Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '09

 
Kategori
Öykü
 

Sır- 21. bölüm

Sır- 21. bölüm
 

"RESİM:ALINTI"“Evden arıyorlar.”“Aç Selim… Bu bizim gerçeğimiz.”


21.BÖLÜM

Başıboş sokaklarda dolaşıyordu genç bir adam çaresizlik içinde. Her bir cümle, her cümledeki her kelime tek tek geçiyordu dimağından. Haklıydı Tuana, yerden göğe kadar haklıydı ama nerden öğrenmişti ki böyle bir bilgiyi. O kadar az kişi biliyordu ki bu zorunlu evliliği, Selim’in evli olduğunu… İşte Tuana’da biliyordu artık.

“Keşke en başında anlatsaydım ona gerçeği.” diye düşündü Selim.

“Ama o zaman da en başında kaybederdim Onu. Tüm suç bende… İkimizi de çıkışı olmayan bir yolun ortasında bıraktım. Tek suçum Onu çok sevmek… Canımdan bile çok sevmek… Evli olmamak için neler neler verirdim.” diye geçirdi usundan ve sıkıntı ile saçlarını karıştırdı.

“Onsuz yaşamak… Mümkün değil… Beni görmek istemiyor artık… Haklı olarak bitirelim diyor ilişkimizi… Ona verecek bir şeyim yok şu an için. Lakin bunun bir yolu olmalı… Belki de zaman… Biraz zamana ihtiyacımız var.”

Aradan on gün geçmişti. Tuana, Selim’siz… Selim, Tuana’sızdı… Her şey bir anda nasıl da allak bullak olmuştu. Aynı şehirde birbirlerinden kilometrelerce uzaktalardı.

Her gece arabasını park edip Tuana’nın birkaç apartman ötesine öylece izliyordu Selim sevdiği kadının penceresinden dışarı süzülen ışığı. Perde de beliren gölgesini. Koşup sarılmak, aman dilemek istiyordu ama Tuana’nın şehirden gideceğini düşünüyordu daha önce yaptığı gibi. Hiç değilse şimdi Onun bu şehirde olduğunu biliyordu ve bu bile Ona tarifi imkânsız buruk bir sevinç veriyordu. Arabanın içinde öylece oturup seyrediyordu penceresini ve Onun o an neler yaptığını hayal ediyordu. Bazı geceler radyo programında duyuyordu sesini. Eskisi gibi her gece programı olmuyordu Tuana’nın. Hafta sonlarını iple çekiyordu Selim, Onun sesini duyabilmek için. Hatta zaman zaman kaydediyordu bu billur sesi. Yeniden, yeniden dinlemek için.

…………………………………..

“Yapma Tuana. Kendini harap ettin. Beni de söylediğime pişman ettin.”

“Asıl Selim’in evli olduğunu bildiğin halde söylemeseydin, kırılırdım sana.”

“Ama şimdi. İkinizde harap oldunuz. Harun da Selim’i teselliye çalışıyor ama O da dağılmış durumda.”

“Onsuz kalmak çok güç Elif ama buna mecburuz. Bizim ki yasak aşk…”

“Yasak aşk diyorsun ama yasak olmayan öyle aşklar var ki. Adı aşk… Sizin sevginiz çok özel… Keşke… Yani demek istiyorum ki… Bu kadar harap olacağına, olacağınıza bitirmeseydiniz ilişkinizi… Gittiği yere kadar…”

“Elif sen ne diyorsun?”

“Tamam… Tamam, bir şey demedim. Kızma.”

……………………………………………

İşte bu gecede bekliyordu soğuğa karşın Selim. Ama bu gece içinde çok büyük bir arzu duyuyordu Tuana’yı görmek için. O kadar özlemişti ki… Buram buram burnunda tütüyordu hasret… Kendiyle savaşıyordu yukarı çıkıp zili çalmamak için. Çalmak istiyordu ama… Kapıyı çalmak… Sevdiğini görmek… Kucaklamak ve bir ömür boyu bırakmamak…

Eğrisini doğrusunu düşünmeden indi Selim arabadan. Ayakları, Onu sevdiği kadının olduğu apartmana doğru götürüyordu.

………………

Elini karnının üzerinde dolaştırdı Tuana.

