- Kategori
- Siyaset
Tazminat

ESKİ KAFAYA MODERN ÇAĞ
Şair demiş ki: Yazsam olmaz. Yazmasam olmaz. Ben de diyorum ki: Yazsam ne olur? Yazmasam ne olur? Yazıyoruz da, ne oluyor?
Başbakan, kendini ne kadar çok beğense de, Arap dünyasında göklere çıkarılsa da, kendisine biat etmiş, bu kadar çok vekilleri olsa da, modern dünya da giderek geri düşüyoruz. AİHM de, Türkiye hakkında açılan davaların neredeyse tamamı, aleyhimize sonuçlanıyor. AİHM, de sabıkamız giderek kabarıyor. Hem maddi, hem manevi tazminat ödüyoruz. Kim ödüyor bu tazminatları? Biz ödüyoruz. Bizim boğazımızdan kesilenler, tazminat olarak gidiyor. Kime gidiyor? Ermenilere, Rumlara ve Kürtlere gidiyor. Başbakanımız, sık sık, diyor ya, “tüyü bitmedik yetimin hakkını yedirtmem, ” yediriyor, hem de çok iyi yediriyor. Kaşıkla bizden aldıklarını, kepçe ile dağıtıyor. AİHM de, hakkında bu kadar çok dava açılan, başka bir ülke var mıdır, bilmiyorum. Daha çok demokrasi diye yola çıkanların, ülkeyi demokrasisizliğe sürüklediğinin tescilidir.
Avrupa ülkelerinde, çoğu ekonomik krize dayalı, öğrenci hareketleri giderek yayılıyor gibi. Bizde de, oluyor. Bizde olanların sebebi, salt ekonomik değil. Eğitim sistemimizdeki çarpıklık da var. Ekonomik güçlüklerin üstüne, bir de YÖK'ü yüklemişiz, çektiriyoruz. Çekemediler ve sokağa döküldüler. Daha çok demokrasimize ve daha çok özgürlüğümüze güvendiler ama, olmadı. Eşek sudan gelinceye kadar polis dayağı yediler. Bir hamile öğrencimiz, çocuğunu düşürdü, üstüne burnu da kırıldı. Başbakan hemen teşhisini koydu ve yaftasını astı.”Bu öğrenciler, illegal örgüt mensubu.” İllegal örgüt mensubu öğrencilerin protestosu yedikleri dayakla son bulunca, Anayasamızın babası, Burhan Kuzu, Siyasal Bilgiler Fakültesinde, illegal olmayan öğrencilere, ders verecekti ki, kafasına isabet eden çift sarılı yumurta ile, kendine geldi. O da, hem öğrencileri, hem dekanı suçladı. Acaba, bu öğrenciler ve dekan da, illegal örgüt mensubumuydu? Sokaklar cıfıt çarşısına dönüşüyor, derken, birden ekranlar şenlendi. Süleyman Demirel, kardeşliği, Hüsamettin Cindoruk ve yakınları, Mesut Yılmaz, bir aradaydı. Bayram değil, seyran değil, eniştelerimiz bizi niye öpsün ki, derken, açıklama geldi, “merkez sağı toparlayacaklar.” Hele şükür, nihayet sağı toparlayacak birileri varmış. Ne yalan söyleyeyim, gözlerim bu üçlünün yanında, Erbakan ı da aradı. İnsanın, ülkenin bu günkü halinin mimarı, bunlar değimliydi, diyesi geliyor. Güler misin, ağlar mısın?
Garip şeyler olan, hukuk dünyamızda, bir garabet olay daha oldu. Balyoz davasının hakimleri, mahkemeye bir gün kala, başka yere tayin edildiler, yerlerine başkaları atandı. Diyelim ki, bu durum olağan bir durumdur. Altında, katakulli aramak yersiz. Ama olmaz. Sarı çizmeli ne der sonra. Başka yere tayin olanlara da, onların yerine gelenlere de, yazık olmuştur. Gidenler, yanlıydı da, yerine yansızlar mı geldi? Ya da, gidenler yansızdı da, yerine yanlılar mı geldi? Ben hukuktan ve hukuk sistemimizden anlamam, ama görüyorum ki, anlamayan sade ben değilmişim, Adalet Bakanımızın da, anlamadığı anlaşılıyor. Yakında bu da, AİHM ne gider, tüyü bitmedik yetimlerimizin bir lokmasını da bunlara veririz. Yolunu bilsem, ben de AİHM DE DAVA AÇIP, bu güne kadar ödediğimiz tazminatların, Başbakandan tahsil edilmesini talep edeceğim.