- Kategori
- Öykü
Sıpayı kurtarınca

Sivas'ın Yıldızeli ilçesi Kalın köyünde görev yaparken, erkek öğrencilerim çok hareketliydi. Hem daha yakınlaşmak hem de enerjilerini atmalarını sağlamak için; her akşam köyün içinden geçen nehirde balık tutardık. Oltalarımız bir sopanın ucunda ip, ipin ucuna kıvrılmış bir toplu iğne. Yem olarak çamurdan çıkardığımız solucanları kullanırdık. İyi balık tutardık o oltalarla. Bir gün yine balık tutuyoruz, bir anırma sesi. bataklık kısmında bir sıpa boynuna kadar çamura batmış, anne eşek başında çaresiz bekliyor. İnanamıyacaksınız ama yaklaşınca eşeğin gözlerinden yaş aktığını gördüm. Hala duygulandırır bu olay beni. Çocuklarla kimimiz kuyruğundan kimi kafasından çekerek, yaklaşık yarım saatte çıkardık sıpayı bataktan. Öyle sıpa dediğime bakmayın çok ağırdı ve yaklaşık 10 kişi vardık. Bu arada anne eşek hiç kıpırdamadan bizi izliyordu. Yavrusu kurtulunca telaşla ayrıldı, sanki bir yere yetişecek. Mutlu olmuştuk yaptığımızdan ve paylaştığımızdan.
Aradan 1 hafta geçmişti, tepelerde madımak topluyoruz. Aşağı yoldan bir eşek ve sıpa gidiyordu. Hemen tanıdım bizim sıpa. Nasıl mı? Boynuna kadar çamur kurumuş üstünde. Bize yaklaşınca, anne eşek durup, döndü ve iki defa aiiiiii aiiiiiiiii dedi. Sonrada yoluna devam etti. Geç gelen bir teşekkürdü bu. Ama insanların eşekten bile öğreneceği çok şey olduğunu anladım. O günden sonra kimseye hakaret amaçlı ''eşeklik etme'' demem. O köyde eşeklerle çok fazla haşır neşir olduğumdan mı bilmem bana bir ara ''eşek gözlü'' diyorlardı:))))))))