Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

21 Eylül '07

 
Kategori
Futbol
 

Skor avantajlı, rakip tehlikeli

Skor avantajlı, rakip tehlikeli
 

UEFA'da gruplara kalma konusunda büyük güven duyduğumuz ve ülke puanı açısından başarılı bir netice beklediğimiz Galatasaray, Sion önünde maça hepimize soğuk duş aldıran bir başlangıç yaptı. İlk yarım saatte üç gol yiyerek 3–0 geriye düşen sarı-kırmızılılar, tempoyu akıl almaz şekilde yükselterek 90 dakika sonunda mücadeleyi 3-2'ye getirmeyi başardı.

Öncelikle şunu belirtelim, Galatasaray'ın bu sezon tercih ettiği oyun kurgusu bu tür sıkıntılı maçları yaşama riskini alan bir kurgu. Bu tercihi eleştirmek yersiz; çünkü Galatasaray gerçekten de hücum yönünde önemli silahlara sahip. Ancak 4–1–3–2 oynasanız da bu tercih, asli görevleri ileri ikiliye destek olmak olan orta saha üçlüsünün “koşmama” gibi bir lükse sahip olduğu anlamına gelmiyor.

Bugün Galatasaray’a ecel terleri döktüren bu tablo her şeyden önce Carrusca, Lincoln ve Hasan Şaş’tan oluşan bu üçlünün defansif yönde takıma neredeyse sıfır katkı yapmaları sonucu gerçekleşti. Bir de Galatasaray’ın hafta sonunda aldığı 6 gollü galibiyetin herkesi sarı-kırmızı gözlüklerle dünyaya bakmaya ittiği gerçeğini hesaba katarsak rakibin şok kontratakları ve bulduğu 3 gol çok da sürpriz değil. Hafta sonu gol şov yapan sarı-kırmızılı futbolcular, bu geceki rakip Sion’un da işini tez elden bitirmeye soyununca rakip forvetleri Song ve Servet ile baş başa bıraktılar. Böyle olunca da rakibin Galatasaray kalesini tehdit etmesi çok daha kolaylaştı.

Hatırlayacaksınız, Galatasaray’ın bir önceki turda karşılaştığı Slaven Koprivnica önünde de benzer sıkıntılar yaşadığı kamuoyunda çokça tartışılmıştı.

Bu cesur 4–1–3–2 dizilişinin Galatasaray kurmayları tarafından oyuncu yapısına bakılarak oluşturulduğu su götürmez. Ancak grup mücadelelerinde eksiklerin takıma katılmasıyla güçlenecek temsilcimizde bir de sıkıntı var. Song ve Servet ile oluşturulan defansın göbeği “yumuşak karın” olarak göze çarpıyor.

Galatasaray’dan Tomas’ın gönderilmesi tamamen teknik bir karardır ve itiraz edilecek yanı yoktur. Fakat Tomas’tan daha iyisinin takıma şu ana kadar kazandırılmamış olduğunu söylemek de bizim görevimiz. Gruplarda bu ayarda takım olmayacağını düşünürsek, Galatasaray’ın başı Song-Servet ikilisinin arasına atılacak toplarda süratli forvetlerden yana ağrıyabilir. Her ne kadar hamle zamanlaması sayesinde Song bu alanda başarılı bir grafik çiziyorsa da uzayan mesafelerde Servet’in rakibini yakalaması söz konusu değil. İlk toplara basamadığı zaman Servet’in “saatli bomba” kıvamında bir stopere dönüştüğünü bugün bir kez daha gördük.

Bahsettiğimiz süratli forvet bugün Adeshina ismiyle sahada belirince, Galatasaray açısından özellikle ilk yarının karın ağrıları içinde geçtiğini söylemek sanıyorum abartmak olmaz. Bunun önüne ancak Galatasaray orta sahasının Linderoth’u afili yalnızlığından kurtarmasıyla geçilebilirdi ki, bu maç boyunca gerçekleşemedi. Teknik Direktör Karl Heinz Feldkamp’ın 40. dakikada facia ölçüsünde aksayan sol kanatta Carrusca-Ayhan değişikliğine gitmesi orta sahanın mücadele gücünü bir ölçüde arttırdı. Ancak bu dönemde Galatasaray’ın oyunu forse etmesi gerekiyordu ve sarı-kırmızılılar risk alarak oynamak zorunda kaldılar.

Galatasaray’ın ikinci yarıdaki mücadelesi ve temposu için eleştiri getirilecek fazla bir nokta yok. Yapılması gereken yapıldı ve gol bulmak adına tempo olabildiğince arttırıldı. Sonuçta Galatasaray skoru 3–2 gibi avantajlı bir noktaya getirdi; ancak 3-3’ü yakalayacak fırsatlar cömertçe harcandı. Oysa bulunacak üçüncü gol çok ama çok büyük önem taşıyordu. Skor 3-3’e gelse Ali Sami Yen’de Galatasaray’ın oyunu forse etme zorunluluğu olmayacaktı. Bu da rakibin tehlikeli kontratak silahlarının susturulması demekti. Bu geceki skorla ise Sion’un etkili kontratakları sarı-kırmızılılar için bir tehdit oluşturacak. Dileyelim aklımıza gelen başımıza gelmesin.

Sarı-kırmızılıların bu yılki oyun yapısı Gerets yönetiminde şampiyon olduğu 2005–2006 sezonu ile büyük benzerlikler gösteriyor. Galatasaray o yıl da tek ön libero Saidou ile 4–1–3–2 taktiğini benimsemiş ve ileri ucundaki Hakan Şükür, Ümit Karan, Hasan Kabze gibi oyuncuların formuyla ligde ipi önde göğüslemişti. Tabi o yıllara dair bir de Trömsö faciası var hatırlamak istemediğimiz.

Bu taktik varyasyonun riskleri Avrupa arenasında kendisini daha çok belli ediyor. Ancak Galatarasay için farklı bir taktik arayışa girmek de çok efektif olmaz. Neden derseniz oyuncu yapısı gerçekten de 4–1–3–2 oynamaya müsait. Tek yapılması gereken orta sahanın defansif görevlerini zaman zaman oyunculara hatırlatmak.
 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..

 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara