Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

01 Mayıs '11

 
Kategori
Haber
 

Sn.Sezer'i Adana'ya Bekliyoruz.

Sn.Sezer'i Adana'ya Bekliyoruz.
 

İnt.Alıntıdır. MOSTAR KÖPRÜSÜ- MOSTAR


Türkiye Gazetesi yazarı Metiner Sezer’in 19 Nisan’da kaleme aldığı ve Türkiye’de yaşayan Boşnakları “Sırp” olarak gösteren yazısına çığ gibi tepkiler geldi. Türkiye'deki Boşnaklar yazara mail atarak yanlışlıkları dile getirdiler. Size "Belgrad'ı Gördüm Geldim" adlı yazının bir bölümünü sunuyorum. 

****************** 

"Ne onlar doğru düşünüyor, ne de biz! İşin garibi, birbirimizi anlamaya gayret de göstermiyoruz. Fakat, zaman en iyi ilaç. Tedavi ediyor içimizdeki sivri düşünceleri. Sırplar mesela. Parçalanan Yugoslavya‘dan kopup kendi devletini kuran yedi ülkeden biri. Tıpkı Bosna Hersek, Hırvatistan, Kosova, Slovenya, Karadağ ve Makedonya gibi onlar da şimdi “Yahu, biz niye ayrıldık” diye dizlerini dövüyorlar. Eee, komşuları Avrupa‘nın orta yerinde koskocaman bir Yugoslavya istemiyordu. Onları birbirine düşürüp ufalttılar ve sonra da hepsini kendi hâline bıraktılar. Hepsi pişman ama iş işten geçti bir kere. Yapacak bir şey yok. Geleceğe bakmak lazım. Derlenip toparlanmaları ve vatandaşlarının refah seviyesini yükseltmeleri gerekiyor. Kolay değil tabii. Ama yine de mücadele ediyorlar.
Türkiye, Sırplara kucak açan ülkelerin en başında. Pendik ve Bayrampaşa‘da yoğun olmak üzere İstanbul‘da iki milyon civarında Sırbistanlı yaşıyor. İzmir‘de de bir milyon Sırp yaşadığı sanılıyor ki, neredeyse ülke nüfusunun yarısı kadar bir nüfus! Bu insanlar uzun süre bavul turizmi sayesinde kazandı hayatını. Hâlâ da gidip geliyor bavullar. Sırbistan henüz AB üyesi değil ama Avrupa ülkelerine serbest dolaşım hakları var. Dolayısıyla, Türkiye‘deki Sırplar memleketlerine gidip Sırbistan pasaportu alıyorlar ama hâlâ Türkiye‘de yaşamayı tercih ediyorlar.
Türkiye ile Sırbistan arasındaki ilişkiler bu söylediklerimle sınırlı değil tabii. Bundan sonrası daha önemli. İki ülke arasındaki ilişkilerin artması lazım. Müthiş potansiyel var çünkü. Bilhassa turizm ve yatırım hususunda. Sırbistan yatırım bakımından bakir bir ülke. O meseleyi, Türkiye‘nin Belgrad Büyükelçisi Ali Rıza Çolak‘ın verdiği bilgiler ışığında ele alıp ayrı bir makale konusu yapacağım. Önemli çünkü. Azıcık turizm potansiyelinden bahsedeyim size. Sırbistan halkı, tıpkı Türkler gibi. Yemeyi-içmeyi ve eğlenmeyi seviyorlar. Aile hayatları da oldukça mazbut. Kız çocuğu 25 yaşına gelse dahi, annesinin dizinin dibinden ayrılmıyor. Belgrad‘ın tarihî zenginliği de göz ardı edilemeyecek kadar fazla. Osmanlı Kalesi hâlâ tüm ihtişamıyla duruyor. Hemen dibinden Tuna Nehri akıyor. Ki, az ileride Sava ile birleşiyor Tuna. Karşı taraf ise eski Avusturya sınırı. Sırbistan‘ın milattan önce 4 bin yılında kurulduğu söyleniyor ve 80’e yakın istilaya uğramış. Gelen öncekinin yaptığını yıkmış tabii. Dolayısıyla fazla bir şey kalmamış. En fazla Osmanlı eserleri var. " 

********************* 

Gösterilen tepkiden sonra yazarımız düzeltme yapmak için yeni bir yazı yayınladı. 28 Nisan 2011 tarihli Boşnakların Türkiye Sevdası adlı yazıda yazarımız der ki! 

