- Kategori
- Deneme
Son durak

İstanbul! Dünya şehri İstanbul
Evden çıkmış durakta, Bekliyorum; 14 F- 8 B; Oturdum. Yapacak bir şeyim yok. Ancak beklediğim numara, gideceğim yere götürür. İzliyorum, İnen binen insanları. Nasıl bir koşuşma, stres içindeler. Önce binme, oturma, telaşı ile iç içe. An ve an kavgaya hazır. İçimden durun biraz, durun, ve düşünün, geçtiğiniz, binip indiğiniz yerden, seneler önce, belki de birkaç saat önce, geçen ve yaşamı noktalayan kişileri, diyesim geliyor. Desem Rahatlanır, kısa bir sürede olsa, ben, gözler kapanıp, biz gözler açılır mı! silkinip, rahat olunur, bu hırs bu aç gözlülük ne? Diye, benliklere sorulur mu? Ah! Bir sorulsa. Sorulur mu acaba?
Bu düşüncelerle tıklım tıklım dolu otobüsleri izliyorum. İşte bir otobüs daha geldi ve durdu. İçi tıka basa insan dolu. Tıpkı dünyamız gibi. Kapı açıldı, inenler yorgun, havasız, yürekleri sıkıntılı, merdivenleri atlarcasına indiler. Tıpkı yaşamdan kaçış gibi. Evet, istenen yere inmişlerdi ama nelerle karşılaşacaklar. Bilinmez? Kapı koca bir bilinmeyene açılmıştı.
Binenlere bakıyorum, onlar ise bir an önce binmek, ite kaka o küreye(dünyaya) çıkmak istiyorlar, tıpkı doğum gibi. Dar, binbir zorlukla çıkılıyor, Merdivenler, hızlı büyüme adımları. Kartla sanki dünya ya gelme bedelini ödüyorlar. Evet, içerdesin. Çeşit çeşit insan manzaraları, sıkışıp hava alamıyorsun, sendelediğinde tıpkı yaşamdaki gibi tutunacak dal arıyor, hedefine ağır adımlarla ilerliyorsun. İri bir cüsse bir an seni durduruyor, Aynı yaşamdaki gibi. Tökezliyorsun. Sallantılar, yaşamımızdaki gelgitler. Evet, gidiyorsun. Yani yaşıyorsun ama ileriyi bilmeden, belki biraz sonra acı bir frenle, hiç de hesapta olmayan yerde olacaksın.
Tek hedefimiz gitmek. İstediğimiz yere varmak. Bu süre içinde ayakları çiğniyor, bize yürüme yolu bırakmayanları, ezip geçerek ilerliyor ve nihayet yolun sonuna geliyoruz. Oysa
KAPI AÇILACAK VE TÜM YAŞANANLAR BİTECEK !
canan