“ Bahtsız bebeğim.”

“Sen ve Selim hakkında konuşunca kızıyorsun. O zaman bebeği konuşalım. Ne yapmaya karar verdin?”

“Bu bebeği dünyaya getirmeyi çok istiyorum Elif. Her şeyden çok istiyorum.”derken gözyaşları akıyordu yanaklarına kızın.

“Selim’i kaybettim ama bebeğim ondan kalan bir ses, bir nefes olacak bana. Ama aklım hala çok karışık. Bilemiyorum.”

“Acele etmelisin Tuana. Eğer aldırmaya karar verirsen… Zamanın daralıyor biliyorsun.”

“Biliyorum.” der demez Tuana, kapının çalınmasıyla irkildi ikisi de.

“Birini mi bekliyordun?”

Hayır, anlamında başı iki yana salladı kız.

“Açmayacak mısın?”

“Evet… Tabii.”diyerek kalktı kız. Yanaklarını kurulasa da gözleri kızararak ağladığı ele veriyordu.

“Kim O?”

“Selim ben…”

Bu sesle birlikte yüreğine sıcak bir şeylerin yayıldığını hissetti Tuana. Yüreği yerinden çıkacak gibi çarpmaya başladı.

“Tuana lütfen aç kapıyı… Seni görmem gerek…”

“Gelen kim Tuana?” diyerek yanına geldi arkadaşının Elif.

“Selim.” diye fısıldadı Tuana.

“Tuana… Seni çok özledim. İzin ver beş dakika göreyim seni.”

“Aç Tuana… Sana da, Ona da yazık…”

“Beş dakika sadece…”

“Kabul sevgilim… Aç hadi şu kapıyı…”

Tuana araladı kapıyı.

“Tuanam.”diyerek sarılıverdi kıza Elif’in varlığına aldırmadan.

Bu sıcaklığı, bu kokuyu ne kadar çok özlemişti Tuana.

“Canım benim… Canım.”diyerek saçlarına öpücükler kondurdu Selim. Ellerinden gelse zamanı oracıkta dondururlardı.

Tuana kendine gelerek çekti kendini.

“Hoş geldin Selim.”dedi Elif çantasını vestiyerden alarak mantosunu giydi.

“Ben de çıkmak üzereydim.”

“Elif gitme, lütfen.”

“Kalmak üzereydim biliyorsun Tuana.” diyerek arkadaşının yanağıma bir öpücük kondurdu kız.

“Görüşmek üzere.”dedi başıyla da Selim ile vedalaşırken.

………………….

“Aman Allah’ım.” diyerek doğruldu yatağın içinde Yaren.

“Leman Hanım… Bu gece de…” diyerek aceleyle kalktı yerinden.

“Leman Hanım yine delilendi.” diye kendi kendine söylendi Halide istemeye istemeye yerinden kalkarken. Odasının kapısını açıp dışarı çıktığında göz göze geldiler Yaren ile. İkisi de tek kelime etmeden Leman’ın odasına giden basamaklardan tırmanmaya başladılar koşar adımlarla.

Kalkmaya çalıştı Leman ama dizleri o kadar güçsüzdü ki Gerisin geriye yığıldı olduğu yere. Korku dolu gözlerle iri cüsseli adamın yaklaştığını gördü… Emeklemeye başladı… Sehpanın üzerinde ne varsa adamın üzerine fırlattı…

“Yer yerinden oynuyor.” dedi Yaren “Çabuk…”

Leman emekleyerek masanın altına girdi. Köşeye büzüştü ve geceliğinin yakasını dişlemeye başladı.

İçeri girer girmez elektrik düğmesine dokundu Yaren.

“Leman Hanım… Leman Hanım…”

“Odanın haline bakın Yaren Hanım…”

“Of be Halide bu durumda bile odayı düşünüyorsun temizleyeceğim diye.”

“Yok… Ben… Ondan değil de…”

“Leman Hanım… Nerdesiniz?” dedi Halide’ye korku dolu gözlerle bakarken.

O an kesik kesik hıçkırık seslerini işittiler kadının… Sesin geldiği yöne çevrildi bakışları.

