Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

12 Aralık '10

 
Kategori
Siyaset
 

Siyasetin fırıldağı

Ülkeyi böldük çok şükür. Doğu, İç ve Kenar Anadolu. Doğuda Kürtler, içeride AKP liler, kenarlarda CHP liler var. İnsanlar da bölündüler, Dinciler, Milliyetçiler ve Laik Sosyal Demokratlar. Şimdilik, bu üçe bölünmüş insanlar, üçe bölünmüş ülkede, karışık bir şekilde yaşıyorlar. PKK lıları saymazsak, aralarında pek maraza çıkmıyor. Ama. Bu, hep böyle gider mi? Siyaset takımı, elleşmezse, böyle gider.

Başbakanın öfkesi bitmiyor. Başbakan, muhalefete, özellikle Ana Muhalefete öfkeli. Kürsüye çıksa, hiç konuşmasa, öfkesi, tüm yüzünden okunur. Söyleyecekleri, bakışlarından fışkırıyor. Hani, derler ya, “sen sus, gözlerin konuşsun, ” işte, öyle bir şey. Göreceksiniz, İktidar, Yumurtacı öğrencilerin ve Siyasal Bilgiler Fakültesinin, dibini oymaya çalışacak. Yumurtacılar, 15’ er aya mahkum edilebilirler. Dekanın tayini de Silivri ye çıkabilir. Ortada bir çelişki var. Hükümet, TAŞ ATAN ÇCUKLAR’ a, özel af çıkarırken, YUMURTA ATAN ÇOCUKLAR’ ı, içeri tıkmak için yasa icat etmeye çalışıyor. Bu yasayı, kim hazırlayacak? Kafasına çift sarılı yumurta isabet eden, Burhan Kuzu hazırlayacak.

CHP de, Kurultay hazırlıkları sürerken, Kılıçdaroğlu, nezaket gösterip, kasetzede Deniz Baykal ile görüştü. Baykal, çarşaf liste olsun dedi. Baykal, kameraların karşısına geçip, çarşafı da bir güzel savundu. Çarşaf, daha demokratik olacaktır, dedi. Düşünüyorum da, bu kurultaya, Baykalın genel başkanlığında gidilseydi, nasıl olurdu? Baykal, zinhar ve zinhar, kimseye en ufak bir şey danışmazdı. Çarşafı, ağzına bile almaz, blok liste ile işi bitirirdi. Hem de ne blok, beton blok. Bu, siyaset denen şeyin, kıblesi yok. Fırıldak gibi döneceksiniz. Ekranlara yansıyan karelere bakarsanız, Baykal ın kurşun askerlerini beşüş bir çehre ile komutanlarının arkasında, görürsünüz. Gayet şen ve mutludurlar. Baykal, çarşaf diyerek, onlara arka çıkmıştır. Diyorum ki: Kılıçdaroğlu inşallah TAZE GENEL BAŞKAN GİBİ, ÇARŞAFA DOLANMAZ.

Başbakan ile başladık, Başbakan ile devam edelim. Başbakan, Mardin de konuştu. Terör dedi, çete dedi, mafya dedi. Başbakan, masal kahramanı gibi, bunlarla nasıl yalın kılıç savaştığını anlattı. Başbakanı dinleyen de sanacak ki, mafya ve çeteler, memleketin tümünü işgal etmişler, her şey onlardan soruluyor. Mafyalar, çeteler, en küçüğünden, en büyüğüne, tüm ülkelerde var. Bizde, neden olmasın ki? Bizim başımız kel mi? Bir çok ülkede olmayan, ama bizde baş köşeye kurulmuş olan, bir tek terör belamız var. Terör ile mücadelesinde, Başbakanımızın bir başarısı yok. Olsaydı, yandaş medya bunun romanını yazar, dizi filmini çekerdi. Şimdilik, çeteler ve mafya hikayeleri ile idare edeceğiz.

Masal bu ya, adamın biri, bir küp dolusu pekmezi, satmak için pazara götürüyormuş. Yolda, bir ağaç gölgesinde biraz dinleneyim derken, uykuya dalmış. Uyandığında, pekmez küpünün etrafında uçuşan sinekleri görünce, elindeki sarığını hışımla bir sallamış, tam kırk sineği öldürmüş. Pazarda pekmezini satıp, demircinin yolunu tutmuş. Demirci ye, bir kılıç siparişi veren adam, kılıcın üstüne de bir yazı yazdırmış. AHMED-İ HAZER, BİR VURUŞTA 40 KİŞİYİ EZER. Masalın sonunu da siz tamamlayın.

 
Toplam blog
: 820
: 326
Kayıt tarihi
: 02.10.08
 
 

Nerede, nasıl, ne zaman, umursamıyorum. Bir şekilde dünyadayım, yaşıyorum. Hayatı seviyorum. Tanr..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara