Şimdi Ben Ne Yapayım?...

Yaşadığımız anlara dair ne varsa anlatıyoruz blog sayfalarında. Anlatım tarzımız, ifademiz farklı olabilir ama temel olarak bize dair her şey konularımız. Hissettiklerini en güzel ifadelerle şiir dili ile anlatan da var, hikayeler yazan da. Ben de elimden geldiğince bilimsel verilerle bilgilendirici yazılar yazmaya çalışıyorum, bunun yanında okumaktan hoşlandığım, dinlemekten zevk aldığım, gezince beğendiğim yerleri, beğenerek yediklerimi anlatıyor, bazı bazı canımı sıkan olayları da anlatıyorum. En son yazdığım blog yazısında okuduğum ve kendimce önerdiğim iki kitaptan söz ettim. Kıymetli bir yazar dostumuz uzunca bir yorumla kitap önerisinin pek yerinde bir davranış olmayacağını ifade etti. Kendince haklıdır da, bu gün İrvin Yalom’un yeni kitabını görünce bu yazar ve kitapları hakkında yazı yazmak içimden gelince elimde olmadan gülümsedim. Rafet El Roman’ın yeni şarkılarından da illa ki söz etmek istiyordum, ‘Şimdi Ben Ne Yapayım?...’ şarkısını mırıldandım bir yandan da.

Eleştiri olsa da içimden geleni yapmak en güzeli, beğenmeyen okumasın.. İlk fırsatta İrvin Yalom’un yeni kitabını alıp okuyup, eskileri birlikte kendimce değerlendirmemi yazacağım. Yakın zamanlarda yayınlanan ‘Bugünü Yaşama Arzusu Schopenhauer Tedavisi’ isimli kitabı beni çok etkilemişti, insanın yaşama direncini güçlendiren bu kitap sayesinde Schopenhauer’u tanımıştım.

Şimdi ben ne yapayım derken, bu pazar gününde öncelikle ev işleri geliyor, sorumluluklarımıza dair ne varsa yapıldıktan sonra kitap okunabilecek, müzik dinlenebilecek, balkonda demli bir çay içilebilecek. Hepsinden sonra yüreğimizden, beynimizden süzülenler yazıya dökülebilecek.

Yalnızca hatır sormak ve selam vermek üzerine yazdığım bu Pazar günü blog yazısı ile herkese sevgilerimi sunuyorum, sağlıklı ve mutlu günler hepimizin olsun.