“Leman Hanım… Masanın altında ne işiniz var?” diyerek eğildi Yaren. Yardım etmek istedi çıkmasına. Ama o an... Yaren ne olduğunu anlayamadan tırnaklarını geçiriverdi kızın yüzüne.

…………………….

Elif’in çıkması üzerine bir süre baktılar birbirlerine hiç konuşmadan. Sanki yüzlerinin en ufacık noktasını zihinlerine kazımak ister gibiydi halleri.

“Ağlamışsın sen…”dedi Selim elini uzatıp yaşları kurulamak için elini uzattı ama geri çekildi bu kez Tuana.

“Seni çok özledim Tuana. Sensizlik dayanılacak gibi değil. Ya sen… Sen hiç özlemedin mi beni?”

Tuana gözlerine baktı sevdiğinin nemli gözleriyle… Arkasını döndü ve pencereden dışarıya bakmaya başladı.

“Tuanam… Canım…”diyerek yaklaştı ve omuzlarından dolayı sarılıverdi Selim.

“Bana arkanı dönme ne olur? Ne olur kapatma kapılarını…”

Kıpırdandı Tauna.

“Seni çok seviyorum… Çok seviyorum …” diye fısıldadı kulağına.

…………….

“Aman Allah’ım…”dedi korkulu gözlerle Halide.

Leman kendinden beklenmeyecek olağanüstü bir güçle Yaren’i yere devirmiş ve üzerine oturmuş, vuruyordu neresine denk gelirse.

“Yardım et Halide… Halide…”

Halide kadına korkarak yaklaştı ve kol altlarından yakalayarak çekti.

“İyi misin Yaren?”

“Allah kahretsin Halide. Çabuk Selim Beyi ara…” diyerek doğrulmaya çalıştı ama her yeri zonkluyordu.

“Hadi Leman Hanım… Sakin olun. Gelin… Yatırayım sizi…”

“Hayır… Hayırrr… Dokunmayın bana… Canımı yakmayın…”

…………………

“Seni seviyorum Tuana… Sen de beni seviyorsun. Bunun bir önemi yok mu?

Döndü Tuana.

“Seni seviyorum Selim… Çok seviyorum biliyorsun… Sorun bu değil… Sorunumuz öyle büyük ki…”

“Sussss ne olur.” diyerek kızın yumuşamasından yararlandı ve dudaklarına kondu bir kelebek gibi yumuşacık. İtiraz edemedi Tuana. Kendini bıraktı o ana. Selim’in telefonunun çalmasıyla bozuldu büyülü an.

“Telefonun çalıyor.”

“Çalsın.”

“ Susmuyor.”

“Susmasın.” diyerek münasebetsiz bir zamanda çalan telefonunu kapatmak üzere eline aldığında evden aradıklarını gördü. Ne yapacağını bilemedi. Bir Tuana’ya baktı bir telefonuna.

“Karın mı?”

“Evden arıyorlar.”

“Aç Selim… Bu bizim gerçeğimiz.”

“Alo…”

“Selim Bey… Halide ben… Hemen gelin ne olur… Leman Hanım, kastı kavurdu her şeyi… Ve Yaren Hanım… Kötü durumda. Onu da hırpaladı.”

“Anladım Halide. Hemen geliyorum.” derken Tuana ile göz göze geldi.

Manalı manalı tebessüm etti Tuana.

“Adı Halide demek…”

“Tuana… Bildiğin gibi değil… Beni bir dinlesen…”

Başını iki yana salladı Tuana gözyaşlarına engel olamayarak baktı hüzünlü gözlerine sevdiğinin.

“ İşte hep böyle olacak… Sen evine aitsin Selim. Biz ne kadar birlikte olmak istesek de… İmkânsız… Lütfen bir daha gelme… Eğer beni seviyorsan gelme… Çok acı çekiyorum… Çokk…”

Yutkundu.

“Git hadi… Seni bekliyorlar… Git ve beni tanıdığını unut…”

Selim bir şeyler söylemek istedi ama böyle bir anda tüm sözler anlamsızdı. Tuana’ya doğru ilerledi, yanağına küçük bir öpücük kondurdu.

“Seni her şeyden fazla seviyorum.”diyerek çıktı gitti.

Kapanan kapının ardından hıçkırık seslerine bürünmüştü oda.

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..