********************** 

"Dediğim gibi birçok ülkede Osmanlı eseri var. Türkiye zaten en görkemlileriyle dolu bu eserlerin. De... Bosna Hersek’teki eserler bambaşka. Hele Saraybosna’daki eserler. Şehrin yıldızı olan Mostar Köprüsü’nün etrafını saran o muhteşem yıldızda neler yok ki? Cami, medrese, han, hamam, çarşı ve insanların yaşadığı evler. Tam bir bütünlük arz ediyor. Gerçek bir tablo. Ressamların çizdiği değil, mimarların tasarlayıp inşa ettiği tablo. Bosna Hersek halkı bu eserlerin korunmasında nasıl hassasiyet göstermişse, onların içinde yaşama hususunda da aynı hassasiyeti gösterdi. Hiçbirine dokunmadan yaşattılar bu eserleri. Gelenekleri koruma hususunda da azami gayreti göstermeleri; ayrı bir hasletleri tabii. Tam bir ebru yani. Kendi renkleri ve kendi kültürüyle bütünleşmiş bir ebru.
Boşnak halkı çile dolu hayatlarında ne tarihlerinden vazgeçti; ne de kültüründen. Topraklarını terk etmeye mecbur kaldıklarında dahi yapmadılar bunu. Türkiye’yi vatan kabul edip Türk halkıyla tıpkı BosnaHersek’te olduğu gibi uyum içinde yaşadılar. Nasıl yaşamasın ki? Türk ve Boşnak et ve tırnak gibi. Tarih boyu birlikte yaşama becerisi gösteren bu halkın birbirini yadırgaması düşünülebilir mi? Osmanlı’ya nasıl bağlı kalmışlarsa, Türkiye’ye de aynı sevda ile bağlandılar.
İlk Boşnak göçmenlerin Sirkeci Garı’na ayak bastığı gün olan 8 Mayıs günü hâlâ coşkuyla kutlanıyor. Pendik, Bayrampaşa ve İzmir’de yaşayan milyonlarca Boşnak, kendilerini hiçbir zaman yabancı hissetmediği gibi, TRT’de “Boşnakça yayın” teklifine de şiddetle karşı koyup “Türkiye’de azınlık değiliz. Biz Türk’üz ve gerçek sahiplerinden biriyiz” dediler.
Boşnakların hassas oldukları konulardan biri de, Sancak Bölgesi. Sancak Bölgesi Boşnakların doğup büyüdüğü ve hâlâ yaşadıkları bir bölge. Fakat, Sırbistan sınırları içinde kaldı! Haliyle Sırp pasaportu taşımaya mecbur kaldı bu insanlar. Şayet biri, “Onlar Sırbistan pasaportu taşıyor ve dolayısıyla Sırp vatandaşı” derse; şiddetle tepki gösteriyorlar. Bu kadar özlerine bağlılar yani. " 

******************* 

Bosna tarihini anlatmak istemiş. Bu arada da özür dilememiş ancak; düzeltme yaparak Türkiye de yaşayan Sırp yerine Boşnak kelimesi kullanmış. 

Tarihe bakıldığında herkes görebilir... Boşnak; eski Yugoslav'yanın Bosna-Hersek-Karadağ-Sancak gibi bölgelerinde yaşayan müslüman halktır. Bogomil mezhebinden sonra müslümanlığı seçmiş 1200 lü yıllardan beri dinlerini değiştirmedikleri için zulüm görmüş bir topluluktur. En rahat dönemleri ise 1463-1878 yılları arasında yani; Osmanlı zamanında yaşamıştır. Sırplar Ortodoks veya Katolik Hıristiyanlardır. 

Türkiye de bulunan 3 milyon Boşnak sadece İstanbul ve İzmir de değildir. 

Adana, Adana-Ceyhan, Kayseri, Sivas (Karagöl-Gemerek-Şarkışla), Bursa (İnegöl-Karacabey-Yalova), İzmit (Karamürsel), Ankara, Elazığ, Adapazarı (Sakarya),  

Sadece Boşnak olan köylerimizde vardır. Ankara Fevziye ve Ördekli, Adana Hamitbey, Belören ve Ünlüce, Kırklareli vize-Aksicim, Karamürsel Karapınar, İzmir Çiçekli, Yalova Soğuksu (Ayazma) ve daha bir çok köy, bucak var. 

Yazarımız Sn.Sezer'i öncelikle Adana'daki derneğimize davet ediyorum. Müsait olmaması halinde saydığım yerlerden herhangi birine giderse de olabilir. Bizleri daha iyi tanıma fırsatı olacaktır. 

******************* 

Alıntılar......Türkiye Gazetesi 19 ve 28 Nisan 2011 tarihli Yazarımız Sn.Sezer'e ait yazılardır. 

 
Toplam blog
: 103
: 1399
Kayıt tarihi
: 21.03.08
 
 

Hacettepe Ün. mezunuyum. Öğrencilik yıllarımda ve okulu bitirdikten sonra bir gazetenin muhasebe ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara