlamına gelen Şili’yi keşfetmeye başladım.

Bir atlası açıp baktığınızda dünyanın en garip ülkelerden birinin Şili olduğunu hemen anlayabilirsiniz. Bizim Aşık Veysel’in “Uzun ince bir yoldayım” türküsü dünyada en çok bu ülkeye yakışıyor. And Dağları ile Pasifik Okyanusu arasında adeta sıkışarak uzayan, kuzeyden güneye tam 4300 km uzayarak Peru’dan Antarikaya kadar ulaşmasına rağmen genişliğinin saadece 180 km olması onu dünyanın en ilginç ülke haritalarından birisi haline getiriyor.

Düşünün ki ülkenin uzunluğu İstanbul’dan neredeyse Hindistan’a kadar uzanıyor ama genişliği İstanbul ile Edirne arası kadar bile değil. Ancak ülke Ekvator ile Antarktika arasında çok uzun bir yol kat ettiği için kuzeyden güneye çok farklı iklim, bitki örtüsü ve coğrafi özellikler gösteriyor.

Bu yüzden Şili kendi içinde bir tezatlar ülkesi olarakta karşımıza çıkıyor. Kuzeydeki çölü Afrika'nın sahara'sını, güneydeki kannalları Norveç kanallarını, Göller Bölgesi ve çevresi İsviçre Alplerini ve hatta Tayga ormanlarını, orta kısımları Akdeniz'i hatırlatmasıyla, ayrıca Patagonya'daki buzullarıyla, bu tezatlık yalıştırmasını hak ediyor.

Toprakları Türkiye’den biraz daha küçük olan ülkenin nüfusu on beş milyonu biraz geçiyor. Ama bu ülkeyi diğer Latin ülkelerinden ayıran en önemli özelliği ekonomisi. Yakın geçmişte atlattığı büyük badirelere rağmen 11 bin dolarlık kişi başı geliriyle Güney Amerika’nın en refah ülkesini oluşturuyor.

Devam edecek.

 
Kayıt tarihi
: 12.07.06
 
 

1970 Adana doğumluyum. Marmara Üniversitesi Coğrafya Öğretmenliğini bitirdim. Türkiye'nin yedi coğra..